Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Heidegger'in Nietzsche'si
"Nietzsche beni mahvetti." - Martin Heidegger Bu müthiş derleme, bu sözlerle karşılıyor bizi. Nietzsche hangimizi mahvetmedi ki? Heidegger'e ait Nietzsche incelemeleri ve büyük düşünürlerin Heidegger'in Nietzsche'sini araştırdıkları mühim makalelerle dolu bir derleme. Bu derleme ile birlikte, kaçınılmaz olarak, Heidegger'e daha da çok hayranlık duyuyorum. Nietzsche'nin birçok eserini okudum ve elbette "beni de mahvetti" Ancak Nietzsche'nin böylesine derin bir okumasını yapabilmek… Bu eser, okuyucuya bazı noktalarda Nietzsche'yi Heidegger'den daha derin okuyabilecek birinin bulunmadığını düşündürtüyor. Bir yanda, beni her türlü dogmalarımdan uyandıran bu insan, Zerdüşt'ün yaratıcısı, bir büyük arkeolog Friedrich Nietzsche. Diğer bir yanda onu inceleyip analiz eden bir başka büyük deha, 'Düşünme Sanatı'nı hayranlık uyandırıcı bir şekilde icra eden, Dasein'ın yaratıcısı, Varlığın Çobanı: Martin Heidegger. Sunuş bölümünde Heidegger'in Nietzsche'sinin önemine değinilir. Nietzsche'nin Heidegger felsefesindeki yeri ile ilgili literatürdeki eksiklik ve bu derlemenin gayesi ile ilgili kısa bir açıklama bulunur. Sonrasında ise, 2'si bizzat Heidegger'e ait olmak üzere, 13 adet makale bulunur. Bu 13 makaleye de kısa bakışlarda bulunacağım. 1. Nietzsche'nin Zerdüşt'ü Kimdir? - Martin Heidegger "Varlığın karakterini oluşa mühürlemek" -bu en yüksek güç istencidir. - F. Nietzsche Heidegger'e ait olan bu çalışma, Nietzsche'nin, Zerdüşt aracılığı ile bize ne söylemek istediğinin analizini içerir. Zerdüşt, intikamcı ve bu yüzden özgür olmayan istemeye karşı çıkar. Dünya'ya, gelip geçici, yanıltıcı ve bu yüzden değersiz gözle bakan insan, onu yok oluşa sürükler. "Dünyevi, yeryüzüne ait her ne varsa, gerçekte olmamalıdır ve aslında gerçek Varlıktan yoksundur." Oysa Zerdüşt'ün amacı, İsteme'yi evetlemek, özgür kılmaktır. Bu vesileyle Zerdüşt, Üstinsan'ın önünü açar, insana bu uğurda öğretmenlik eder. Artık gelip geçici olan, gelip geçici olmayacaktır. Varlık, varolanda mühürlenecek, açığa çıkacaktır. Potansiyeller yitip gitmeyecek, değerli olacaktır. Bu bölümde; Üstinsan, varlık, isteme, güç istenci, ebedi dönüş vb. kavramlar Nietzsche'nin Zerdüşt'ü bağlamında incelenir. 2. Hakikat ile "Gerçek ve Görünür Dünyalar" Arasındaki Ayrım - Martin Heidegger Bugüne kadar hakikatin doğru-kabul-etme olduğu netlik kazanmıştır…Bilgi, insan yaşamının temel istikrarını da oluşturduğundan bu yaşamın içsel bir koşuludur. Nietzsche, hakikati doğru-kabul-etme olarak anlar, yani hakikati en yüksek olmasa da zorunlu bir değer olarak ele alır. - M. Heidegger Heidegger bu çalışmasında, Nietzscheci hakikati irdeler. Nietzsche hakikatin perspektifsel karakterinden hareketle, hakikati bir doğru-kabul-etme, yani bir tür zorunlu yanılgı olarak ele alır. Hakiki olan "Gerçek dünya"nın aslında olmadığını, sadece "görünür dünya"nın olduğunu ve o dünyanın perspektiflerle yorumlandığını ileri sürer. Burada, sanat büyük bir önem teşkil eder. İnsanoğlu bir hakikat arayışındadır çünkü bu hakikat ile kaos sabitleştirilir ve istikrar elde edilir. Fakat bu sabitleme, devinimi yok eder ve diğer olanakların önünü kapar. Sanat, her zaman bize farklı olanakları göstermesi bakımından, son derece özgürlükçü bir karakterle olanakların önünü açar. Yani hakikatin yapamadığını