Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
9/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Bu Gece Efkâr Vakti: Aşk Neydi Hakikaten?
Aşk neydi hakikaten? Bir kızın cemaline, gülüşüne tutulmak mı? Gözlerinde kaybolmak mı? Onun için uğruna ölmeyi göze almak mı? Çöllere düşmek, dağları delmek mi? Yoksa bunlardan hiçbiri değil de bu aşkın kaynağını keşfetmek miydi aşk? Bu topraklardan nice âşıklar, âşık olduğunu sananlar; ölürüm, biterim, yanarım, yakarım diyenler geçti fakat unuttukları tek bir gerçek vardı; o da ölümdü. Hakikaten, ölümlü olan bir dünyada fâni varlıklara olan aşkın bir önemi var mıydı? Bize bahşedilen sonsuz sevgi kabiliyeti, sonu olan varlıklara ahmakça sarf etmek için mi verilmişti? Yoksa aşkın asıl sahibine ulaşmak için mi? ... Bu diyarlarda nice masallar yazıldı Yazılmamış beş harfli hayat vardı Nefis istedi sonsuz tutkuyu Unuttuğu dört harfli ölüm vardı ... Yirmi yıldır İzmir'de yaşıyorum. Bu zaman sürecinde o kadar çok mide bulandırıcı, menfaat dolu ilişki gördüm ki artık vicdanım dayanamayıp gerçek aşkı sorgulamaya başladı. Bu kadar debdebenin için neyi nereye oturtmalıydım? Ben de bir zamanlar sahte aşk duygusunu yaşamıştım. Bu doğrultuda yazdığım bir yakarışı buraya iliştirmek istiyorum: ... Aşk Belası Aşk beladır, derlerdi de anlamazdım. Yaşayınca anlıyormuş insan. Öyle acı bir şekilde anlıyormuş ki hem de... Ruh karanlık dehlizlerde kıvranıyor, anlaşılamamaktan şikayet ediyor. Bazen oluyor ki herkesin içinde hüngür hüngür ağlamak istiyor çaresizlikten ama ağlayamıyor, gözyaşları kenetlenip içine dökülüyor. Döküldükçe acı katlanıyor, katlandıkça benliğinden uzaklaşıyor ve uzaklaştıkça tanınmaz hâle geliyor. Acı sonuç: Mahkûmiyet. Aşk, insanı mutlu etmiyor muydu? En azından bizim beklentimiz öyleymiş. Etmiyormuş arkadaş, etmiyormuş. İnsanın ulaşamadığı/ulaşamayacağı hayaller, beklentiler insanı mutlu etmiyormuş. Biz sadece o hayalin gerçekleşeceği anı hayal ederek kendimizi mutlu sanıyormuşuz; geçici mutlulukların da bir anlamı yokmuş aslında. Belki de bu ızdırabı hak ediyoruzdur. Bize verilen muhabbeti fâni varlıklara sarf ettik bu zaman kadar. Bu yüksek duyguyu kimin verdiğini hakiki bir biçimde göremedik, kime sarf edilmesini gerektiğini anlayamadık. Anlayamadıkça da yıkılmaya mahkûm olduk. Bu fâni dünyada artık tek istediğim şey imanla kabre girmek. Yoksa hiçbir şeyin anlamı yok, hiçbir şeyin... ... Her ne kadar ızdırap çektirse de bu sahte aşk bana dört şeyi görmeme vesile oldu: 1. Hakiki aşk ancak Allah'adır. Başka hiçbir şey tatmin etmiyor. O varsa her şey var... 2. Bir kızın yüz güzelliğine, gülüşüne tutulmak hakiki bir sevgi değildir. Hakiki sevgi Allah için olandır. Ancak böyle olursa o sevgi ebediyete bakabilir. Yoksa sahte mutlulukların içinde boğulmamak elde değil... 3. Belki de bu işin hikmetlerinden birisi onun, arkasından hayatı boyunca hidayeti için dua edecek birisinin kalmasıydı. 4. Bu aşk vesilesiyle bir şeyler yazıp çizebileceğimi keşfettim. :) Velhasıl: Hakiki aşk ancak Allah'adır. İnsana sonsuz bir sevgi kabiliyeti verilmiştir. Bu sevgi sonlu olan varlıklara bağlandığında tamamlanamayan bir boşluk hissi oluşuyor. Sanırım insanın bunu fark etmesi için de ızdırap çekmesi gerekiyor ki hakiki mahbubunu görebilsin. Peki sahte aşktan nasıl kurtulunur? İlk söyleyeceğim şey tabii ki de aşkın yönünü değiştirmeye çalışmak: "Muhabbet çendan ihtiyarî değil. Fakat, ihtiyar ile muhabbetin yüzü bir mahbuptan diğer bir mahbuba dönebilir. Meselâ, bir mahbubun çirkinliğini göstermekle, veyahut asıl lâyık-ı muhabbet olan diğer bir mahbuba perde veya ayna olduğunu göstermekle, muhabbetin yüzü mecazî mahbuptan hakikî mahbuba çevrilebilir." (Sözler, Otuz İkinci Söz) Buradaki sır “Ya Bâki Ente’l-Bâki" zikrinde gizli. Yani: “Ey Baki olan Rabbim. Baki olan ancak sensin.” (bk.: Lem’alar, Üçüncü Lem'a) Bunun dışında yapılacak somut şeylerden