Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

488 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
İkilemlerin ülkesi İran
İran pandemi öncesi ziyaret ettiğim ve gitmek için kendimi 2 yıl ikna ettiğim bir ülkeydi. Genelde seyahat ederken gittiğim ülkede misafir olduğumu bilir, bana ters gelsede geleneklerine saygı duyar, yerel yaşama dair edinebildiğim kadar deneyim yaşamaya çalışırım. Gitmeden önce kafamdaki İran mollaların sürekli baskı yaptığı, katı kuralların olduğu, kadınların sokaklarında var olamadığı, tam bir kızım olmadan asla vakalarının yaşandığı bir ülkeydi. Deneyimleyince öncelikle bu kadar yakın komşumuz olan coğrafyayı ve kültürü yeterince tanımadığım, bana özellikle batılı bakış açısı ile dayatılan bir pencereden baktığımı biraz utanarak farketttim. Kadınlar düşündüğümün aksine oldukça toplumun içinde , hatta zorla kapananlar özellikle saçlarının bir kısmı görünür şekilde toplum içerisindeydiler, kadın erkek birlikte gündelik yaşamlarını sürdürüyorlardı. Kadınların eğitim seviyesi oldukça yüksekti. Sokakta karşılaştığım, sohbet ettiğim her kesin dünyaya açık ve meraklı görüşü, kültür seviyesi beni gerçekten şaşırttı. Ne ülkenin kültürel yapısı ne de halkı bugünkü yönetimi, mollaları kesinlikle hakketmiyor. Yerel yaşam eskiye göre biraz daha gevşek kurallarla yönetilse de turistler kadar rahat davranamadıkları da bir gerçek. Maalesef en temel hakları için bile mücadele vermek zorundalar. Oradayken Türkiye'de kadın olduğum için ne kadar şanslı olduğumu çok iyi anladım. Bir kez daha Atatürk'e hayranlık ve minnet duydum. Beni en çok zorlayan yeterince kapalı giyinmişken cami ve türbelerde üzerimize çadır denilen çarşafın giyilmesinin zorunlu olmasıydı. En sevmediğim ve uzun süre kalmaya tahammül edemediğim bölge mollaların ağırlıkta yaşadığı kum bölgesi oldu. Tüm engellemelere rağmen halk özellikle genç nüfus dış dünya ile bağlantıda ve kendilerinin bulunduğu yeri görerek yaşamlarından memnun değil. İçlerindeki yaşam coşkusu ile kısıtlanmışlığın gerginliğini oradayken hissetmiştim. Bugün geldiğimiz noktada özellikle genç kız kardeşlerimiz temel haklarına sahip çıkmak için haklı ama bir o kadar da acı bir mücadele veriyorlar. Kitapta gördüğüm kadarıyla maalesef bu kısır döngü İran'ın kaderi olmuş. Umarım bu sefer zincirlerini kırmayı başarırlar. Bir ülkeyi en iyi içinde yaşayanlar anlar. Turist olarak gezince fikrimiz olabilir ama yaşamak ile gezmek çok farklı. Kitabın yazarı Amerika doğumlu İran kökenli bir gazeteci. Kendi yaşam hikayesini anlatmış, İran'a içten bir bakış olması açısından kıymetli. İçi beni dışı seni yakar durumu. İran'da gazeteci, kadın, anne, eş olmak ne demek merak ediyorsanız okuyun derim. Muhafazakar olmayan kesimin bakış açısı üzerinden anlatıldığını da belirteyim. Kum'da çarşafın kııstlayıcılığından kendi aramızda şikayet ederken bir İranlı bayan çarşafın bizi erkeklerden koruduğunu ve yaşamından memnun olduğunu söylemişti. Kendi adıma başkalarının nefisleri ve düşüncelerinden kendimi korumam gerekmediği, özgürce ve insanca bir yaşamı tercih ederim. Kitapta siyasal bakış açılarında zaman zaman kendi ülkemle paralellikler görmek biraz ürkütmedi değil. Umarım bizler de temel haklarımızı kaybetmeden kıymetini biliriz. Biraz uzun bir inceleme olduğu için kusuruma bakmayın. Buraya kadar sabırla okuyan herkes teşekkürü hakkediyor
Tahran'da Balayı
Tahran'da BalayıAzadeh Moaveni · Epsilon Yayınları · 201419 okunma
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.