sanat başarır. Burada Heidegger, hayranlık uyandıracak bir biçimde Nietzscheci hakikati bize açarak analiz ederken, diğer bir yandan bize bu bakışın bazı problematik yanlarını da gösterir. Nietzsche'nin, geleneksel Platoncu "görünür" ve "gerçek" dünya ayırımını nasıl ters yüz ettiğini söyler. "Gerçek" dünya oluş dünyasına dönüşür ve "görünür" dünya ise sabit ve değişmez olan dünyaya dönüşür. Bu tersine çevirme hala daha "gerçek" ve "görünür" dünyanın varlığına muhtaçtır. Buradan hareketle Heidegger, Nietzsche'nin de fark etmiş olduğunu söylediği yere gelir: "Gerçek Dünya"nın yitimi, "Görünür Dünya"nın da yitimi anlamına da geleceğinden, geriye ne kalır? Bu yitiş, insanı yok oluşa ve varlıktan yabancılaşmaya itecektir. 3. Heidegger'in Nietzschesi - Michael Allen Gispie "Heidegger ve Nietzsche'nin gördüğü büyük bir kutsal/göksel olayın anlamı ve onların altındaki vadide yaşayan insanlar için önemi, bu tartışmanın konusunu oluşturur. Bu olay, Tanrı'nın ölümü diye adlandırdıkları şeydir ve sonucu da nihilizmdir...Nietzsche ve Heidegger, bunu Batı tarihinin en büyük olayı olarak kabul ettiler." Heidegger ve Nietzsche'nin ortak yönlerini ve farklılıklarını ele alan müthiş bir makale. Bu araştırma Michael Allen Gispie tarafından yapılmış. Heidegger'in, Nietzscheci bir öğreti olan "öğrenci, öğenci olarak kalmak istemiyorsa öğretmenini yadsımalıdır" hükmünden yola çıkarak onu nasıl aştığı, ondan hareketle nerelere vardığı irdelenir. Ama evetleyerek, ama hayırlayarak. İkisinin de Batı metafiziğinin en büyük olayı olarak gördükleri "Tanrının ölümü", nihilizmin sonuçları ve Varlık meselesine dair bakışları araştırılır. Nietzsche'ye göre Platon'un Varlık ve varolan dualizminin sonu, "büyük öğle vakti" iken Heidegger'e göre bu "büyük gece yarısı"dır. Dünya, mutlak nihilizm boşluğundadır. Nihilizm karşısında Nietzscheci sert ve acımasız bir peygamber yerine Heidegger, Varlığın görünümüne ve tanrıların geri dönüşüne açık kapı bırakan, tırmanamayacağı zirveler olduğunu bilen ve bu zirvelerde kulavuza açık bir model insan buyur eder: Varlığın Çobanı. 4. Tanrı'nın Ölümü ve Varlığın Yaşamı: Heidegger'in Nietzsche'yle Karşılaşması - Tracy Colony Heidegger, ilahiliğin bir veçhesi olarak tanrıların yokluğunu deneyimleme yetersizliğiyle nitelenen bir çağda, tanrısız bir tarihsel zamanda Tanrı'ya/tanırlara gereksinimin farkındalığını muhafaza eden tek düşünürün Nietzsche olduğunu düşünüyordu. Heidegger, Hölderlin'in kutsal yasını değerlendirirken şunu ifade eder: "Kendilerini ilahilik alanının dışında bırakmak isteyenler için -bunun hiçbir şekilde mümkün olmadığını düşünürsek- ölü tanrılar bile olamaz. 'Tanrı öldü' sözünü ciddiyetle söyleyen ve onu yaşama dayandıran Nietzsche bile a-teist değildir" Bu makalede, Heidegger'in Nietzsche ile olan yakınlığı ve uzaklığı incelenir. Heidegger, Hölderlin seminerinde, tanrıların çekilişini yorumlar. Hölderlin şiirinde, tanrıların çekilmesiyle oluşan "Kutsal Yas" ve akabinde gelen yeni ilahiliklere hazır bekleyiş, tam anlamıyla bir el çekme değildir. Aksine bu tanrılarla ilişkiyi sürdürmek anlamına gelir. Bu bekleyiş, Heidegger'in hem çağdaş değerlendirmelerinde hem de erken dönem Nietzsche yöneliminde etkili olan bir bakış açısıdır. Heidegger, Hölderlin şiirlerinden yola çıkarak, Nietszche felsefesinde de benzer bir okuma yapacaktır. Tanrıların geri gelişi bağlamında, Nietzsche'nin en zor düşüncesi (bengi dönüş) ele alınır. Son olarak da Heidegger'in, Nietzsche'nin "Varlık"ı yaşam olarak kavrayışını eleştirisi konu edilir. 