Gönderi

İçinde açılan derin boşlukta bir ses, beni doldur, beni doldur, diye bağırıyordu. Ama Ahmet ne yapacağını bilmiyordu. Aklının kapısını her omuzladığında, omuzları çürüyene dek zorladığı o kapıyı birazcık araladığında, elini kapının ardında duran hikaye yığınına her uzattığında dayanılmaz bir ağrıya tutuluyor, boynunda bir ur kabarıyor, yayılıyor ve onu soluksuz bırakan bir kelepçeye dönüşüyordu.
Sayfa 282Kitabı okudu
·
235 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.