Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
7/10 puan verdi
Ölüm Hak
Ölüm hak. Evlenip barklandıktan, hayatınız bir miktar düzene girdikten sonra apansızın kapınızı çalabilecek bir düşünce bu. Evlendiğiniz kişiyle bir ömür boyu yaşamak âşık bir insana inanılmaz derecede mutluluk aşılayan bir düşüncedir; ama bunu düşünürken pek azımız ömür boyu beraberliğin eşlerin birbirlerinin yaşlılığını ve hatta ölümünü görmeyi kabul etmesi demek olduğunu düşünürüz. Akla getirmek istemeyiz daha doğrusu, masallar o yüzden bu cümlenin ötesini sorgulatmamak sonsuza kadar mutlu yaşadılar deyip sona ererler. Yaşlanmak o kadar uzun sürecektir ki, dert etmeyeceğiz gibidir. Oysaki hiç öyle değildir. Meşa Selimoviç’in Ada romanını beğenmemin sebebi de tam olarak bu işte. Yaşlı ve pek de iyi anlaşamayan bir karı-kocayı odağına alan roman, kusurları olmasına karşın, yaşlılığın ve yaşanmışlıkların insana nasıl dert olabildiğini gösteren etkileyici bir metin olduğu için kusurlarını göz ardı etmek istediğim bir roman. Ada’nın odağında İvan amcamız ve Katerina teyzemiz var. İvan, biraz klişe olsa da, duygularını pek fazla açığa vurmayan, Katerina üzerine geldiğinde de öfke zırhını kuşanan bir erkek. Katerina ise oldukça içli, zamanın yükü altında ezilmiş ama yine de şikâyetlerini oldukça düşük perdeden dile getiren bir kadın. Romanımız bu iki karakteri odağına almasına karşın, kimi zaman adadaki başka kişilerin hayatlarına da odaklanıyor. Bölümlü yapısı da düşünüldüğünde, kimi zaman okuduğunuz bir roman olmaktan çıkıp tek bir dünyada geçen bir hikâye dizisine dönüşüyor denebilir. İhtiyarların hayatlarının son demlerindeki durgunluk, yazara müstakil bölümler yazmak için fırsat vermiş olsa da, bu yapıyı biraz garipsediğimi belirtmem gerek. Roman olmaya çalışıp sonra geri kaçar gibi bir hâli var kitabın. Romanın böyle bir his uyandırmasının bir başka sebebi ise, yazarın insanı roman dünyasından koparan deneme-vari paragrafları. Bu paragrafları kendi başına çok beğendiğimi söylemem lâzım; ama romanı roman olmaktan çıkaran da bir yanı var maalesef. Neyse ki yazarın kimi yerlerde bu deneme-vari paragrafları diyaloglara dökerek bir telafi yaptığını görebiliyoruz. Bu kısımların güzel olmasının sebebi duygusal olarak oldukça yoğun ve derinlikli olmaları. Oldukça fazla emek ve yaşanmışlık barındıran bu metinler kendilerini nitelikleriyle aklıyor diyebiliriz. İhtiyarların sürekli didişseler de birbirlerine zamanla mühürlenmiş bir sevgiyle bağlı olmalarını yazar çok iyi yansıtmış. Karakterlerin gündelik hâlleri, endişeleri, birbirlerine davranışları veya davranamayışlarını oldukça benimsedim. Hani yazlık muhitlerde gördüğümüz, dıştan sakin görünen ama ev içinde sürekli didişen ihtiyar karı-kocalar vardır ya, İvan ve Katerina’da onları gördüm. Yazarın bu karakterleri diyaloglarla ve eylemleriyle açması, geçmiş hikâyeleriyle donatması oldukça sade görünmesine karşın oldukça etkileyici. Galiba söyleyeceklerim de bu kadar Ada hakkında. Oldukça olaysız geçen bir roman olmasının da bunda etkisi var biraz. Biraz garip oldu böyle apansızın bu incelemeyi bitiriyor olmak. Ada da garip bir metin, belki de metne yakışan da budur. Ama sanmayın ki kötü bir roman Ada. İyi bir yazarın elinden çıktığı oldukça belli olmasına karşın, bazı farklı tercihleri sebebiyle tanımlanamayan bir metne dönüşmesi herhalde tek sorunu. Yoksa hissettirdiği duygular açısından bakacak olursak, uzun uzun yazmamız gereken şeyler çıkacaktı belki de. İnsanı yüreğinden kavradıktan sonra, bir romanın niteliklerini sorgulamak ne kadar anlamlı ki zaten? İncelemenin başında dediğim üzere, ölüm hak. Ada da o hak gelmeden az önceki zamanlarımıza dair önemli sorgulamalar barındıran bir metin. Okunmaya değer.
Ada
AdaMeşa Selimoviç · Ketebe Yayınları · 2020170 okunma
83 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.