birisi onu hatırlatacak eşya ve müziklerden kesinlikle uzak durmak. Özellikle müzikler insanı derinden yaralıyor ve bunalıma sokuyor. Bunların yanında tabii ki Allah'a yalvar yakar ihlasla dua etmek gerek. Mehmet Yıldız'ın şu videosunun da izlenmesini tavsiye ederim: youtu.be/i1qJ37h2KLA Allah, aşk belasına düşen kullarının yardımcısı olsun. Karşılarına salih/saliha bir kul çıkartsın... “Madem dünya fânidir, değmiyor alaka-i kalbe" ... İncelemede Esas Alınan Baskı: 72. baskı (Aralık 2021) ~ İçeriği Mecazi aşkın çıkmazları, gerçek aşkın Allah'a duyulması gerektiği, ayrıca tesettür gibi İslami konulardan oluşuyor. ~ Üslubu Neredeyse herkesin anlayabileceği basit bir üsluba sahip. Risale-i Nur'dan alıntılar da var fakat bu alıntıları hemen ardından açıklamayı ihmal etmiyor. ~ Kimlere Hitap Ediyor, Ne Kazandırıyor? Neredeyse her kesime hitap ediyor diyebilirim ama baskın olan tabii ki genç kesim. Kitap basit bir üslupla yazıldığı için derinlik arayanlara veya Risale-i Nur'la içli dışlı olanlara pek tavsiye etmiyorum, tatmin etmeyebilir. ~ Olumlu Yönleri • Risale-i Nur kaynaklı yazılması kitabı daha etkileyici yapmış. • Güncel örnek ve hikâyelerden yararlanması yeni nesile hitabı açısından iyi olmuş. • Espritüel dil kullanması okuyucuyu kitaba bağlama noktasında avantaj olmuş: #186032388 /#186036798 • Kitap, içinde bulundurduğu font türüyle gençlere yönelik olmayı başarmış. ~ Olumsuz Yönleri Kitabın sonundaki “Lüzumuna binaen...” bölümünde Peygamberimizin (s.a.v.) evliliklerinin hikmetleri anlatılmış. Bu bölüm bu kitap için ne kadar gerekliydi, tartışılır. Ayrıca Hz. Aişe'nin (r.anha) evlilik yaşı hakkındaki görüşüne katılmıyorum. ~ Kapak Tasarımı Kapak gayet ilgili çekici ve profesyonelce. Parçalara ayrılan kalbin, içeriği iyi yansıttığını rahatlıkla söyleyebilirim. Siyah arka plan tercihi de yerinde olmuş. Not: Normalde her kitap için istemem ama bu incelemeye dair düşüncelerinizi yorumlarda paylaşırsanız müteşekkir olurum. :)
Aşk Neden Can Yakar
Aşk Neden Can YakarMehmet Yıldız · Timaş Yayınları · 20211,912 okunma
··
33,2bin görüntüleme
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
Kitabın olumlu ve olumsuz yönleri, içeriği ve kişisel yorumlarınız ile gayet güzel bir inceleme okuttunuz bizlere. Kaleminize sağlık.
Bu yorum görüntülenemiyor
bir.öğretmen okurunun profil resmi
Reisim, benim gözümde bir "aşk profesörü" olarak incelemenin başında gönlünde (bir zamanlar) bulunan alevin "dışavurumunu" ve belki de "dayanılmaz duyguların zindanından bir sesleniş"ini çok güzel yansıtmışsın okurlara. Öncelikle incelemenin "ön söz"ü için tebrik ederim, çok güzel olmuş💯 Özellikle hakiki aşkın "İzmir kızlarının zahiri güzelliğine tutulmak" değil, yalnızca Allahu Teâlâ'ya olabileceğine ve de bize verilen muhabbetin fâni varlıklara sarf edilemeyecek kadar değerli olduğuna dair sözlerini çok beğendim 😀 Aşka dair güzel yorumlar yapmışsın, tebrik ederim 👏 Ayrıca incelemeni Risale-i Nur ile zenginleştirmen güzel olmuş. Son olarak asıl incelemene gelecek olursak, incelemeni başlıklara ayırıp özlü yorumlarla işi bitirmiş olman okuyucuyu sıkmıyor ve kişinin o kitaptan ne konuda bir beklentisi varsa hemen o başlığa bakıp aradığını bulabilmesi çok güzel bir olay. Gerçekten çok güzel bir inceleme olmuş. Tebrikler 💯👏
Ömer Faruk Karademir okurunun profil resmi
Eyvallah kardeşim benim. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim. 🌹 Aşk acısı insana bir tecrübeymiş, hem de çok büyük bir tecrübe. Erkeği olgunlaştırıyor, belki de "adam" ediyor. O acıyı yaşadığım zamanları unutamam ama inşaallah bu aşk acısı, insanları Allah'a ulaştıran bir köprü olur. Yoksa fâni bir varlık için acı çekmek akıl kârı bir şey değil...
2 sonraki yanıtı göster
Can Usta okurunun profil resmi
Aşk çölde vaha bulduğunu sanmak ve kendini buna inandırmaya devam etmektir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.