5. Nietzsche ile Heidegger Arasında Herakleitosçu Adalet - Charles Bambach "Böyle bir dike görüşü, adaleti öznel-antropolojik "yargı"da değil, kozmolojik çatışma alanında konumlandırır." Herakletiosçu adalet, doğanın akışında, herkesin kendine özgü olanı yapmasıyla ortaya çıkan çatışmada belirlenir. Bu makalede, Herakleitosçu adalet bağlamında, Nietzsche'nin adalet anlayışı ve Heidegger'in eleştirileri ele alınır. (Çetin Türkyılmaz'ın "Herakleitos'un Adalet Görüşü" adlı makalesi konunun özünü aydınlatması açısından faydalı.) 6. Kaosun Bilinmesi: Heidegger ve Nietzsche - Emilio Brito "Nietzsche Kaostan ne karışıklığı ne de düzeni olmayanı anlar, ama şu içgüdüsel, akan, devinim halindeki öğeyi, düzeni saklı olanı, yasası doğrudan bilinemeyi anlar." Bilme mefhumu incelenir. Nietzsche'ye göre bilmek, "şematize etmek"tir, bir tür dayatmadır. Heidegger'i şaşkına çeviren de budur. Çalışmada; Heidegger'in Nietzscheci Kaos kavramını anlama şekli, Heidegger'in Nietszcheci Hakikatin muğlaklığı üzerine incelemesi, Heidegger'in Hölderlinci Kaosu yorumlayışı, Nietzscheci ve Heideggerci Kaos kavrayışlarının yakınlığı ve uzaklığı ele alınır. Kaos ve hakikatin muğlaklığının incelendiği bölümler, bilhassa müthiştir. Nietzscheci Kaos'ta, pratik yaşam için kaosun sabitleştirilmesi, şemalaştırılması, ve bu şemalaştırmanın perspektifsel karakteri içimize su serpen bir şekilde incelenir. Akabinde, Heidegger'in Nietzscheci hakikati enine boyuna incelediği ve eleştirdiği bölüm gelir. Heidegger'e göre, Nietzsche hakikati iki farklı şekilde ele alır ve bu sebeple hakikat muğlak hale gelir: "Böylece Nietzscheci hakikat kavramının benzersiz muğlaklığı keşfedilir; burada, hakikat iki defa ve her seferinde farklı bir şekilde düşünülmüş olur; bir yandan tutarlı olanın sabitlenmesi olarak ve diğer yandan gerçek olan ile uyumlu olma." 7. Heidegger, Nietzsche ve Nihilizmin Kökenleri - Daniel W. Conway "Metafizik değerler doğası gereği değişkendir, fakat niçin insan failleri onlara kaçınılmaz bir biçimde öyle değilmiş gibi yaklaşırlar? Hangi insan gereksinimi ya da eksikliğine yanıt veriyorlar?" Nihilizmin kökenlerinin derinlemesine incelendiği muhteşem bir çalışma. En yüksek değerlerimizin değerden düşmesi nihilizm deneyimine yol açar. Nietzsche'ye göre nihilizm, değerlerini yitirmiş insanın kaçamayacağı psikolojik bir durumdur. Bu en yüksek değerlerin düşüşü ise bir köken araştırması ile gerçekleşir. Kutsal değerlerinin "pespaye", "insani" kökenleriyle karşılaşmak bizi anlamsızlığa sürüklüyor. Peki neden? Biz insanlar, neden metafizik değerlere, yaşamın bir gerekçelendirilmesine ihtiyaç duyarız? Nietzsche bunu bilincin görece kusurluluğu olarak niteler. Biz, anlayamayacağı şeyleri soran canlı türü, bilinci hazmedemeyiz. Yine de hem kaçınılmaz hem de savunulmaz metafizik putlara bağlı kalırız. Bu bağlı kalış, modernite anlayışının zeminini belirler. Buradan hareketle Daniel Conway felsefenin son vaadini bildirir: "Sonuç olarak, değerden düştüğünü, çöktüğünü bildiğimiz değerlere dayanmayı ve boşuna olduğunu bildiğimiz amaçları izlemeyi sürdürmemiz gerekir. Kendimiz başka türlüsüne feci halde inandırsak da modernitenin sahte putlarına ne güvenebiliriz ne