Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

772 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Zaman Çarkı 2 - Büyük Av
"Hepimizi şafak gibi körleştirip doğuracak ve Yenidendoğan Ejder, Son Savaş'ta Gölge ile yüzleşecek ve kanı bize hayat verecek. Bırakın aksın gözyaşları, ey dünyanın halkları, Kurtuluşunuz için ağlayın." Robart Jordan'ın epik fantastik külliyatının ikinci kitabı Büyük Av, ilk kitaptan itibaren aynı tempoda bizi Büyük Av'ın sonuna kadar sürükledi. Bu kitapla birlikte Zaman Çarkı'nın psikolojik gerilim tarafının da güçlü olduğunu hissettik. Amaçları tam olarak saptanamayan ve Desen'de yapacaklarının nereye yorulacağı bilinemeyen karakterleriyle Jordan bize bir fantastik maceradan çok daha fazlasını sundu. Gelelim kitabın kronolojik olay örgüsü ve karakter analizlerine. Kitabın prolog bölümüne değinmeden geçmek istemiyorum. Gölge'nin tarafındaki ilişkilerin nasıl işlendiği ve Karanlıkdostları'nın hangi kimliklerden oluşabileceği, aslında her oluşumu içinde barındırabileceğini anlatması açısından epey önemli bir bölümdü. Kitabın tamamı boyunca acaba prologda bahsedilen karakterler gerçekte kim diye defalarca kendime sordum ve içimize bu kuşkuları ekmesi açısından çok anlamlı bir girişti. Bu seferki hikayenin başlangıcı Diyar'ın belki de en güçlü karakteriyle bizi tanıştırarak beklentileri yükselten bir giriş yapıyor. Amyrlin Makamı. Tar Valon'u ve Beyaz Kule'yi yöneten, bu gücü de elinde barındırarak tüm kral ve kraliçeleri satranç tahtasındaki taşlar gibi yönlendiren Aes Sedailer'in önderi. Başlangıçtan itibaren şimdiye kadar hiç görmediğimiz ve kitabın asıl fantastik ve gizemli tarafını oluşturan Aes Sedailer'i hiç olmadığı kadar yakından görüyor ve ilişkilerine tanık oluyoruz. Fal Dara'da kaldıkları sürece boyunca Rand'ı kendi kafa karışıklıklarıyla bırakıp; en çok korktuğu şeyin başına gelmesiyle, oynamak zorunda olduğu rol yüzünden yapabileceklerinin de sınırlı olduğu izlenimi verildi. Kaçmak isteyip kaçamaması, Ejder'in Sancağı'nı sahiplenmeyip bir türlü de bir kenara atamaması güzel yansıtıldı. Yeniden Doğan Ejderimiz kendisi için tek yolun kaçmak olduğunu düşünüyor ama kimden? Kendinden mi? Moiraine ve Siuan'ın planlarının yıllar önceden kurulmuş olduğu ve bu Mavi Aes Sedai iki kadının gerçekten de ülküleri için yaşadıklarını gördük. Siuan'ın Amyrlin Makamı olma mücadelesinin bile sadece bu planlarını gerçekleştirmek için olduğunu düşünüyorum. Aralarındaki ilişki sadece birbirlerine güvenebildiklerini gösterirken hiç ummadıkları Kahverengi Aes Sedai Verin'i de bu planlarına ortak etmek zorunda kaldılar. Kendi planlarına güvenmek, bunun sonucunda da Dünya'ya kurtuluş veya felaket veya her ikisini birden getiriyor olma düşünceleri ne kadar zor kararlar almak zorunda olduklarını gösteriyor. Fal Dara'ya gerçekleşen baskın ve Fain'in kaçırılışı en güvenli sandıkları yerlerde bile Gölge'nin kol gezdiğini en baştan itibaren hissettirdi. Boruyu ve Fain'i tam ellerindeyken kaçırmaları, üstelik bu kadar Aes