Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Scipio'nun Rüyası
Çiçero'nun dinsel kapsamı bakımından, daha doğrusu, felsefi-dinsel kapsamı bakımından önemi vurgulanan metinleri arasında yer alan ve Somnium Scipionis (Scipio'nun Rüyası) diye adlandırılan metin De re publica'nın VI. Kitabında bulunur. Burada bir rüya -Scipio Aemilianus'un ağzından anlatılır. Rüyada Scipio'ya babası Afrikalı Scipio görünür. Baba oğluna tepeden Kartaca'yı gösterir ve oğlunun iki yıl içinde şehri ele geçireceğini öngörür (ardından da Numantia üzerinde zafer kazanacaktır). Oğlunun Capitolio'ya muzaffer bir şekilde geri döneceğini ve tamamen isyan halinde bir şehirle karşılaşacağını ekler. Bu durumda, ruhun, zekânın ve ihtiyatın ışığını şehre getirmek zorunlu olacaktır. Bu ışığı canlandırmak için Afrikalı Scipio, Aemilianus'a vatanına iyi hizmet etmiş, dindarca ve adil davranmış ruhların kaderini gösterdi. Bu ruhlar Samanyolu'nda, princeps deus'un, yani egemen tanrının öncülüğünde yaşarlar. Burası dokuz küreye bölünmüş muhteşem ve hayranlık uyandıran bir evrendir, bu küreler hareketleriyle tanrısal bir uyum yaratırlar. Göksel kürede -tüm diğer küreleri kuşatan ve yıldızların sabitlenmiş olduğu en dıştakinde- egemen tanrı yaşar. Bu kürenin altında, gökyüzünün tersi yönde hareket eden diğer yedisi vardır. Alt çevrimde Ay dolanır; onun altında ay-altı dünya vardır, orada sadece -insanların ruhları hariç- ölümsüz ve çok yaşlı olanlardan başka kimse yoktur. İnsanlar sonuncu ve dokuzuncu küre olan Dünya'da yaşamaktadır; Dünya hareket etmemektedir ve merkezi diğerleriyle aynıdır. Şimdi, dindarlığa ve adalete kavuşmak için yukardakine doğru, hiçbir şeyin kadim ve ölümlü olmadığı ay-altı kürelere doğru gözlerimizi çevirmemiz gerekir. Ruh dünyevi sahte başarıları ve geçici malı mülkü unuttuğunda, yani ölümlü bir bedenle çevrili olmanın bizzat ölümlü olmak anlamına gelmediğinin farkına vardığında, yüksek kısmıyla bu kürelere bağlıdır ve sanki gerçek vatanıymış gibi yalnızca onlara doğru fiilen gidebilir. Tıpkı Tanrı'nın belirli yönleriyle ölüme yazgılı bir dünyayı hareket ettirmesi gibi, ölümsüz ruh da ölümlü bedeni hareket ettirir. Dolayısıyla, ruhun en soylu faaliyetlerini yerine getirmek gerekir ve bütün bunların en soylusu vatanın kurtuluşuna işaret edenlerdir. Bu yüce vazifeyle dolu olan ruhlar göksel kürelere yükselmekle ödüllendirileceklerdir, bu arada duyusal zevkler peşinde koşanlar da dünya seviyesinde varlık sürdürmeye devam edecekler ve yüzyıllar boyu allak bullak olduktan sonra bir daha yükselemeyeceklerdir. Bu fikirlerin kökeni çok tartışıldı. Bazı yazarlar bunların Poseidonius'tan kaynaklandığını belirttiler; diğerleri böyle bir menşei inkâr ettiler. Çiçero'nun çizdiği çerçeve (belki tek istisnası, şehirde sunulan hizmetin medeni gerekçesidir) onun döneminde ortaya çıkan fikirlere denk düşer ve bir yanıyla yıldızsal dinlerle temas noktaları vardır, diğer yanıyla ruhun ölümsüzlüğü ve sadeliği şeklindeki Platoncu anlayışları şekillendirme eğilimi içindedirler ve son olarak da, diğer bir yanıyla, evrenin büyük bir uyum olduğu, birbirleriyle hemşehri olan erdemli ruhların yaşadığı bir tapınak olduğu görüşüyle temas halindedir. Benzer fikirler sonraki yazarlar üzerinde de epey etkili olacaktır; bunlar arasında Macrobius göze çarpar. Şunu saptamak gerekir ki, Rüya'nın temalarından biri, evrenin uçsuz bucaksızlığıyla karşılaştırıldığında bu dünyadaki bireysel yaşamın anlamsızlığı anlayışıdır. Bu tema Aeneis'in IV. kitabında (Aeneas'in Ankhises'e açıklamaları) ve Stoacı bazı yazılarda (örneğin Seneca'da, Ad Marciam de consolatione, XXI, 1) geliştirilmiştir.
Rüyalar Kitabı
Rüyalar Kitabı
Jorge Luis Borges
Jorge Luis Borges
José Ferrater Mora Diccionario de filosofía (1958 baskısı)
·
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.