Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

308 syf.
7/10 puan verdi
"Gönlüm dolu âh u zâr kaldı..." "Bir gönülün âh u zâr ile dolmasının ne demek olduğunu gönlü rahat olanlar anlayamazdı." (Syf 29) Yazarın okuduğum ilk kitabı aynı zamanda yazmış olduğu son kitabıymış.
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
ın hayatı ve görüşlerinden izler taşıma özelliğine de sahip olduğu için otobiyografik bir eserdir aynı zamanda.
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
'dan iki söz bırakıyorum: "Hakkımda türlü türlü sözler söyleyen insanlara ve hakiki fikrimi soranlara şunu söylemek isterim ki ben ne faşistim, ne demokratım. Ben, yabancı kaynaklı hiçbir fikri benimsemeye tenezzül etmeyecek kadar millî şuur ve gurura malik bir Türk’üm. Siyasi, içtimai mezhebim Türkçülüktür. " "Ben ne kimliksiz bir insan, ne de bir et yığınıyım. Ben ne çetin yoldan kaçan bir yufka yürekli, ne de doğayı yenmeye çalışan bir budalayım. Ben ne Tanrı'yı görmeyen bir kör, ne de sonunda huri kızlarını bekleyen bir dindarım. Ben baştan aşağı Hüseyin Nihal Atsız'ım!" Yaşadığı dönemin yasaklı düşüncelerini benimsemiş, aşırıya kaçan, üzgün, kırgın ve ümitsiz, yaşamaktan zevk almayan,empati yoksunu ve tutarsız bir askerin her şeyini kaybedişinin, kendi nefsi ile mücadelesinin öyküsüdür. “Ordudan mı kovuldun? Sana vatan haini mi dediler? Şeref gibi bir arkadaş mı kaybettin?” (Syf 100-101) derken, Selim'in ruh halini sağlam bir şekilde desteklemiştir. İlki efsaneleşmiş Uygur masalıyla, diğeri ise Selim Pusat’ın hayatı çerçevesinde şekillenen iki benzer aşk hikayesinden oluşan eser; özellikle şiirlerin metin arasına sokulması ve bunlardan bazılarının tekrarlanması edebi bakımdan çok zengin bir roman olduğunu düşünüyorum. "Bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın..." "Bak emrediyor: Daldığın âlemden uyan ki Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın..." (Syf 133) ... "Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? Pervane olan kendini gizler mi alevden? Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu..." (Syf 233) ... "Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin. Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, Görmek seni ukbâdan eğer mümkün olaydı. Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik..." (Syf 234) ... Kitabın en can alıcı kısmının mahşer detayı olduğunu düşünüyorum. Kabul edemeyeceğim bazı bölümlerin olduğu gibi,
Kur'an-ı Kerim Meâli - Cep Boy
Kur'an-ı Kerim Meâli - Cep Boy
okurken aklıma takılan bir bölümle karşılaşmış olmanın da verdiği etki ile kurgusal bir eser olduğu için olumlu ya da olumsuz bir yorum yapamıyorum. Halüsinasyon ve düşsellik özelliği taşıyan, din felsefesi (tasavvuf), tarih, askerlik, aşk, psikoloji, masal, şiir ve efsanelere yer verilerek, akıcı dili ve sürükleyici kurgusu sayesinde İlginç diyebilebileceğim, okuması kolay, anlaması zor, hayal ve gerçeğin birbirine karıştığı, bir solukta bitirilebilecek, ütopik bir kitap okumak isteyenler için
Ruh Adam
Ruh Adam
'ı önerebilirim. Beğenip, paylaşmadığım diğer alıntıları aşağıya bırakıyorum. İyi okumalar. "İnsanlar okunmamış birer kitaptır. En basitleri hakkındaki hükmü bile tamamının okunmasına bırakmalı. Biraz derince olanların ise, iyice okunduktan sonra üzerinde az veya çok düşünmek lazım." (Syf 89) "İnsanlar güvenilmeye lâyık değildir." (Syf 94) "Bu hayat neydi? Yürümesine, konuşmasına rağmen yaşıyor denilebilir miydi?" (Syf 118) "Âşıkların, münzevilerin, insanlardan hoşlanmayanların, yerine konmaz zarara uğrayanların yeri..." (Syf 120) "Tasavvuf, teferruata ehemmiyet vermeden geniş bir müsamaha içinde ve yalnız sevgiye, iyiliğe dayanarak insanı, dünyayı, kâinatı, Tanrı'yı anlamak sistemidir." (Syf 126) "Yıllardır hayat arkadaşlığı eden, en talihsiz günleri ancak birbirlerine dayanarak geçiren bu iki kişinin hâlâ karşılıklı açılmamış tarafları vardı." (Syf 152) "Ağlamak da hayata dönmenin işaretiydi." (Syf 154) "Hafifçe gülümsüyor ve her şeyini kaybetmiş insanların kederiyle başını sallıyordu..." (Syf 162) "Hiçbir şey yapmak istemiyor, her şeye karşı isteksizlik duyuyor, fakat yatmakla da dinlenmiş olmamanın sıkıntısı içinde bunalıyordu." (Syf 163) "Bazen bir sevgili için her şey bırakılır yüzbaşım. İnsan bir öfke anında arkadaşını, bir buhran dakikasında kendisini öldürebildiği gibi, aşk denen hastalığın şiddetlendiği bir sırada da istikbalini, hâlini, mazisini, her şeyini feda edebilir." (Syf 168) "Aşk, şehvetin estetik şeklidir. Onun için daha ziyade estetik kadınlara veya kızlara karşı duyulur." (Syf 174) "Bütün insanlar tam olarak normal olsa insanların akıllı ve şuurlu hayvanlardan farkı kalmaz." (Syf 176) "Aşk bir nevi anormal duygudur, âşıklar da anormal hastalardır ama ruh hekimliği bakımından her büyük insan da az çok anormal sayılır." (Syf 176) "Yıllardır insanları o kadar değersiz ve bayağı bulmaya alışmıştı ki, üstünlüğünü kabul ettiği birisiyle karşılaşmaktan rahatsız oluyordu." (Syf 190) "Ben böyle mi olacaktım?" "Niçin böyle oldum?" (Syf 197) "Birdenbire ona karşı içinde bir acıma duydu ve bütün kusurlarına rağmen bu adamın şu kalabalık dünyada yapayalnız olduğunu düşünerek onu memnun edecek bir şey yapmak istedi." (Syf 202) "Dünyada hâlâ karşılıksız en büyük fedakârlığı yapan şövalyeler var. Yaşamayı güzelleştiren de zaten bu mert insanlar oluyor." (Syf 211) "Hayat böyleydi. Rüzgârlar bir ağacın yaprağını uzaklardaki bir suya nasıl atıyor ve yaprak hiç de kendisine yakışmayan bir çevrede nasıl dönüp çarparak kayboluyorsa, Selim Pusat da kendi ağacı olan asker ocağından koparak yeşil dalgalı ve çağlayanlı bir ırmağa düşmüş, meçhule doğru sürüklenip gidiyordu." (Syf 232) "Bir kadın ancak sevilir. Ona esir olunmaz." (Syf 249) "İnsanlar suç işlemek, vuruşmak ve ölmek üzere doğarlar." (Syf 265)
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202126,8bin okunma
·
1.285 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.