Gönderi

Atina mahkemesi egemenler adına Sokrates'e ölüm kararı vermiş. Eliyle baldıran zehrini içerek ölmüş. Roma adına mahkeme İsa'ya ölüm cezası vermiş, Golgota'da çarmıha gerdirmiştir. Hallacı Mansur İslam adına Bağdat'ta yargılanmış ve mahkemenin kararı; önce kamçılanmasına, sonra derisinin yüzülmesine, ardında darağacından asılarak teşhir edilmesine ve en son başının koparılıp yakılmasına gidilmiştir. Tarihte sayısız insan, grup ve toplum haksız ve adaletsiz bir şekilde yargılanmış ve cezalandırılmıştır. Adalet her zaman adalet değildir. Adaletin terazisi egemen sınıfın elindedir. Çıkarlarına göre adalet ilkelerini yazarlar ve uygularlar. Ya da adaleti çıkarları için satarlar. Şenyaşar ve benzer birçok aile için de oyunun kuralı böyle işlemiş ve işliyordu. Bu sadece Şenyaşar ailesinin sorunu değildi. Toplumsal bir sorundu. Adalet arayışı içinde olan milyonlar vardı. Senin, benim, onun, herkesin sorunuydu. Ezilen, haksızlığa uğrayan, kırılan, işkence gören, dışlanan ve ötekileştirilenlerin yarasıydı. Kanayan yaraydı. Korkuya teslim olmuş, çaresiz kalmış "bir şey yapamam", "elimden bir şey gelmez" diyenlerin çığlığıydı. Haklılar susarsa, suçlular şah olur. Sessizlerin sesi suçluların ordusu olur.
Sayfa 234 - J&J YayıneviKitabı okudu
·
119 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.