Gönderi

Mustafa Kemal - Celal Güzelses
Diyarbakır'da Semanoğlu köşkü'nde kalıyordu. İki katlı geniş eyvanlı, siyah beyaz kesme taşlarla örülmüş, tipik Diyarbakır eviydi. Serinlik veren mermer süs havuzunun başında otururken, yanık bir ses duydu... Köşkün yakınındaki ağaçlık alanda gençler piknik yapıyor, biri gazel okuyordu. Yaverini gönderdi, çağırın dedi. Getirdiler. Mehmet Celalettin'di. 18 yaşındaydı, Ulu Camii'de müezzindi. Oturttu masasına, "Bana türkü okur musun" dedi. Dinledi dinledi dinledi, ses,usul, makam muhteşemdi, elini omuzuna koydu, " bak Celal" dedi, "Memleketimiz bir gün huzura kavuşacak, sen bu güzel sesinle İstanbul'da plaklara okuyacaksın, o zaman plakların üstüne Şark bülbülü yazdır, sen gerçek bir bülbülsün." Bu samimi teşvik kehanete dönüşecekti. Mehmet Celalettin yüreklenecek, yerel derlemelere başlayacak, Cumhuriyet'in ilanından sonra İstanbul'un yolunu tutacak 1931'de Plak yapacak, 14 yıl önce Mustafa Kemal'in kendisine verdiği unvanı "Şark Bülbülü" diye plağın üstüne yazdıracak, kapış kapış gidecekti. Soyadı kanunu çıkınca adını değiştirip, "Celal Güzelses" yapan o genç müezzin, "Esmerim Biçim Biçim, Hele Yar Zalım Yar" gibi efsaneleri müziğimize kazandıracaktı.
Sayfa 71 - Kırmızı Kedi Yayınevi Beşinci Basım Ekim 2018 CiltliKitabı okudu
·
225 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.