Sedai, Muhafız ve Sınırboyları savaşçısının olduğu bir kalede bunların gerçekleşmesi, Karanlıkdostları'nın düşünülenden daha fazla ve nüfuzlu olduklarını düşündürttü. Başlangıçtan itibaren Tümentepe ve Falme özellikle vurgulandı ve kitabın finalinin de burada yapılacağının sinyalleri verildi. Olması gerektiği gibi Valere Borusu'nun aranışını anlatan Büyük Av, herkesin Illian'da başlamasını beklediği gibi değil, Shienar'dan başladı. Ingtar Shinowa önderliğindeki grubumuz üç ta'veren, bir Ogier, bir Koklayıcı, 20 Fal Dara askeri ve sonrada aralarına katılan bir Aes Sedai ile efsanevi Valere Borusu'nu, Karanlıkdostları ve ondan da daha tehlikeli şeylerden avlamaya çalıştılar. Tüm hikaye boyunca kedi-fare oyunu gibi bir kovalamaca izledik ve gerilim sayfa sayılarıyla birlikte daha da arttı. Rand, Loial ve Hurin'in farkında olmadan Geçit Taşları'nı kullanarak alternatif bir dünyaya geçmeleriyle hikayemiz onlar açısından da ayrıştı. Burada geçen bölümlerin akışa göre daha durgun olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen Seanchanlar'ın Diyar'ı ele geçirdiği bir alternatif evreni yansıtıyor olabilir. Grolmler'in varlığından bu kanıya varabiliriz. Bu alternatif dünyada bizi görülen en güzel kadın olarak betimlenen Selene bekliyordu. Koklayıcıları tek bir iz bırakmadan ortadan kaybolan Av grubumuz Perrin'in kurt hisleri ile yoluna devam etti. Buradaki önemli anlatının Aieller'den biriyle karşılaşmaları ve aslında onların da kendilerince Yenidendoğan Ejder'i aradıklarını öğrenmemiz oldu. İlerisi için değinilmesi gereken önemli bir nokta. Tüm bu av devam ederken Aes Sedai olmak üzere Tar Valon'a doğru yola çıkan Egwene ve Nynaeve'in hikayesi de bana Aes Sedailer'in merkezini ve gücün kaynağını göstermesi, tüm Diyar'ı kukla gibi oynatan bu kadınların iç dünyalarını ve entrikalarına tanık olmak açısından epey okuması keyifli bölümler oldu. Tar Valon yolculuğunda Nynaeve'in sinirlendiğinde Tek Güç ile neler yapabileceğini az da olsa görmüş olduk. Rand ve küçük ekibinin Geçit Taşları'nı kullanarak gerçek Dünya'ya dönmeleriyle beraber gördükleri Efsaneler Çağı'ndan kalma olan büyük andaç da es geçmemiz gereken bir başka konu olacak. Andaç'ın bulunduğu köye adım atmasıyla beraber Rand, Daes Daemar'a giriş yapmış bulundu. Büyük şehirlerdeki Lordlar ve Leydiler tarafından oynanan bu kirli Evler Oyunu ana karakterimizin elini kolunu bağladı. Hikaye bunların haricinde iki farklı koldan daha ilerledi. Serpinti'nin Kaptanı Bayle Domon ve Işığın Evlatları Lord Kumandanı Geofram Bornhald. Her ikisinin olay örgüsü de bizi Seanchanlar'a hazırladı. Artur Şahinkanadı'nın Artyh Okyanusu'nun ilerisine gönderdiği bu orduların geri dönüşüyle hikayeye bambaşka bir renk katılmış oldu. Kendilerinin dönüşünü bekleyen Do Miere A'vron'u bile gerçeği unutmak ile suçlayan bu topluluk kültürleri ile epey iz bıraktı. Sul'dam, damane ve a'dam ilişkileri, kullandıkları egzotik canavarlar ile tuhaf ve acımasız karakterleri Diyar için belki de Gölge'nin tarafı kadar tehdit