Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

256 syf.
·
Puan vermedi
Retorik.. Bir konuşma sanatı. Aristo retorigi sanat olarak ele alır. Bana göre bu konumlandırma oldukça hoş olmus ve aynı zamanda da yerinde bir kullanım olmus. Platonun aksi istikametinde düşüncelerini dile getirmiştir retorik konusunda. Çünkü Platon'a göre retorik çalışma ile elde edilen bir kazanımdir ancak. Diğer taraftan Gorgias gibi sofistlerin yaptığı çalışmalar da esastan retorik üzerinedir. Lakin Gorgias retorigi ahlaki değerlerle örtüșmeyen bir retoriktir. Çünkü Gorgias doğru ve yanlış ayrımı gözetmeksizin inandırma anlayışına sahiptir. Gorgias tarzi bir düşünce haklıyı haksızdan ayırma konusunda oldukça zayıf düşer. Çünkü haklıyı haksız, haksızı haklı duruma düşürme potansiyeli vardır. Hele konuşmacı iyi bir manipulator ise var gör curcunayi. Aristo böylesi durumlar karşısında özellikle mahkemelerin adil olması konusuna deginmistir. Ona göre bir davada hakimin takdir yetkisi oldukça sınırlı olması gerekir. Hatta ve hatta elden gelirse hakimin taktir yetkisinin olmaması yönünde fikir beyan eder. Çünkü savunma mekanizmasındaki kişi hakimi dilinden, dininden, yaşayış biçiminden ya da duygu ve düşüncelerinden ötürü yanıltabilir. Tüm bunlara istinaden Aristo yasaların çok ayrıntılı olması gerektiğini öne sürer. Yanisi günümüzdeki kazuistik anayasa örneklerini destekler. Her durumun karşılığında yasalarda belirtilen yaptırımlar vardır. Hakim olaya ilişkin görüşleri yerine daha önce hazırlanmış olan yasalara bakar ve karar verir. Daha önce hazırlanmış olan bu yasaların ise belli başlı, toplumun farklı kesimlerinden oluşan akıllı bilgili kişilerce yapılmasını da öne sürer. Böylelikle yasalar daha geniş çerçeveli olabilir. Aristonun böylesi düşünmesini sanırım haklı bulabiliriz. Lakin günümüzde böyle bir anlayış oldukça zordu. Tamam güzeldir ama pratikte oldukca zordur. Çünkü insan nüfusu artmış ve akabinde yaşam biçimleri değişmiş ve talepleri de artmıştır. Olası tüm şeyleri önceden yasalara bağlamak nerdeyse ütopyadir. Ayrıca günümüzdeki demokrasi anlayışında hakimin taktir yetkisi oldukça elzemdir ve demokrasi için de gerekli bir durumdur. Nitekim yasa koyucu bazen kasten olarak da hukuk boşluğu ya da kanun boşluğu yaratmak durumundadir günümüzde. Her şeyin bir yolu ve yordam vardır. Aristo diyalektik ile retorigi karşılaştırır. Ona göre diyalektik daha ciddi ve bilimsel konular için gereklidir. Böylesi konular için izlenecek yolun diyalektik olduğunu dile getirir. Akabinde ise retorigin de her şeyde kullanibilecegini söyler. Hal böyle iken retorik diyalektigi kapsamaktadır diye düşünüyorum Aristo'ya göre. Retorigin düzgün kullanılabilmesi için bazı yöntemleri bilmek gerekir. Mutlak tasım ve tumevarim ise başat yöntemlerdir. Aristo retorigin iyi düzeyde uygulanamabilmesi için bu iki kavrama ya da yönteme dikkat çeker. Ama ama günümüzde bence diyalektik yöntem ortalığı kasıp kavurmuş, izkenilmesi gereken yegane yol olmuştur. Nitekim Aristo zamanında diyalektik nihai halini almamış, tam olarak sistematize edilmemişti. Alman düşünür Friedrich Hegel'in diyalektige nihai şeklini vermesiyle Aristovari yöntemler geride kalmıştır. E sonuç itibariyle Hegel den bahsediyoruz. Olsun o kadar... Aristoya göre şöyle in ögeleri vardır. Bunlar ;hatip, konu ve dinleyicidir. Ayni zamanda retorigin de üç çeşidi vardır. Bunlar;politik söylev, adli söylev ve törensel söylevdir. Politik söylevde hatip olan şeyleri dile getirmez. Bunun yerine 'olabilecek' ve 'olamayacak' şeyler üzerine eğilir. Politik söylev üzerine yoğunlaşan Aristo bu konuda hatibin üzerine düşen görevin çok önemli olduğunu dile getirir. Ona göre bu hatip vatansever olmalıdır. Eserden anlayacağımiz durum budur. Kendi ülkesinin askeri ve mali güçlerinden haberdar olmalı