Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

65 syf.
·
Puan vermedi
Ömer Seyfettin
Ömer Seyfettin 40'ına gelemeden vefat ettii.Geride Öyle kült eserler bıraktı ki onları okumadan Türklük bilinci yapılandırması yavan kalır. Tüm o mükemmel eserleri nasıl bir ümitle yazdıysa ümidin zerresinin olmadığı çöküş döneminde yazdı. Keşke tüm okullarda zorunlu yapılsa. Biz şu anda gençlerden Ferman'ı okumadan devlete itaat'i, Diyet'i okumadan kula minnet etmemeyi, Kaşağı'yı okumadan yalan söylememelerini, Bomba'yı okumadan Balkanları, Pembe İncili kaftan'ı okumadan onurlu olmayı öğretsek de sonuç sıfırdır. Ortaya öyle bir gençlik çıkıyor ki.. Çocukluğundaki hayal dünyası yapılandırması kurulmamış bir gençliktir. O romanlardaki tiplerin tam tersine siyasetçiler önünde iki büklüm, internette trol, maaşlı bir iş için her şeyi yapacak merhametsiz nesillere kapı açıyoruz. O gencecik adamın ufacık ömründe yazdığı eserler Gençlerin zihin dünyasında karakter dediğimiz şeye dönüşemiyor. Dindar olsun, olmasın gençlerr verilen Türklük bu eserler olmadan ruhu olmayan, içi retorikle dolu bir Türklüktür ve o retorikler iki Hollywood filmi ve yurtdışında maaşı iyi bir iş teklifine karşı çok zayıftır. Milliyetçilik ülkende sürdürdüğün bir kavramdır. En iyi milliyetçinin bile yurtdışında gardı düşer. Susmayı, pısmayı öğrenir. Önünden geçecek bir sözde soykırım yürüyüşü ve bölücü etkinliği seyretmeyi öğrenir. Başka bayrak altında ekmek yemek, başka kurallara tabi olmaktır. O kurallar zamanla senin gerçekliğin olur. Aldığın para da iyiyse o kuralların ülkesini önemser, onu ciddiye alırsın. Sonrasında zamanla kendi ülkenin kurallarını eleştirir, sonra ideallerini ve kutsallını eleştirirsin. Sonra ise her şeyini. Yeni ülken seni zamanla dönüştürür.Yunanistan göçmeni bir arkadaşım vardı. Ailesi katliamlarla Türkiye'ye göç etmiş biriydi. Bu delikanlı ABD'ye gitti. Başarılı da oldu. Ama o kadar oralı olmuştu ki ABD dışındaki dünyayı ve kurallarını boş vermişti. Milliyetçilik değil dünya insanı olmak diye tutturmuştu. Oslo'da restoran işleten bir arkadaşımın çocuğu için Ömer Seyfettin kitapları hediye etmiştim. Arkadaşa sen de oku iyidir demiştim. O da Ferman adlı romanı okumuş romanın karakteri tosun bey ve Pembe İncili kaftan'ın kahramanı Muhsin Çelebi için "Salak lan bunlar" demişti. Sene sanırım 2004 gibiydi. Oslo'da bunu diyen delikanlının 4 yaşındaki oğlu babasına çok aykırı şeylere merak salıyor. Çocuk face'de bana selam attı az yazıştık sonra ses kaydını gönderdi. Ne diyeyim bilemedim. İyi eğitim almak, iyi beslenmek, iyi bir paralı iş bu mu hayal.. Çocuğumuza iyi bir gelecek sunmak derken aklımızda beliren şey tam olarak nedir? İyi bir çalışma hayatı mı? İyi bir emeklilik mi? İyi eğitimden kasıt ne? Beklenti,çıktı nedir? Çocuğun mezuniyet sonrası hangi değerlere sahip olmasını belirlediniz? Hiçbir önemi yok diyorsan olmaz Bir öğretmen babanın"ben çocuğuma dini eğitim vermedim ki büyüsün dinini kendisi seçsin"diye övündüğü kızı Almanya'da Yahova şahidi olmuş sabah akşam Türklerin kapısını çalıyordu. Yani sen kendi değerlerini vermezsen o ülkedeki değerler inceden veriliyor ona. Değer ruhun aşısı.. Bir Yunan entelektüelin şu lafını çok severim "İnanmıyorum. Ne tanrıya ne dine. Çünkü bana inanmayı öğreten olmadı. Ailem komünistti.Ama torunlarımın kendisini Yunan kültürüne ve tarihine ait hissetmesi için Ortodoks olmalarını önemli buluyorum.Komünizm, mücadeleyle tüketir.. .. O Mücadele de konfora,lükse ve insanların egoları ile hırsına yenik düşer. Mücadele ile geçen ömrün sonunda benim gibi Atina'da ufacık bir dairede kalır sonu düşündürücü bir ölümü beklersin. Hayatın adaletine asker yetiştirmek zorunda değiliz. Mutlu bireyler yetiştirmeliyiz. Mutluluk konusunda da reçete çok ama çoğu boş. Hindistan, Bangaladeş hatta Komorlarda da insanların çoğu mutludur çünkü günü yaşarlar. Mutlu olmak için insanlara ya günü yaşatmak ya da ahiret vaadi lazımdır. Ortadaki kısım yani yarın kavramı ve belirsizlik şimdinin düşmanıdır. İyi günü kötüyle kıyaslama da mutsuzluk sebebidir. Sosyal adaletin olduğu ülkelerde mutsuzluk para ve gelecek kaygısına değil sosyal çevrede yaşanılan şeylere bağlı gelişir. Mesela Van Gogh'un intihar sebebi doktor arkadaşıyla tartışmasıdır. Robin Williams'ınki ise hastalığı Çevremizde veya sosyal medyada intihar eden hâli vakti yerinde ama psikolojik açıdan tükenmiş gençlerin eğitimi,maddi durumu hatta entelektüel seviyesi aslında en ideal olmalarına rağmen intihar ediyorlar çünkü hayatı dolduran anlam,ruha aşı olan kavram ve değerleri vermiyoruz.. Dini de milli duyguları da bir dozajda, onlara karakter verecek şekilde öğretmek çok zor değil. Siz siz çocuğunuzun önünde bu değerleri fazla aşındırmayın. Bir yetkiliye kızıp bu değerlere alaycı/karşı tavır alırsanız sonucu çocuğunuzun gittiği bir ülkedeki dönüşümü oluyor. Hayatın tamamını bu değerlerden ibaret görüp sosyal adaleti, dışarıda yaşanan Dünya'nın gerçeklerini, piyasayı önemsemez onları masallarla avutursanız da olmaz bu da onları değerlere soğutur. Aslında okullarda kredisi,ders saati hayli kabarık bir değerler eğitimi daha zaruridir. Ama bunu da bu tür kitaplar olmadan veremeyiz. Şu ana dek karşılaştığım çocuklara bazı yazarları okuyup okumadıklarını sormuşumdur. Yüzde biri belki okumuştu. Onun da annesi edebiyatçı. Çocuğuna masal diye kitap okuyan bir hoca hanım. Prototip zaten başka örneğini görmedim. Soru şu: Çocuklarımızı ne tür bir Türklüğe emanet edeceğiz? Retorikle büyüyüp koca adam olsalar bile bir süre sonra @MehmetEfe_Caman gibi Kanada'ya gidince dönüşüm geçirip o dönüşümü yüceltmeleri de olası. Kastamonulu adam ben Yunan kökenliyim diye çevreden kabul görme dedinde Retoriğin sonu da yok. Boş milli ve dini retorik de ABD'deki,Kanada'daki dönüşümü haklı çıkarıyor. Refah, para ve sermayenin biriktiği ülkedeki sosyal koşulları sosyal adalet sanıyor gençler. Millet olarak ortaya koymamız gereken bir Türk modeline ihtiyaç var. Aksi halde nolur? Aksi hâlde ülkesinden gidemeyecek durumda olduğu için ülkesini yüceltenlerin ülkesi hâline döneriz. Türkiye'de kuru milliyetçilik, kuru softalık karın doyurmuyor, ruhu kandırıyor. Sosyal adaletin olması ile bu kavramlar mana kazanır. O yoksa milliyetçiliğin 25 senelik ömrü var. Yüksel Hoş
Başını Vermeyen Şehit
Başını Vermeyen ŞehitÖmer Seyfettin · Kuşak Yayınları · 20131,745 okunma
·
498 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.