Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

519 syf.
10/10 puan verdi
·
19 günde okudu
Uzun zamandır okumak istediğim kitabı çok şükür bugün bitirdim. Yazarı 2 yıla yakındır tanıyorum ve benim fikir dünyamı şekillendirmesinde çok büyük katkısı olduğu için ayrı bir sevgi ve saygı besliyorum. :) Kitabı okurken sanki yazar karşınızdaymış, delilleri tartışıyormuş gibi hissediyorsunuz. Kitap genel olarak dini hiç bilmeyen birine de hitap edecek düzeyde yazılmış. Ayrıca "İnancın kendisi irrasyoneldir, inanıyorsan mantık arama." gibi klasik Tr ateisti söylemler sizi etkiliyorsa bu kitabı okurken zaten ne kadar boş bir söylem olduğunu anlayacaksınız. Hz. Muhammed'in gerçekten peygamber olduğunu -yani temelde İslam'ın gerçek olduğunu- akli delillerle haber felsefesi yaparak ispatlıyor kitap. İslam'a inanıyorum ama bir nedeni yok, inançta mantık aranmaz gibi felsefeden de bihaber söylemler İslam'ın ruhuna da uygun değil zaten. Hemen kitabın konusuna geleyim: Kitap aslında çok temel bir düzeyde "Neden İslam?" sorusuna cevap veriyor. Ve bu soruyu da Hz. Muhammed (sav) üzerinden temellendiriyor. (Herkesin İslam'a inanma delilleri farklıdır kimi bilimsel mucize ayetlerine inanır vs. Bu kitap peygamber üzerinden ispat yoluna gidiyor.) Ayrıca kitaptaki tarihi alıntılar, gayrimüslim kitleden gelebilecek itirazlar üzerine oryantalistlerden yapılmış. Kaldı ki Müslümanlar arasında bile hadisleri reddedenler olduğu için kitapta çok fazla hadis ve İslam külliyatındaki bilgiler de kullanılmamış. Yabancı tarihçilerden nakiller yapılmış. (Daha güvenilir olduğu için değil muhattap alınan kitle ile alakalı diye de açıklama yapmış yazar.) Eminim ki hadisler kullanılsaydı birçok delil daha getirilebilirdi. Neyse içeriğe gelecek olursam kitabın büyük bir kısmı şu soru üzerinden gidiyor: 610 yılında bir şahıs (Hz. Muhammed sav) 40 yaşındayken ortaya çıkıp "Bir melek benimle görüşüyor, vahiy alıyorum ve ben peygamberim." diye ortaya çıkıyor. Şimdi bu durumda ortada bir haber var (teori değil). Size şu an bir adamın peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktığı haberi gelse siz bu haberi ya red ya kabul ederseniz. Günlük haytımızda da olayları böyle değerlendiririz, bize bir haber geldiğinde ya kabul ya red ederiz delillere dayanarak. O zaman biz Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini kabul ederken onun getirdiği bu haberi değerlendiriyoruz. Bu haberle ilgili ortada sadece iki ihtimal var. Üçüncü bir ihtimal aklen imkansızdır. Hz. Muhammed sav ya peygamberdir ya değilidir: 1-) Hz. Muhammed gerçekten vahiy alıyordur, o halde gerçek peygamberdir. 2-) Hz. Muhammed -haşa- vahiy aldığına dair yalan söylüyor o zaman -haşa- sahte peygamberdir. Eğer -haşa- sahte peygamberse ortaya yine sadece iki durum çıkıyor: a) Bu şahıs peygamberliği hakkında bilerek, farkında olarak yalan söylüyordur. O zaman -haşa- sahtekardır. Yani ben peygamberim diyerek insanları kandırıyordur, bir menfaat amacı vardır. (Bu menfaatler dünyevi makam, siyasi liderlik, devlet başkanlığı, toplumunu değiştirmek isteyen bir önder olarak vs. düşünülebilir.) Ben burada kısaca beni en çok etkileyen, a) iddiasını çürüten bir olayı aktaracağım: Müşriklerde eskiden kalma bir inanç olarak güneş ya da ay tutulduğunda önemli kişilerin öldüğüne inanırlardı. Hz. Peygamber'in oğlu İbrahim, vefat ettiği gün güneş tutulunca bazı kimseler bu iki olay arasında irtibat kurmuş ve Peygamber'in oğlu öldüğü için tutuldu." demişlerdir. Bunun üzerine Rasulullah dedi ki "Şüphesiz güneş ve ay Allah'ın ayetlerinden iki ayettir. Herhangi bir kimsenin ölümü veya doğumu yüzünden tutulmazlar. Siz onların tutulduğunu gördüğünüz zaman tutulma sona erinceye kadar namaz kılınız ve dua ediniz." Şimdi