ve diğer ülkelerde kıyas yapma konusunda çok dikkatli olmalıdır. Aristo savaş karşıtı değildir. Kendi ülkesinin altında olan ülkelere savaş açma konusunda tereddütleri yok gibi. Bunun yanında ise bazı ülkeler karşısında ise daha dikkatli olunması gerektiğini söyler. Bu tür ülkeler askeri açıdan daha gelişmiş ülkeler ve maddi anlamda kazanç elde edilebilecek ülkeler. Bu yüzden hatip bu türden durumları çok iyi bilmeli ve analiz edebilmelidir. Aristo bir tanitlama makinesidir tarihte. İlk öğretmen olarak da kendisini örnek verebiliriz diye düşünüyorum. Çünkü bir çok konuda sistematik bir şekilde tanıtlama yapmıştır. Mutluluk erdem ahlak vs vs. Toplum yapısına da deginmistir eserinde. Daha çok haz veren durumlardan ziyade pratik açıdan yarar sağlayacak şeylerin mutluluk getireceğini savunur. Malların bolluğundan ziyade kullanim alanlarınin varlığı zenginliği ortaya çıkarır der. Aile yapısına deginmese olmaz tabi. İyi ve çok çocuk ister. :)  iyi ve nitelikli demesinden kastı ise boy bos, güzellik atletiklik, yiğitlik vs vs dır. Kızlar için ise de boy bos, güzellik ve çalışkanlığa atıfta bulunan Aristo, kadınların itaatkar olmasi gerektiğini dile getirir. Aksi halde insanların mutluluğu yarım kalır. Evet kadınlar itaatkar olunuz. Yoksa Aristonun mutluluğu yarım kalır :) Törensel hatibin retorik anlayışına gelecek olursak Aristo torensel hatibin hedeflerinin erdem, kötülük, güzellik ve iğrençlik olduğunu dile getirir. Ona göre erdem ulaşılması gereken çok önemli bir konumdadir. Bu yüzden erdeme ulaşmak isteyen kişi adaletli olmalı, cesur olmalı, ozdenetimi yüksek olmalı, cömert ve sağduyulu olmalı. Aristo eserinde karşılaştırma yapraktan ve örnekler vererek tüm bu kavramları açıklamaya yönelmiştir. Hatip bu kavramları topluluk önünde kullanırken topluluğun manevi özelliklerinin farkında olması gerektiğini bilir der. Bu uğurda etkili bir konuşmanın yapılabilmesi için övgü argümanınin kullanılması gerektiğini savunur. Övgü gerçek üzerine kurulmalı ve karşılaştırmalarla desteklenmelidir der. Bunu yaparken ise öneride bulunmadığınin farkında olmalıdır hatip. Çünkü Aristo övgü ve öneri arasında küçük farklar olduğunu dile getirir ve hatibin dikkatli olması gerektiği söyler. Tekrar eden davranışların (iyi davranışlarin) dile getirilmesi de söylevi etkili kılar. Örneğin; Şemsettin bey geçen sene çok iyi karpuz yetiştirdi. Karpuzlari tüm diğerlerinden daha iyiydi. Ama bu bir şans değildi. Çünkü bu sene de en iyi karpuzları Şemsettin bey yetiştirdi demek gerçekliği kanıtlanmış tekrar davranışı ortaya koymaktır. Ve temeli gerçeğe dayandığından söylev daha etkin kullanılmış olur. Kime göre? Aristoya göre... Günümüzdeki birçok fikrin çok önceleri Aristo tarafından ele alındığına tanık oluruz eseri okurken. Bu fikirlerden biri de Kohlberg'in ahlak yasasıdır. Kohlberg'in itaat ve ceza anlayışını Kohlbergden 2 bin yıl önce ele almıştır. Bu da Aristonun ne kadar yetkin bir insan olduğunu bize göstermektedir. Makyavelist tavırlar sergilediğine de şahit olmaktayız eserde. Yüce olan için, güzel olan için ya da daha fazla fayda ve mutluluk getirecek şeyler için bazen haksızlıklar yapılabilir der Aristo. Aslında eserde bizzat böyle demez lakin bu anlayışı savunan bir başka kişiyi tanık gösterip kendisine katıldığını beyan eder. Aristo sert davranmaktan düşünmekten yeri geldiği zaman geri durmayan bir kişiliğe sahiptir. Devlet yönetimi konusunda zaten buna şahit olmaktayız. Nitekim Büyük İskender gibi tarihin en büyük komutanlarından birinin öğretmenliğini yapmıştır. Aristonun devlet yönetimi ile ilgili düşünceleri İskenderden önce mi sonra mı gelişmiş bilmiyorum. . Ama bana kalırsa yönetim anlayışı Iskenderle olan beraberliği ile sekillenmistir. Teorik olarak elbette ki düşünceleri vardır İskenderden önce ama özellikle