Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ATATÜRK VE KARA TAASSUB İSLAM-2
(ŞEYH, ŞIH, AĞA VE SEYİTLER) Aşiretler varsa, toplumsal barış yoktur veya tehdit altındadır. Türkiye'de bugün ilericilik, hatta sosyalizm adına, Doğu isyanlarının başında bulunan ağaları, şeyhleri ve seyitleri bayrak edinen tavırlara rastlanıyor. Osmanlı döneminde gerek Türkler ve gerekse de Kürtler dağınık halde aşiretler halinde şeyh, şıh, ağa ve seyitlere bağlı olarak yaşamaktaydı. Orta Çağ'dan günümüze kadar gelen bir derebeylik sistemi hâkimdir. Cumhuriyetle beraber feodal bağlar azalmış, Türk ve Kürt toplumu millet olma yoluna girmiştir. ''Cumhuriyet Devrimi Kanunları'' adı verilen bütün yasalar, devleti ve toplumu feodal sınıflardan arındırmaya ilişkin düzenlemelerdir ve uygulanmıştır. Kemalist Devrimin önderlerinin Kürt sorununun kesin çözümünü şöyle özetlemişlerdir. ''Şark vilayetlerinde derebeyliğin toptan tasfiyesi ve toprağın bedelsiz olarak köylüye dağıtılması, milli bütünlüğün sağlanması bakımından özellikle zorunludur. Orada özellikle Kürtçe konuşulan alanlarda için için kaynayan gayri milli hareketlerin, irticai cereyanların beslendiği toplumlar zümreler köylüsü ile beraber geniş topraklara sahiplenmiş beylerdir. Toprağın köylüye doğrudan doğruya dağıtılması demek, bey ismini taşıyan irtica kaynağı bir sınıfın ve bu sınıfla beraber Kürt meselesinin kökünden tasfiyesi demektir.'' Kemalist Devrimin önderleri Kürt isyanlarını milli bir hareket değil, derebeylerin ve aşiret reislerinin çağdaş Cumhuriyete gerici sınıfsal direnişleri olarak tahlil etmişlerdir. Kemalist Devrimin önderleri Doğu bölgesini şu şekilde analiz etmişlerdir. ''Doğu illeri bizim rejimimize gelinceye kadar (Osmanlı dönemi) kadar kesin bir tarzda hakimiyetimiz altına girmemiştir. Geçmiş hükümetler halk üzerindeki hakimiyetlerini ağalar ve şeyhler aracılığıyla yürütmek istemişlerdir. Ağalar ve şeyhlerin soyduklarının bir kısmını hükümet erkanına vermeleri suretiyle ortaklaşa idarei maslahat devri yaşanmıştır.'' ''Şeyhlik'' ve ''seyitlik'' gibi dinsel kurumlar aracılığıyla yürütülen sömürü ve baskılar da, Kemalist yönetimin hedefi olmuştur. Bunlar kendilerini peygamber soyundan veya cennet ile müjdelenen on kişiden birinin soyuna mensup olduklarını aşiretlerine inandırmışlardır. Şeyhlik ve seyitlik, bütün Doğu ve Güneydoğu'da halktan ürün olarak veya para olarak vergi toplama, armağan alma, angarya yaptırma yetkisi sağlamaktadır. Dersim'in baş belası seyittir. Seyit Dersim'in her şeyini sömürür. Dersim'e bir isyan ve Kemalist yönetimin bastırma hareketi demek doğrudur. Dersim hükümeti, kendi derebeylik düzeninden vazgeçmemiştir; üstelik silahlıdır. Cumhuriyet hükümeti ise oraya kendi düzenini yerleştirme kararındadır. Silahlı güce kumanda eden merkezi otorite ile yerel derebeylik otoritesinin çarpışması kaçınılmazdı ve olmuştur. Örneğin Dersim'de Seyit Rıza, 230 köye hükmetmektedir. Reisler, bu topraklardan geçenlerden ''toprak bastı'' parası almaktadır. Seyit Rıza'nın hükümranlık alanı, Batı illerine kadar uzanmaktadır. Kendisinin ''Maliye Nazırı'' İstanbul'a giderek her yıl Kürtlerden cizye toplamaktadır. Bu vergiyi ödemeyenlerin Dersim'deki ailesi baskılara uğramaktadır.
·
103 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.