eğer Hz. Muhammed şahsi ya da toplumunun menfaati için -haşa- yalan söyleyen bir insansa bu durumu neden kendi lehine kullanmadı? Bu iki olayın bir arada gerçekleşmesi kaçırılmayacak bir fırsat değil midir? Muhaliflerden bu iddiayı kendi kurgularıyla değil, tarihsel verilerle çürütmesini bekliyorum. Bunun gibi kitapta Rasulullah'ın bilerek yalan söylemediğini ispatlayan birçok örnek olay var. Kitapta bunlar Samimiyet Delilleri başlığında anlatılmış. Hz. Muhammed menfaat için -haşa- yalan söylediyse toplumunun temel inancına tamamen zıt bir inançla neden ortaya çıktı? (putperestlikten tek tanrıcılığa, kabile eksenli ırkçı bir topluluğa üstünlüğün takvada olduğunu söylemesi vs.) Adam toplamak isteseydi toplumunun o anki inancını destekleyen bir dinle gelmez miydi? Ya da onların nefislerine ağır gelen mükellefiyetler koyar mıydı?(zina yasak, alkol yasak vs.) Aksine menfaati için yapıyor olsa onların hoşuna giden emirlerle gelirdi. Emin olun siz menfaat için bu yalanı ortaya atsanız böyle yapardınız. Hangi insan ola böyle yapar. Ayrıca kendisi bu emirlerden hiçbir taviz vermemiş, fazlasıyla da uygulamıştır. (mesela gece namazı müslümanlara farz değil ama kendisine farzdı) Hangi sahte peygamber haşa kendi yazdığı kitabında gece namazını kendisine farz yapar? Ayrıca Hz. Peygamberin tebliğe başladığı ilk yıllarda diğer devrimcilerin aksine desteğini aldığı bir toplum tabanı yoktu. (Mesela Fransız devrimi bir burjuva sınıfının desteğini arkasına alarak gerçekleşmişti. İslam'ın yayılışında herhangi bir sınıfın desteğini alma gibi bir durum yoktur.) İşte bu gibi ve daha fazlası birçok durum Hz. Muhammed'in samimyetine delildir. b) 2. ihtimal ise bu şahıs peygamberliği hakkında farkında olmadan yalan söylüyordur. O zaman -haşa- delidir, aklı yerinde değildir, ne söylediğinin farkında değildir. Yani psikolojik sıkıntıları vardır. (Müşriklerin deli demesi gibi.) Yani ben şahsen gerçekten gerçeği öğrenmek isteyen art niyetsiz birinin bu şıkkı direkt eleyeceğini düşünüyorum. Hz. Peygamber eğer haşa deliyse deli bir insan 6.yy.da Bizans ve Sasani gibi devletlerin yanında esamesi bile okunmayan, sadece kendi aralarında savaşan bir kabile toplumu olan Arapları nasıl dünya gücü haline getirdi? Hz. Peygamber vefat ettikten sonra Müslümanlar, kısa bir süre içinde Mısır gibi eski ve köklü bir medeniyeti fethedip onların içinde asimile olmadılar. Bu çok önemli bir delildir. Normalde fetihlerde güçsüz olan toplum, güçlü olan toplumun kültürel siyasi yapısı içinde erir ve yok olur. Hz.Peygamber nasıl oldu da ekonomik, kültürel, askeri yönden bu kadar vasat, adı bile doğru düzgün bilinmeyen bir toplumu 23 yılda dünya gücü haline getirdi? (Mesela şu an Burkina Faso gibi bir ülkenin ABD ile yarışacak bir dünya gücü haline geldiğini düşünün.) Aklı başında, eğitimli bir insan bile bu ahlaki, iktisadi, hukuki, sosyal birçok alanda değişimi 23 sene gibi bir sürede yapamayacakken deli bir insanın bunu yapabileceğine inanıyorsunuz. Bu gerçekten akıl tutulmasıdır Hz. Muhammed eğitim mi almıştı? Eğitim aldı diyenlerin delili nedir, hangi tarihi veriyi, rivayeti koyabilirler önümüze? Hz. Peygamber ayrıca tek bir alanda da değil, ahlaktan tutun siyasete kadar birçok konuda bir kitapla toplumunu değiştirmiştir. Hz. Peygamberin bu kadar çok konuda bilgi sahibi olduğunu söylüyorsanız onun deli değil müthiş zekada biri olduğunu söylemeniz gerekir. Yazılı bir hukuk kuralı bile bulunmayan bir topluma hukuk getirdi, tarih getirdi. Muhammed aleyhisselamdan önce Araplarda adı bilinen doğru düzgün bir tarhiçi, fikir adamı dahi yoktu. Kendi tarihlerini dahi araştırmayan entelektüellikten uzak bir toplum idi. Şu an Arapların Hz. Muhammed'den önceki tarihi araştırılıyorsa yine Hz. Muhammed