Makyavelist tavırlarının Iskenderle beraber geliştiğini düşünüyorum. Bir şeyler yapmaya çalışmıştır. Ama reaya anlamamıştır. Çabalamıștır ama yine olmamıștir. En son vurun kellesini olsun bitsin demiştir o da sanırım herhalde bence galiba :) Adli söylevlerde kullanılan ve teknik olmayan inandırma yolları vardır Aristoya göre. Bunlar ;yasalar, tanıklar, sözleşmeler, işkenceyle elde edilmiş ifadeler ve yeminlerdir. Yasalar uyulması gereken kurallardir. Onlara uyulmali der Aristo. Peki bir yasa savunulan şeyi reddediyorsa ne yapmalı. Günümüzden bir örnek verecek olursak. Mesela lgbt bireylerini ele alalım. İstedikleri yerde istedikleri özgürlük anlayışıyla yaşamlarını sürdürmek istediklerini varsayalım. Bunun karşısında ise yasaların bu tür bir yaşam anlayışına karşı olduğunu söyleyelim. Böylesi bir durumda mevcut hükumetin yasalarindansa evrensel yasaları dikkate almamız gerektiğini dile getirir Aristo. İşte böylesi bir durumda hatibin söylev yaparken bu şekilde konuyu ele alması gerektiğini söyler ve ancak bu şekilde inandırıcı ya da kabullendirici olabileceğini savunur. Çünkü yasaların değișebileceğini savunur. Bu konuda Aristo'nun yumuşak anayasa fikrine ulaşabiliriz. Yasaları insanların yaptığını dile getirir ve hiçbir insanın mutlak bir yasayı yapabileceğine kanaat getirmez. Bireysel anlamda insanların menfaatleri doğrultusunda yasa hazırlama ihtimallerinin olduğunu dile getirir. Tüm bunlar yüzünden yerel yasalar ya da özel yasalar yerine nihayetinde evrensel yasalara başvurmanin daha hakkaniyetli olacağını dile getirir. Aristonun eserinde yoğunlaştığı durumlardan bir tanesi de sanırım davranışsal yorumlar olsa gerek. Olsa gerek diyorum çünkü deginmemis bizzat üzerinde yoğunlaşmıș gibi. İnsan edimlerinin analizini yapan Aristo bazılarıni erdem sayar bazılarını iyilik bazılarını kötülük. Bu konuda dilini sivri kullanmaktan da geri durmaz. Kadınsılık, bayağılık, çapsızlık, kibirlililk gibi ifafeleri kullanmaktan imtina etmez. Aristo bu yönüyle insan benliğinin psikolojik alt yapısına da değindiğini söyleyebiliriz. Ondaki analiz gözleme dayalıdır elbette ki. Bu gözlemlerin ise basit bir gözlem olmadığı aşikardır. Çünkü böylesi ifadeler kullanmak ancak ve ancak sistematik gözlemle elde edilir. Gelişigüzel serfedilmis sözler olduğu kanaatinde değilim. Eser bu yönüyle hüküm verici özellik taşır. Bu böyledir şu şöyledir ifadeleri bence Aristoyu az da olsa egosantrik kılıyor :) Yahu her şeyde bir yorumu bir tanımlaması var. Değindiği konu neredeyse yok. Eseri okuduğunuzda daha da doğrusu Aristo çalıştığınızda buna sizler de şahit olacaksınızdır. Artist Aristo:) Aristo söylevin açık ve anlaşılır olması gerektiğini dile getirir. Ancak açık ve anlaşılır bir dil söylevi güçlü kılar der. Lakin söylev günlük dile de çok yakın olmamalı. Anladığım kadarıyla söylev akademik dil ile günlük dil arasında bir yerde konumlanmali Aristoya göre. Ona göre alışılmışın dışında bazı sözcüklerin sözleve dahil edilmesi oldukça elzemdir. Bu şekilde hatibin bilgili olduğu anlaşılmıș olup daha etkili olmaktadır. Anlam karmaşasina oldukca deginmistir eserinde. Özne yüklem ilişkisinin doğru kullanılmasını öne sürer. Bu vb argümanlarla dilin yapısina da deginmistir. En başta da degindigimiz gibi Aristo retorige sanat anlayışı ile bakar. Bu yüzdendir ki şairlerin sözleri doğru olmasa dahi daha çok taraftar toplar der eserinde. Bu durumda söylevin yerinde kullanılıp kullanılmaması dinleyici ve bilgisine kalmıştır der. Çünkü şair Gorgias gibi pragmatik bir inandırıcı da olabilir ve kandırma amaçlı da söylevini geliştirmiş olabilir. Herkesin okuması temennisiyle İyi okumalar / Esenlikle
Retorik
RetorikAristoteles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,134 okunma
·
815 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.