uyandırabilir olduklarını gösterdi. Cairhien'deki bekleyiş sürecinde Rand, eski bir dostu olan Aşık Thom Merrilin'in yaşadığını öğrendi. Ta'verenler'in çekimine tekrar girmek istemeyen Thom için verdiği kararların tekrar bu çekime istemeden de olsa onu nasıl çektiğini gördük. Ingtar ve kafilesinin nihayet Cairhien'e ulaşmasıyla eş zamanlı olarak Boru tekrar Gölge'nin tarafına geçti ve bu sefer onlardan hiç düşünmedikleri kadar uzaklaştı. Yollar ve Geçit Taşları millerce uzanan sınırlar için epey kullanılmak zorunda kalacaklar. Fain'in Yollar'ı tutsak eden Machin Shin'i de kendi tarafına katması bu karakterin kötülüğünün ne kadar derin olduğunu bir kez daha gösterdi. Bir yol kapısını kullanma umuduyla gidilen Tsofu Yurdu'nda Ogierler'i hiç olmadığı kadar yakından gördük. Bilgiye olan hayranlıkları, kutsalları olan Ulu Ağaçlar ile ilişkileri, yavaş yaşam tarzları ve inşa konusundaki hünerleriyle bir insandan çok daha iri olan bu ırkı yakından görmek güzeldi. Geçit Taşı ile Tümentepe'ye yapılan yolculuk bölümü epey güzeldi. Rand'ın her seferinde kaybettiği senaryoları görmesi, Fain'in "Savaş asla bitmez al'Thor" repliğiyle uyum kazandı. Ekibimiz nihayet kendini Desen'in herkesi Boru'yla bağladığı Falme kentine getirdi. Aes Sedai olma umuduyla Tar Valon'a giden Emond Meydanı kızlarının yolları orada seride önemli bir rolü olacağını düşündüğümüz Elayne ve Min ile kesişti. Galad ve Gawyn'in de birer kılıçustası olmak için Tar Valon'da aldıkları eğitim ile onların da karakterlerine ve kızlar ile olan ilişkilerine dair sinyaller aldık. Nynaeve'in Kabuledilmişlik sınavı için ayrılan bölüm şüphesiz kitabın en iyi bölümlerinden birisiydi. Üç aşamalı olarak bir ter'angreal'in içerisinde gerçekleşen sınavda, Nynaeve her seferinde daha zoruyla karşılaşmasının mümkün olmadığını düşünürken daha büyük bir korkusuyla yüzleşti. Hepsinden de geri dönmeyi başararak Yüzük'ü almaya hak kazandı. Nynaeve, Egwene, Elayne ve Min'den oluşan grubumuz, Kızıl Aes Sedai Liandrin'in manipülasyonları ile kendilerini Tar Valon'dan kaçarken buldular. Bu karakterlerin bu kadar kolay kandırılabiliyor olmaları henüz ne kadar toy olduklarını ve ilerideki gelişimleriyle çok daha farklı kişiler olacaklarını gösteriyor. Tümentepe'ye ulaşmalarıyla kendilerini Seanchanlar'ın ellerinde buldular ve Aes Sedailer'in de onlara ihanet edebileceklerini görmüş oldular. Emond Meydanı'ndan gelen karakterlerimiz maceradan maceraya atılırken tüm bunları başlatan Moiraine ve Muhafızı Lan ise bilgi peşindedir. Moiraine'in tüm iplikleri kendisinin ördüğü ve Lan'in hayatını bile kendi örgüsüyle şekillendirdiğini görmüş olduk. Öğrendikleri Moiriane'i de Tümentepe ve "Gecenin Kızı" Lanfear ile bağlantılı olan şeylere götürür. "Beş kişi yola çıkacak" kehaneti ile Boru'yu avlamak için beş kahramanımız gruptan ayrılıp Falme'e doğru yola çıkarlar. Seanchanlar tarafından aslında o kadar da iyi korunmayan binaya ulaşıp Fain'in şan ve güç için boruyu ve hançeri teslim ettiği Lord Turak'dan almayı başarırlar. Kitabın