324 syf.
10/10 puan verdi
Ben okumadan yaşayamam
Doğrusu yazmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum. Her ne kadar didaktik bir roman gibi görünse de dört sayfalık yerli ve yabancı kaynakçaya yer vererek, tarihi bilgi ve belgelere dayanarak yazılan eser 
İlber Ortaylı ve 
Taner Timur gibi değerli tarihçilerin süzgecinden geçerek farklı bir tarihi bilgisi sunuyor. Tarafsız ve önyargılardan arınmış bir biçimde okunduğunda her kesimden ve görüşten insanın kabul etmesi gereken şeyler diye düşünüyorum. Okuru yine yanıltmayan Livaneli’nin güçlü, bir o kadar da akıcı kaleminden çıkan eser Abdülhamit’in hayatını anlatmakla kalmıyor, o dönemin dini, askeri, siyasi ve ekonomik konularını ele alıyor.
~ “Her insan kendi seçmediği bir ailede, seçmediği bir kaderle dünyaya gelir” (s. 12)
Eserde; Sultan Abdülhamit kadar, insan olan Abdülhamit’in hayatının kaleme alınması ayrıca insan psikolojisi üzerine yapılmış çok başarılı bir çalışma diyebilirim.
/
Askeri tabibi Atıf Hüseyin Bey’in; otuzüç yıllık saltanatın ardından, Alatini köşkünde üç buçuk yıl kadar da rehine olan hal’ edilmiş sultanın ruh ve düşünce dünyasını her yönüyle kaleme alıyor. Kendisinin uyguladığı ve kendisine de uygulanan baskı ve sansürler, iç kargaşaların büyümesi, her türden dini ve etnik kökenden toplulukların bir arada yaşaması, askeri stratejileri, saray ve halk arasındaki ekonomik uçurum ve ilk fırsatta pastadan payını almayı bekleyen batı…
/
Bir gecede altüst olmuş bir hayat ve tüm bu zaman zarfında ülkede olup bitenlerden haberdar olmaması bir yana, dış dünyayla bağlarını tamamen koparılması, korkuları, evlilikleri, duygu ve düşünce dünyasının karmakarışık olması, dr. Atıf Hüseyin bey ile diyalogları, insan olan Abdülhamit’in iç dünyasını gözler önüne seriyor.
/
Kitapla ve sevgiyle kalın
··
79 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.