Gönderi

Bazen, hayatın bir bilgisayar oyunu olduğu fikrine kapılıyorum. Oyuna her bir göstergemiz dolu olarak başlıyoruz. Huzur, güç, enerji ve neşe göstergemiz var. Sonra yolumuza düşmanlar çıkıyor, saldırılara maruz kalıyoruz; bazen yolumuzu şaşırıyor, bombaların üstünden atlıyor, çukurlara düşüyor, engellere çarpıyoruz. Göstergelerin seviyesi her seferinde azalıyor ama "mutluluk" bonusu bu göstergeleri bir kez daha doldurmamıza yardım ediyor. Tıpkı "evlilik", "çocuk sahibi olmak", "aile arasında güzel bir akşam geçirmek” bonusları gibi. Bu bonuslar son derece değerli, zira oyunun kalitesini ve süresini belirliyor. Her bölümde canavarlara da karşı koymamız gerekiyor. "Yas", "hastalik", "işsizlik" ve "ayrılık” en korkunç canavarlar. Hepsi son derece çetin ve üstesinden gelmek için zamana ihtiyaç duyuluyor. Galip gelsek bile, onlar çekip giderken her göstergenin bir bölümünü de yanlarında götürüyorlar ve öyle bir gün geliyor ki bu bonuslar; neşe, enerji ve güç göstergelerini doldurmaya yetmez oluyor. Daha çok gencim, henüz bütün canavarlarla karşılaşmadım. Göstergelerim dolu sayılır. Ancak elli yıl sonra ne hâlde olacaklar, kim bilir? Bazen yenilgiyi son derece kolay kabullendiğini düşündüğümüz yaşlılar, belki de bu yüzden öylelerdir. Ya, her şeyi biliyorlarsa? Ya, canavarlarla savaşmak gösterge seviyelerini boşaltmışsa? Ya, sürekli düşüp durduklarından dolayı daha fazla yaralanmamak için derileri iyice kalınlaşmışsa?
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.