de onlardan vazgeçebiliriz. Bu, putların alacakaranlığında felsefenin vaadidir ve Nietzsche kendince bu vaadi kabul eder." 8. Nietzsche ve Heidegger: Metafiziğin Ötesinde Etik - Rafael Winkler Oluşla uyum içinde varlık araştırılırken, "hakikat" ve "hakikatin bir çeşit yanılgı olduğu" iddiası sorgulanır, hakikatin bir çeşit adalet olduğu sonucuna nasıl varıldığı gösterilir. Sonra, Heidegger'in Nietzsche sunumundaki muğlaklık, aynı anda hem idealist hem de naturalist olarak gerçekleştirdiği Nietzsche okumaları incelenir. Ve en önemlisi, Nietzsche'nin son dönemindeki "hakikat istenci" kavrayışı konu edilir. Bizi nihilizme sürükleyen aktif nihilizmin, "doğru kabul etmemiz gereken kurgular"dan kaynaklandığını söyler. Fakat böyle kavranmış bir hakikat bizi anlamsızlığa mı itmek zorundadır? Nietzsche bu tip bir perspektifsel hakikati kurtarmak için yola koyulur. Burada sanat devreye girer. Kurgusal haliyle hala daha bizi hazzın doruklarına ulaştıran sanat, bu konuda bize ışık tutamaz mı? Nietzsche, hakikate sanattan ilham alınarak yapılmış bir anlam kazandırma, bir değer kazandırma girişiminde bulunur. Hakikati yaşamın hizmetine vermeyi önerisini sunar. 9. Tahrik Edici İhtilaf Olarak Sanat ve Hakikat: Güç İstenci Bağlamında Heidegger ve Nietzsche - David Farrel Krell "Sanat, insan yaşamının en yüksek görevi ve otantik metafizik etkinliğidir." - Friedrich Nietzsche Krell'in de söylediği gibi, bu makale, sanat ile hakikat arasındaki ilişkiye dair soruyu üç düşünür bağlamında konu ediniyor: Platon, Nietzsche ve Heidegger. Makale, Nietszche ve Heidegger bağlamında sık sık karşımıza çıkan, hem Heidegger için hem de [özellikle] Nietzsche için hakikati kavrama meselesinde metafizik bir itici güce sahip olan sanatın derinlemesine bir incelemesidir. 10. Tarih ve Yaşamın Anlamı: Heidegger'in Nietzsche'nin Çağa Aykırı Düşünceler Üzerine Yorumu - Ulrich Haase-Mark Sinclair "Yaklaşık iki bin beş yüz yıldır egemenliğini sürdüren zaman ve mekan temsilleri metafiziktir." Bu eserin ana amacı, Heidegger'in erken dönem Nietzsche okumalarının geçirdiği dönüşümün, onun düşüncelerinin gelişimiyle ilişkilerini göstermektir. Varlık ve Zaman adlı büyük eserin, Nietzsche'nin felsefesiyle gösterdiği paralellikler de ele alınır. Tarihsellik temasında Heidegger ve Nietzsche. 11. Gelmekte Olan Tarih: Şimdiki Zaman Karşısında Heidegger ve Nietzsche - Andrew J. Mitchell "Hem Nietzsche hem de Heidegger, tarihi insanın dönüşümüne bir çağrıyla ilişkilendirmekle birlikte, Nietzsche için tarih daha büyük bir evetlemeye, sahiplenici bir çoğalmaya, yaşama bir çağrıdır. Heidegger içinse tarih, gelmekte olanın karşılığında yoksul olmaya bir çağrı, onun "Var-lığın himayesi" dediği şeye bir çağrıdır." Heidegger ve Nietzsche için tarihin, tarihsel insanın kavranışı incelenir. Nietzsche, tarihin içinden kendine bir alan yaratarak, kendini tarihdışı eylemek üzere, tarihi bir fırsat olarak değerlendirir. Yine de ana erek tarihdışılaşmak, hayvansı duruma geçebilmektir. Hayvan doğası gereği tarihdışıdır. Rasyonel hayvan olan bizlerin arzusu da bunadır. Heidegger ise tarihe daha tedirgin yaklaşır. Mevcut olanın hegemonyası karşısında, şimdinin zora girdiğini söyler. Oysa ona göre, gelmekte olan tarihe açık olmalıyızdır. Heidegger, Nietzsche'nin aksine, olmuş-olan şeyden kopuk, münferit bir insanın olanaksızlığıdır. İnsan bu ilişkileriyle