belki de en mantıksız kısmı tecrübeli bir Kılıçustası olan Turak'ın henüz yeni kılıç dersleri almaya başlamış Rand'a karşı yenilmesi olduğunu düşünüyorum. Rand'ın saidini kullanmadan bu mücadeleyi kazanması imkansızdı. Egwene'in tutsak edilişi ile Seanchanlar'ın birçok güvenlik açığını da görmüş olduk. Min'in tutsak olduğu halde bu kadar serbestçe dolaşmasına izin verilmesi, Nynaeve ve Elayne'i bularak onlarla plan yapmasına imkan sağladı. A'dam bileziğinin kullanımı ve kullanan kadınlara ne olduğu konusunda birkaç soru işareti kaldı. Bir sul'dam olan Seta'nın tasmayı takmak istemekten bu kadar çekinmesinin sebebinin sadece itibar kaybı olmadığını düşünüyorum. Ayrıca sul'damlar'ın da yönlendirebilen olmalarına rağmen başka yönlendirebilen kadınları kullanmalarının da ileride daha net olarak açıklanacağını düşünüyorum. Boru ve hançeri ele geçirmeleriyle onu ellerinde tutmak isteyen küçük grubumuzun önderinin, en baştan beri bir Karanlıkdostu olması, kitabın en iyi ters köşesi olmuş. Ingtar'ın Boru'yu avlamayı düşündüğünden beri herhangi bir tarafa yakın olmayıp sadece Boru'yu avlayıp arınmak istediğini düşünüyorum. Bunun bedelini de bir Sınırboylu gibi canıyla ödemeyi tercih etti. Ve son olarak Seanchan askerleri, Beyazpelerinliler ve küçük grubumuz arasındaki savaş sahnesi, Boru'yu Mat'in çalması ve efsanevi kahramanların gelişiyle birlikte anlam kazandı. Seanchanlar'ı geri sürmek için Artur Şahinkanadı'nın kendisinin mezarından kalkıp gelmesi gerekiyormuş. Ayrıca kendilerine "Öncüler" diyen bu grubun püskürtülmesi Seanchanlar'ın Dönüş dediği Corenne ideallarinin sadece başlangıcı. Seanchanlar ile olan savaşın ve Dönüş'ün henüz bitmediğini söylemek isterim. Rand'ın Falme semalarına çıkıp kadim düşmanı Ba'alzamon ile bir kez daha karşılaşması, borazancısının Mat ve sancaktarının Perrin olmasıyla epik bir final izledik. Rand'ın bu kadar kişinin önünde yönlendirmesinin sonucunda Ejder yolundan dönüşünün artık olmadığını görmüş olduk. Nihayetinde de Moiraine'in beklediği yerden dönüp, Rand'ı, Diyar'a Yenidendoğan Ejder olarak tanıtma planı ile karşılaştık. Çok fazla yeni kültür, kavram ve ırk ile tanıştığımız, hikayenin ve fantastik ögelerin derinleştiği bir kitap oldu Büyük Av. Tüm bu olanlardan sonra serinin henüz başlangıcında olduğumuzu da söylemek isterim. Ejder henüz zamanın rüzgarlarına binmek için hazırlanıyor. Gelelim bu kitaptaki önemli karakterlerimize; Rand, yönlendirebildiğini anlaması ve bundan kaçabileceğini düşünmesi ile Rand'ı tüm kitap boyunca kafa karışıklıkları içerisinde görüyoruz. Omuzlarındaki yükü taşımak onun için hiç kolay olmuyor. Shienarlılar'ın da dediği gibi "Görev dağdan ağır, ölüm tüyden hafif." ve Rand bunu her an hissediyor. Hikayenin ilerlemesi ile beraber sevdiklerini korumaya çalışırken büründüğü "Lord" kimliği, bu kimliğin üzerine yapışmasıyla ondan kurtulmak isteyip daha da derine batması ve güvenilemeyeceğini açık seçik belli eden Selene'e karşı zaafiyeti bu kitapta Rand'ı katlanılması epey zor bir hale