Gönderi

On iki gün sonra, kendime geldim. Odada gezinmeye, pencere önünde oturup dışarıyı seyretmeye başladım. Pencere nin önü, Kolordu hayvanlarının yükletilip boşaltıldığı genişçe bir meydandı. Bir sürü kadın, havadan fırsat bulunca o mey dana geliyor, bir şeyler topluyordu. Ne topladıklarını göre miyor, merak ediyordum. Dışarı çıkmaya başlayınca, ilk işim bunu öğrenmek oldu. Ne göreyim? Topladıkları, hayvan güb relerindeki erimemiş yem taneleri değil mi? Kadınlardan bi rine sordum: - Tavuklara mi topluyorsunuz? - Tavuk mu kaldı, hey oğul! Onları öğütüp çorba, ekmek yapıyoruz. Nasıl bir sefalet ve felaket içinde bulunduğumuzu bir defa daha anladım. Işte, bu memleketin evlatları, cephelerde taşlı bulgur, su ya peksimet yerken, gerilerdeki anaları da hayvan tersinden yem taneleri toplayıp yediler. Ve, bugünkü Türkiye böyle bir milli fedakârlık ve mahrumiyet üzerine kuruldu. Bugün o çilekeş anaların daha çilekeş evlatlarına hor bakıp zulmetmek câniliktir.
Sayfa 64
·
177 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.