Gönderi

Ufak bir odanın koyu ve yoğun tonlarda boyanması gerekir ki, sizi saran dört duvarın oluşturduğu yakın ortamı hissedebilesiniz. Büyük bir odada kullanılan renk düzeni ise, bir duvardan diğerine olan uzaklığı iyice hissedebilmeniz için, açık ve hafif olmalıdır. Bir Alman kuramcısı rengin nasıl, sadece neyin büyük ve neyin küçük olduğunu değil, ayrıca neyin aşağıda ve neyin yukarıda olduğunu da vurgulamak için kullanılabileceğini uzun uzadıya tanımlamıştır. Ona göre döşeme, üzerinde yürüdüğümüz toprak gibi bir yerçekimi etkisi yaratmalıdır. Bu yüzden kil ya da kayalık zeminin gri ya da kahverengi tonlarına sahip olmalıdır. Buna karşın duvarlar, çiçek açmış çalılar, ağaçlar ve toprağın üstünde yükselen her şey gibi, daha renkli olmalıdır. En son olarak da tavan, tepemizdeki gökyüzü gibi, açık ve hafif olmalı; beyaz, pembe veya mavi tonlarına boyanmalıdır. Ona göre pembe ya da mavi renkli bir döşemenin üzerinde yürümek insana güvensizlik hissi verir. Koyu renge boyanmış bir tavan ise ağır bir yük gibi insanı âdeta ezer.
Sayfa 221Kitabı okudu
·
231 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.