getirdi. Tüm iyi niyetiyle yanında olan Loial'e olan tavırları da okurken gerilmeme neden oldu yer yer. Kimliğini kabullenip Dünya'yı daha da tanımasıyla karakterinin oturacağını tahmin ediyorum. Emond Meydanı'ndan gelen bir çiftçi olup bu kadar çok şeyle yüzleşmesi onun açısından hiç kolay olmadı. Egwene, bu kitapta en çok üzüldüğüm karakter kendisi oldu. Üç ta'verenimizin de yaşadıkları ne kadar zor olsada sadece ta'veren oldukları için içinde bulundukları ekip tarafından ayrıcalıkları görülmelerindense Egwene'in idealleri için verdiği mücadele bana daha anlamlı geliyor. Damane olarak yakalanmasıyla beraber muhtemelen hayatının en zor anlarını yaşadı. İleride daha zorlarını yaşamayacağını bilemiyoruz tabiki. İntikam ve kin Egwene'in karakterini şekillendirebilir. Gerçek bir Aes Sedai olmak istiyorsa buna izin vermemesi gerektiğini ve tüm bağlarından arınması gerektiğini biliyoruz. Ayrıca damane olarak kullanıldığı süre boyuna Tek Güç'de epey ilerledi ve cevherleri hissetme yeteneği olduğunu öğrendik. Rand ile yollarının ayrılması ve aynı yerde bulunduktan sonra kavuşamamaları bu kitap için hüzünlü bir yan oldu. Perrin, kurtlarla olan bağından itibaren daha düşünceli ve sessiz bir hale bürünen Perrin için de hayatı Rand'ın olduğu gibi olduğu şeyi anlamlandırma ve kabullenememe çizgisinde geçiyor. Taşta öğrendiklerinden sonra hayatının Rand'a bağlı olduğunu gördü. Beyazpelerinliler'in bozgunun faturası da Perrin'e kesilecek ve Bornhald'ın oğlu Dain'in hedef tahtasında Perrin olacakmış gibi duruyor. Mat, hançer ile bağını koparamadıkça Mat'in iyileşmesi ve farklı bir hayatı olması imkansızdı. Büyük Av en çok da Mat için önemliydi ve arkadaşlarının da Av'a katılmalarının en büyük sebebi kendisi oldu. Valere Borusu'nu çaldıktan sonra Boru ile de bağ kuracağını öğrendik. Mat'in hikayesi artık bunun çevresinde şekillenecek. Tabi bunların hiçbiri de Aes Sedailer ve Tar Valon'dan bağımsız olamaz. Nynaeve, Aes Sedai olma motivasyonunu hala net olarak öğrenemesekte bunun Lan ile bağlantılı olduğunu kesin olarak düşünebiliriz. Şu an kadınlar arasındaki en güçlü yönlendirebilen olsada önce bunu kontrol altına alması gerekiyor. Bunu da öğrenebileceği tek yer Tar Valon. Kule'ye ulaştıktan sonra yaşından ve yabani olmasından dolayı direkt olarak teste sokulup Kabuledilmişlik mertebesine yükseldi. Korkularıyla yüzleşmesini okumak epey etkileyiciydi. Falme'de gördüğümüz gibi kızlar arasında da bir liderlik durumu söz konusu. Nynaeve, köy Hikmet'i olmadığını hatırlayıp Beyaz Kule'de kendini zapt etmek konusunda en çok zorlanan karakter olacak. Loail, ta'veren ekibimizin sahip olabilecekleri en iyi dostlardan biri olduğunu defalarca kanıtladı. Loail'ın de korkularının neler olduğunu Yurt'a yaptıkları ziyaretten sonra öğrendik. Rand ve arkadaşlarına daima destek olan, bildikleri ve iri cüssesiyle de birçok kere hayatlarını kurtaran bir karakter oldu. Yurdu'na dönmediği sürece Yenidendoğan Ejder'in sadık destekçilerinden birisi olacağını düşünüyorum. Moiraine, amacının