Gönderi

160 syf.
·
Not rated
·
Read in 15 hours
Canım Aliye, ruhum Filiz; Sabahattin Ali'nin rşine ve kızına yazdığı mektupların derlendiği, ancak karşılıklarının yer almadığı bir kitap. Bu açıdan zaten Sabahattin Ali'nin duygularını ve düşüncelerini okuma şansımız oluyorsa da, söylediklerini neye yönelik seçtiğini anlamak, mektupların muhataplarını tanımak mümkün değil. İster istemez bir yarım kalmışlık duygusu oluyor. Üstelik Sabahattin Ali'nin yaşam öyküsünü de çok iyi bilmiyorum. Dönemin koşullarını da çok iyi anlayamıyorum. Bu sebeple neden eşinin İstanbul'da veya kendisinin Ankara'da yaşamadıklarını da anlamadım. Tahminimce kendisi yazarlığı için matbaaların yoğun olduğu bir şehirde yaşamalıydı, ama dönemin siyasi ortamı İstanbul'u tehlikeli bir yer yaptığı için karısını yanına almak istemedi. Çoğunluğun görüşü Sabahattin Ali'nin başta çok inceyken hayat gailesinde sıradanlaştığı ve eski incelikli düşüncelerine sahip olamadığı yönünde. Ben nedense ilk mektupları sonunculardan daha ince bulamadım. Nişanlıklarında bir mektupta 'etrafın seni sıktığı zaman kitap oku' yazıyor, sık yapılan ve beğenilen bir alıntı, ancak benim eşim bana edebiyat konusunda bu kadar basit bir cümleyle akıl verdiğini düşünse ona gülerdim. Nişanlıysa sürekli akıl verir tarzda konuşuyor, hayatlarını kendi kafasında kurgulamış, sürekli onu yücelteceğini düşünüyor, evet, kendisi kitapları yayımlanmış bir yazarken eşi lise terk genç bir kız ancak yine de bu yazılarda, kendince haklı da olsa küçük görmeler olduğunu düşünüyorum. "beraber Almanca öğreneceğiz, ben İngilizce öğrenmek istiyorum, beraber İngilizce dersi alacağız..." belki Aliye Fransızca öğrenmek istiyor, kendi kendine onu yönlendiriyor, sanki nişanlısıyla değil edebiyat dersi verdiği öğrencisiyle konuşuyor. Daha sonraki mektuplarında askerlikten kaçmak için rapor almaya çalıştığı ama başaramadığıyla ilgili yazılar var. Bu konuda ne düşüneceğimi bilemiyorum. Evet askerlikten kaçmaya çalışmak hoş gözükmüyor, ama aynı zamanda o yıllarda uzun süreler boyunca askerlik yapması gereken bir insanın, barış yanlısı ve eline silah almak istemeyen bir insanın yıllarca silah altına alınmaktan kaçmaya çalışmasına da bir şey diyemiyorum. Ancak yıl kaç olursa olsun, kim askerliğini yapmadan evleniyor? Evliliklerinde yıllarca askerlik sebebiyle ayrı kalıyorlar, üstelik Filiz henüz bebekken. Bu durum Sabahattin Ali için de zor olmalı ama zorunlu bir askerliğin varsa bunu çocuğun olmadan bitirmen ya da rapor alıp gitmeyeceksen bile bunu evlenmeden, çocuğun olmadan yapman mantıklı değil mi? Mektuplar boyunca sürekli yoluna koyamadığı işlerden bahsediyor, ama bir yandan sürekli bu işlerden bir şekilde sıyrılmayı bekliyor gibi. Üstelik bu sıyrılmalar tamamen tanıdıklar yoluyla oluyor. Askerlik konusunda 'Salih amcamın mektubu filan fayda vermedi.' diyor. Karartmaların yapıldığı dönemden bir mektubunda şunlar yazıyor "bugün Çankaya Kaymakamı'nı gördüm." Sizin eve ışık karartmadan boyuna ceza yazıyorlar, ben siliyorum. "dedi." Ne kadar ayrıcalıklı bir konum. İkinci Dünya Savaşı gibi bir durum çıkıyor, silah altına girmek istemiyorsun, olabilir, ışık söndürmek gibi bir şeyde bile sıkıntı yaşıyorsun, cezalarını tanıdıkların aracılığıyla sildiriyorsun. Ama halkı çok seviyorsun, halktansın, Türk köylüsüne, Türk işçisine methiyeler düzüyorsun. Ben gerçekten bunu nasıl değerlendirebilirim bilemiyorum. Mektuplarından anlaşılıyor ki, bunu her ne sebeple yapmışsa, hayatındaki pek çok önemli olayda asla ruhu Filiz'in yanında olmamış. 'Bana uzun ve güzel mektuplar yaz Filiz' demiş, bir kaç satırlık, annesine gönderdiği mektubun altına. "Filiz nasıl, hesaptan zayıf mı almış? Dört aldım, diye yazıyordu. Bu iyi numara mı, kötü mü bilmiyorum." Ne kadar ilgili bir baba olduğunu da buradan görüyoruz diye düşünüyorum. Hapse girdiği zamanlarda güvendiği çevresinin onu ispiyonladığı, hatta onunla ilgili yalan beyanlarda bulunduğu ve hatası olmayan şeylerin cezasını çektiği söyleniyor. Sabahattin Ali iyi insandı, ama bir kusuru vardı, dostlarına fazla güvenirdi. Eğer geri dönebilseydim söylerdim; cezalarını sildirirken, paraya sıkıştığında, kitaplarını ve gazetelerini bastırman gerektiğinde işine yarayan 'nüfuzlu' dostların gün gelip o nüfuzlarını sana karşı kullanır, yaptıkları kanunsuzlukları senin yararına değil zararına işler. Ben Sabahattin Ali'nin topluma duyduğu aşka inancımı kaybettim.
Canım Aliye, Ruhum Filiz
Canım Aliye, Ruhum FilizSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202024.7k okunma
·
99 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.