sebebiyle araştırılıyor. Hz. Muhammed'in deli olmadığına dair işte bu tarz deliller, Fetanet Delilleri başlığı altında kitapta anlatılmış. Ayrıca inançlı olun ya da olmayın Kuran'ın psikolojiyi yönetmede müthiş bir kitap olduğunu inkar edemezsiniz. Hz. Muhammed (sav) kültürel değişimin yanı sıra haşa ve kella kendi yazdığı Kuran ile gönüllere şifa veriyordu. Bunu tek başına 40 yaşına kadar asla ama asla eğitim almayan (buna dair elimizde tek bir veri yok, eğitim almış diyenlerin hepsi kurgu ile cevap vermiş olur, delille değil.) ümmi bir beşer yapabilir mi? Hakikaten bu tarz söylemleri savunanları görünce Allah müşriklerden akıl nimetini almış diyorum. Azıcık sosyal bilimlere aşina olan biri bir toplumun, kültürün ne kadar yavaş değişeceğini bilir. Hz. Peygamber'in 23 yılda yaptığı bu değişim beşer takatini aşan bir şeydir. Muhakkak ki o, Allah'ın yardımıyla bunu başarmıştır. 1400 yıl sonra bile adı her anıldığında dünyanın dört bir yanında Müslümanlar sallahu aleyhi ve sellem diyor, onu canlarından, ailelerinden daha çok seviyorlar. Bu tarifi olmayan inanılmaz bir sevgi ve mucizedir. 1400 yıl sonra bile böyle sevilmek, tebliğ ettiği kitabın dünyanın dört bir yanında takip edilmesi muhakak ki Allah'ın yardımı iledir. Son olarak kitapta sıklıkla dile getirilen (bir delilin çok sık söylenmesi onun değerinden bir şey düşürmez) Rum suresi mucizesi ayrıntılı bir şekilde açıklanmış. -Haşa hangi sahte peygamber kendi yazdığı kitaba geleceğe dair kehanet iddiasında bulunduğu bir söylemini yazar? Eğer geleceğe yönelik söylediği şey doğru çıkmazsa bu çok fazla taraftar kaybetmek ve peygamberlik iddiasının tehlikeye girecek olması değil midir? Neden böyle bir risk alsın? Bu soruları hakkıyla sorgulayan birinin ben Müslüman olacağına, Müslümansa da imanın artacağına inanıyorum. "İslam'da bu hüküm niye var, benim kafama yatmıyor o zaman bu din gerçek olamaz." gibi yanlış bir akıl yürütme yerine önce bu dinin gerçekten Allah tarafından gönderildiğine iman etmek gerekir. Dinde kafanıza yatmayan bir hükmün olması o dinin yanlış olduğuna delil değildir. Benim inançsız insanlarda en çok gözlemlediğim düşünce tarzı bu oldu. Ayrıca "Müslümanım" diyen ve bunu pratikte uygulamaya çalışan her insan "Neden İslam'a inanıyorum?" sorusuna cevap verebilmeli. Yani mesela neden Hristiyanlık, Yahudilik değil de İslam? (Bir yaratıcıya inanmaktan bahsetmiyorum.) Nispeten Müslüman bir toplumda doğduğumuz için mi? Şahsen çevrenin etkisinin yadsınamaz derecede etkisinin olduğunu düşünüyorum fakat bu İslam'ı pratik hayatta yaşamak ve gerçekten inanmak için geçerli kuvvette bir etken değil. Hiçbir çevre size ömrünüz boyunca 5 vakit namaz, tesettür, haramlardan uzak durma gibi eylemleri yaptıramaz. Yani bu emirlerin gerçekten Allah'tan geldiği konusunda bir şüpheniz varsa illaki bir noktadan sonra bunları yapmak sizde şüphe uyandıracaktır. Sadece "Ailem Müslüman ben de böyle yaşayayım." diyeceğiniz türden şeyler değil çünkü İslam'ın emirleri. Bütün hayatı kapsıyor. Ben bunların sadece Allah için yapılabileceğine ve onun o kuvveti vereceğine inanıyorum. Neyse son olarak kitap benim açımdan çok faydalıydı. Bazı bildiğim şeyleri de detaylı bir şekilde okuma fırsatı sundu. Müslüman'a da, gayrimüslime de, kafasında sorular olana da şiddetle tavsiye ediyorum. Pişman olmayacaksınız inşallah. Müellifi de, buraya kadar okuyan kişiyi de, beni de Allah mağfiretiyle bağışlasın ve kalbimizi dini üzerine sabit kılsın. Kitabı okumak için vaktim yok diyenler bu videoyu izleyebilir. Kitaptakilerin özet hali :) youtube.com/watch?v=eX4X2A4...
Peygamberliğin İspatı
Peygamberliğin İspatıAltay Cem Meriç · İnsan Yayınları · 2022637 okunma
·
1.126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.