ve bunun için yaptıklarının ne kadar uzun süredir süregeldiği, bu uğurda neleri göze aldığını daha iyi anladık. Henüz Emond Meydanı ekibimiz fark etmesede belki de Siuan ile beraber en çok fedakarlık yapan karakterler olarak duruyorlar şu an. Daes Daemar'ın ne kadar ustaca oynandığını gördüğümüz Cairhien'in saraylarında yetişmiş, daha sonra bu oyunun başlangıç noktası olan Tar Valon'da eğitim görmüş olan Moiriane'in bir manipülasyon ustası olduğunu da görmüş olduk. Serinin ana omurgasını ve Desen'in işleyişini en çok yönlendirebilen karakter olarak tam ortasında duruyor. Lan, duygularıyla yüzleştikçe daha da savunmasız kalan Lan'in bu sefer de Rand'a kendince yardım ediyor olması okurken gülümsetti. Moiriane'e olan sadakatinin bozulacağını düşünmüyorum ama hem Nynaeve hem de Moiraine arasında kadınların ördüğü ipliklerden kendini kurtarmaya çalışıyor gibi görünüyor. Bunu yapması onun için iyi mi olur kötü mü ilerleyen süreçlerde göreceğiz. Verin, her ne kadar öyle görünmesede Moiraine ve Siuan'ın amaçlarını kendince çözmüş olan ve sırlarına ortak olduğu için hikayeye dahil olmak zorunda kalan yeni bir önemli Aes Sedai karakterimiz daha oldu. Moiraine'in de dediği gibi; Verin, göründüğünden çok daha fazla her şeyin farkında. Büyük Av'a katılmasını da Moiraine'in isteğiyle değil kendi ajandasına uygun olarak yaptığını gördük. Şimdilik en gizemli karakterler arasında duruyor. Padan Fain, kendisinden alınanları ve tüm yaşadıklarını Gölge'ye de ödetmek isteyen Fain, Işık ve Gölge'nin arasında her ikisinden de olmayan ve her ikisinden de alacaklı olduğunu düşündüğü bir konuma evrildi. Sadece kendi amaçları için hareket ettiğini düşünüyorum. Boru'yu Seanchanlar'a itibar için götürmesi Gölge'nin bir planı mı yoksa kendisinin mi ileride öğreneceğiz diye düşünüyorum. Ama muhtemelen iyi bir plan değildi. Elayne ve Min, Andor'un Kız-Veliaht'ı ve Aes Sedai eğitimi gören kızların yakın arkadaşı Min de bu kitap için değinilmesi gereken karakterlerdi. Elayne'in sergilediği kibirli tutumlardan ötürü Kule'deki eğitiminin bu kibrini törpüleyeceği ve onu gerçek bir kraliçe olarak hazırlayacağını düşünüyorum. Ayrıca Nynaeve ve Egwene için de güvenilir bir dost olacaktır. Min de her ne kadar Elayne kadar Emond Meydanı kızlarına güven versede yaptığı son hareket ile Egwene'i bir nebze kaybedebilir. Bu iki genç kadın da kendi hikayeleri ve ta'verenlerimiz'in Desen'de ördüğü Ağ'da büyük rol oynayacaklar. Bonus olarak da bu kitabın gizli kahramanı Koklayıcımız Hurin oldu. Büyük Av'ı onun sayesinde başarıyla tamamladılar ve belki de Artur Şahinkanadı'nın da dediği gibi Desen içerisine bir kahraman daha eklemiş oldu. Büyük Av bizlere Zaman Çarkı'nın dünyasına çok daha büyük bir pencereden bakma fırsatı sundu. Yenidendoğan Ejderimiz ve Desen'deki yerleri bir daha asla eskisi gibi olmayacak karakterlerimiz için macera daha yeni başlıyor.
Büyük Av
Büyük AvRobert Jordan · İthaki Yayınları · 20191,200 okunma
·
334 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.