Bugün uzmanlık sınavı tercihlerinin son günü, üniversite sınavında şehir dışında okumayı tercih ederim diyememiştim, bu sınavda dedim. Insanlar haklı olabilir, kazanamadığım için, taşınırken sıkıntı çıktığı ve verilen sürede işe başlayamadığım için, ya da başka bir sebepten tekrar sınava hazırlanmam gerekebilir. Ama ben tercih etmediğim bir yere gitmektense yapmayı tercih ettiğim şeyi listeye yazdım. Sizin yorumunuzu okuyana kadar kitabı hiç böyle düşünmemiştim. İnsanlarla 'beni bunu yapmaya zorluyorsun' diye kavgalar edip aktif direnişe girerek kendimi çok yordum, ama hiç 'dediğini yapmayı tercih etmiyorum.' diyerek kenara çekilmeyi denememiştim.
Ama kitabın sonu öyle ki, insan aynı anda bir kaç şey isteyip tercih etmediği bir şeyi tercih ettiği bir diğer şey için yapabiliyor. Hayatın karmaşası burada. Kimseye 'istemiyorsan yapma' demek çözüm değil aslında, çünkü her şeyin birden çok yönü var ve biz o şeyleri bir yönüyle isteyip bir yönüyle istemeyebiliyoruz. Yani eğer bu kitap benim dilimde 'tercih etmiyorum' tabiriyle ilgili bir şey yapacaksa, o da beni böyle cümleler kuran insanların sonlarından korkutup itaatkar yapmak olur. Siz tam tersini düşünmüşsünüz, neredeyse eminim Herman Melville de sizin gibi düşünerek yazmış ama ben isteksizce yazı yazmayı açlıktan ölmeye tercih ederim. Herkesin içindeki yaşama içgüdüsü Bartleby ninki kadar düşük seviyelerde değil. Ama eğer üç kişi, beş kişi, on kişi, kendi ölümleri anlamına gelen durumlarda bile yapmamayı tercih etseydi, şu an geri kalanlarımız için Dünya daha az zorlamalarla dolu olurdu. Ama insan bütün dünyayı düşünemiyor, sadece kendi sonu gözünün önüne geliyor ve istekleri sebebiyle bir olumsuzluk yaşamamayı tercih ediyor. Bu sebeple ben kitabı biraz ütopik buldum, hiç birimiz sevmediğimiz bir işi yapmayacağız diye hayatımızı riske atmayız bence, bu sebeple kitap benim Bartleby ye benzer hareket etmeme sebep olamaz. İnsanların lügatlarına tercih etmek tabirini sokmaları yolunda ölemem.