var olur. 12. Heidegger, Nietzsche, Nasyonal Sosyalizm: 1930'ların Politik Tartışmalarında Metafiziğin Yeri - Robert Bernasconi "Platon'dan Nietzsche'ye uzanan Batı metafiziğinin tarihi olan 'Metafizik' aşılacaktı. Heidegger başlangıçta Nasyonal Sosyalizme bu görevi destekleyecek bir hareket gözüyle bakarken, belirli bir noktada, kesin bir biçimde belirlenmesi güç olan bir tarihte Nasyonal Sosyalizmin gerçekleşmesini Batı metafiziğinin bir semptomu olarak görür. Başka bir ifadeyle, onu problemin semptomu olarak görür, çözümüne katkı olarak değil." Keşke böyle bir makale yazmaya gerek olmasaydı diye düşündürten, duygusal yükü ağır bir çalışma: Nietzsche'nin Nazilerin elindeki tiksinç parodisi ve Heidegger'in Nasyonal Sosyalizm ile olan ilişkisi. 1961'de Heidegger Nietzsche seminerlerinden bazı notları çıkarmıştır. Bu notların bir kısmı Nasyonal Sosyalizmle ilişkilendirilebilecek notlardır. Heidegger uzmanları bu konuda ikiye ayrılır: Bu notların çıkarılmasının, Heidegger'in Nazi ilişkisini gizlemek için yaptığına inananlar ile Heidegger'in Nasyonal Sosyalizmi reddini gösterdiğini ileri sürenler. Nietszche 1930'larda, Nazilerin propaganda aracı haline gelmişti. Heidegger, 1936-1940 arasında yapmış olduğu Nietzsche seminerlerinin, Nasyonal Sosyalizme ruhsal ve zihinsel bir direniş olduğunu iddia eder. Heidegger Nasyonal Sosyalizmi, ne yazık ki, batı metafiziğinin bir semptomu olarak görür. Ona göre bu Batı metafiziğinin kaçınılmaz bir sonucudur. 13. Heidegger'İn Nietzsche Yorumunun Gelişimi - Michael E. Zimmerman "Heidegger 1937-1938'de hayatını tehlikeye sokan bireysel bir kriz ve çöküş yaşadı. Bu kriz Heidegger'in bir yandan, Hitler'in kabiliyetleri ve niyetlerini yanlış değerlendirdiğini ve diğer yandan da Nietzsche'nin düşüncesinin yeni bir başlangıca açılan geçit olarak anlamlandıracağı iddiasından vazgeçmesi gerektiğini fark etmesinin devamıydı. Elbette nihilizmin üstesinden gelmekten uzak olan Nietzsche'nin düşüncesi, Heidegger'in Nasyonal Sosyalizmin kaçınabileceğini umduğu teknolojik nihilizmin doruk noktadaki metafizik ifadesiydi. Söylentiye göre Heidegger, "Nietzsche beni mahvetti" demişti. Pöggeler'e göre, Heidegger'in karısı Elfrida, bunalımının tekrarlanmasından öylesine endişeliydi ki, onun iki ciltlik Nietzsche (1961) üstünde çalışmaması konusunda ısrar etti." Bu bölümde Heidegger'in Nietzsche yorumunun zaman içindeki gelişimi incelenir. Heidegger'in iki çelişkili Nietzsche yorumu vardır. İlkine göre o, Batı'ya yeni başlangıcı gösteren ilk düşünürdür. Jünger'in yazılarından derinden etkilenen ikinci yoruma göreyse o, ilk başlangıcın son düşünürü ve Grek üretimci metafiziğinin kaderi olan evrensel endüstriyel nihilizmin habercisiydi. Başta umutla baktığı bu Nietzsche yorumunu zaman içinde sürdüremeyeceğini fark eden Heidegger bir çöküşe sürüklendi. Nietzsche yorumlarındaki büyük değişimi tetikleyen isim olarak Jünger'i gösterir. Jünger: 'Çelik Fırtınalarında'nın yazarı olan büyük düşünür. Bu bölümün ayrılmaz bir parçasıdır. Bölümün sonunda bazı eleştirel gözlemler bulunur. Burada Heidegger'in Dasein'ının eksiklikleri ve anti-modernistlerin, modernitenin sadece karanlık yüzüne odaklanmaları gibi olgular eleştirilir.
Heidegger'in Nietzsche'si
Heidegger'in Nietzsche'siKolektif · Ayrıntı Yayınları · 201914 okunma
·
336 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.