Gönderi

263 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Mevlana
Sinan Yağmur
Sinan Yağmur
ile Gaziantep te bir AVM de tesadüfen tanışma fırsatı buldum. İmza günü vardı.
Ravza'nın Yıldızları-1
Ravza'nın Yıldızları-1
serisini satın aldım. Çoğu kitabı zaten kitaplığımda mevcut. Kısa bir hasbihal ettik. Samimi bir adam. Sevdim. Bilindiği üzere 2010 senesinde Türkiye nin en çok kitap satan yazarı ve en çok satılan kitabın yazarı o. Ego zerresi görmedim. Ünlülerle fotoğraf çekinirken genelde sadece o tarafa doğru yanaşırım. Çünkü eli arka tarafa doğru atmak, omuza koymak vs belki yanlış anlaşılabilir. Ama gelin görün ki kendisi bunu düşünmeden önce elini omuzuma attı. Çok hoşuma gitti. Umarım göründüğü gibi de bir insandır. Kendisi ile iki kelam söz eden insan zaten onun gönül adamı olduğunu net bir biçimde anlar. İmam Hatip lisesinin ardından, ilahiyat bölümü okuyan yazarımız kendisini de yine bu konuların üzerinde geliştirmiş. Kelam ve İslam Felsefesi ile alakalı da Yüksek lisans programını tamamlamıştır. Halen bir lisede din kültür öğretmenliği görevini yapmaya devam etmektedir. Kitap aslında bir seri kitabıdır. Biz grup olarak ayrı ayrı okumaya karar verdik. Nasıl olsa her bir kitap başka bir kişinin çevresinde şekillenecek dedik. Ama yanlış karar almışız. Neden derseniz açıklıyorum : Kitapta bazı bölümlerde çok net bir atlama ve havada kalan bölümler var. Sorup, araştırmalarıma göre de bu konunun nedeninin diğer kitaplarda da olmasından dolayı bunu yaşadığımı öğrendim. Mesela Şems nasıl öldü kısmı havada kalıyor. Kimya Hatun nasıl evlendi ve Nasıl öldü bölümleri yok. Alaeddin Çelebi ile alakalı muhtemel olması gereken bağlantıya hiç değinilmemiş. Vs. vs. Mevlana ile ilgili ülkemizde herkesin az yada çok bir bilgisi vardır. Özellikle Yunus Emre ve Mevlana ekmeği yiyenlerin sayısı malumunuz ülkemizde azımsanmayacak derecede fazladır. Mevlana ile ilgili kitap bence yeterli seviyede diyebiliriz. Ama dediğim gibi diğer kitaplarda da eksik parçaların tamamlanması amacıyla okunmalı yada araştırarak üzerine eklenmeli. Mevlana üzerinden özellikle bel altı çok fazla konuşan, çirkin ithamlarda bulunan kişiler var. Bu nedenle doğrusunu öğrenebilmek amacıyla da bu kitap bence uygun. Mevlana ya ilahiyatçı, şair, tasavvuf ehli diyebiliriz kısaca. Ama dini konularda tam donanıma sahip bir insan olduğunun kati bir suretle altını çizmekte fayda var. Hikayesi ile değil, bilgisiyle isim yaptığını bilmek çok mühim. Sadece ülkemiz için değil bu arada, tüm Dünya ülkeleri için isim yapmış bir şairdir. Eserlerini o dönem için 4 dilde yazmış bir şairden bahsediyoruz. Onun ülkemiz topraklarından olmasının kıymeti bilinmeli. Kitapta, doğduğu dönem, babasının hayatındaki önemi, tasavvufa olan ilgisi, eğitimi, Şems ile olan tanışmaları, kısım kısım şiirleri, mektupları, nesirleri, eşleri ve oğulları ile olan ilişkisi, Kimya Hatun ile olan ilişkisi, diğer önemli alimlerle olan ilişkisi, çevresi, Konya Halkı, ölümü vb tüm konulara değinilmiştir. Yaşadığı hayat şeklinden dolayı çok fazla eleştiri almış bir şairdir Mevlana. Özellikle Şems le olan ilişkisi çok eleştirilmiştir. Hatta çoğu kimseler onu tapma derecesinde hatta erkek erkeğe ilişki derecesinde sevdiğini dahi söylemişlerdir. Bu konularla ilgili denilebilecek çok fazla söz yok aslında. Kitap, zaten aralarındaki ilişkinin ilahi bir aşkın armağanı olarak göründüğünü, bir dost, bir hayat arkadaşı olarak, iyi anlaşabilen iki can olarak görülmesi gerektiğini bizlere uzun uzun göstermiştir. Tapma derecesinde sevmek ise müşrikliktir. Bu zaten Mevlana ya yapılabilecek bana göre en çirkin ithamlardan biridir. Aşk konusuna iki sevgili gibi değil de, iki iyi anlaşabilen din kardeşi gibi bakmak gerekmektedir. Bunu da yine çok fazla bu konuya kafa yorabilen kişilerin anlayabileceğini düşünüyorum. Yoksa yine bu kitap bitince durumu bunlarda sevgili olmuşlar diye yorumlamaları kuvvetle muhtemeldir. Mevlana ya atılan eleştiriler sadece bunlar değildir. Nasreddin Hoca nın katili olduğunu söyleyen de vardır. Vahiy geldi bana dedi diyen de vardır. Hz Muhammed(sav) ile rekabet ediyor diyen de vardır. Türk değil, Türklerden de nefret eder diyen de.
Edip Yüksel
Edip Yüksel
,
Mikail Bayram
Mikail Bayram
, ##$##yazarSeolar:i400.$$#$$ Ayrıca çok komik bana göre ama Amerika da bile şiirleri okunuyor. Amerika nın ajanı diyenler bile var. Herkes seviyorsa kesin sıkıntılıdır kafası yani :)) Kitaptaki eleştirdiğim konularda var. Tüm puanlarımı da buradan kırdım. Sinan bey, kitabı yazmadan önce gitmiş tüm Mevlana nın yazdığı yerleri gezmiş, su içtiği yerlerden su içmiş, oturduğu yerlerde oturmuş, yemek yediği yerlerde karnını doyurmuş, istirahat ettiği yerlerde konaklamış. Tamam bu kısım hoş. Ama kitabı da şiir tadından yazmasına gerek yokmuş. Mevlana yı yazacağım diye Mevlana olma çabasına girmesine de gerek yokmuş. Kitap, çok sıkıcı olmuş bu bağlamda. Mevlana ağzından değil de keşke 3. bir gözden yazsaymış kitabı. Ben bu kısmı beğenmedim. Çünkü Mevlana olabilme çabası çoğu yerde Sinan Bey i boşa düşürmüş, bazı bölümler çiğ kalmış. Arkadaki sanki sürekli ney, bendir, kaval, tef falan çalıyordu sanki kitapta her sayfada. Yaşamış kitabı ama yaşatamamış. Çünkü yaşatabilmek çok mümkün değil. Bir İlin Karatay adındaki yayınevinden çıkarak yine de büyük rakamlara ulaşabilen bu seriyi yazması vesilesiyle yine de kendisine sonsuz teşekkürler. Puanım 8.
Aşkın Gözyaşları 2
Aşkın Gözyaşları 2Sinan Yağmur · Karatay Akademi Yayınları · 201110.9k okunma
·
6.6k views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.