Ruh Adam», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey olmadığı görülecektir. «Ruh Adam», kendi nefsi ile mücadele eden bir insanın macerasıdır. Edebî-ruhî tahlilini yapanlar, eserin hakikaten bir roman mı, yoksa yaşanmış bir hayat mı olduğunu kestirmekte hayli tereddüde düşeceklerdir.
308 sayfa
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Öğrenmek isteyen okusun! Öncelikle yazdıklarım kitap incelemesinden ziyade yazar incelemesi veya araştırma yazısı oldu. Bu araştırma-incelemeyi oluşturmak, (geceleri birer-ikişer saatimi ayırarak) bir haftamı aldı. Biraz emek verdim açıkçası. Bu sebeptendir okuyacak olanlara kesinlikle birşeyler kazandıracağımı düşünüyorum. Vakti olan herkesin
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
RUH ADAM - Dikkat spoiler içerebilir!
Ruh Adam Hüseyin Nihal Atsız'ın en son neşredilen romanı olmakla birlikte üzerinde en çok konuşulan ve en çok incelenen romanıdır. Atsız'ı okurken lütfen önyargılarınızı bir kenara bırakıp öyle okuyun. Atsız da bizim, Sabahattin Ali de, diğerleri de . Hepsi Türk Edebiyatına katkı sunmuş, güzel dilimiz Türkçenin gelişmesi için çabalamışlardır. Romanın konusunu ordudaki görevine son verilen Selim Pusat'ın düş ile gerçek arasında yaşadığı sıradışı olaylar ve aşk duygusu oluşturur. Rivayet odur ki Leylâ Mutlak karakteri gerçekte Hanzâde Osmanoğlu'dur. Leyla Mutlak, soyadının çağrıştırdığı şekilde “Mutlakiyet” rejimini, yani Osmanlı Imparatorluğu'nu simgeler. Kadının, Selim Pusat’ın hayatındaki gizemli varoluşu, bir görünüp bir kaybolması, kendisini Osmanlı tahtının varisi sayması vs. söz konusudur. Atsız hakettiği değeri bulamamış, edebiyatımızın yapı taşı bir yazarımızdır. Onun şiirlerinde ve yazılarında ruh hali gerçekten uç noktadır. Son sayfasına kadar sıkmayacak bir döneme damgasini vurmuş Atsizin en değerli romanidir. Kitabin içindeki sözler ağızlara pelensenk olacak cinsten. Yastığımız mezar taşı,yorganımız kar olsun, “Vaktiyle bir Atsız varmış”, Var olsun! Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Her zaman yeni bir romana başlamadan önce ''kendi aklım yokmuş gibi'' kitap hakkında yapılan değerlendirmeleri tararım. Bu esere başlamadan öncede yaptığım araştırmalarda maalesef insanların okumadan, siyasi kinlerini kitabın üstüne kustuğunu gördüm. Hatta bir tanesi mutlak seveceksin şiirini edebi değerden yoksun bulmuş hemde ruh adamı okumadan... Bazı kişilerde selim pusat'ın kendinden 25 yaş küçük birine aşık olmasını edepsizlikle suçlamış. Ama bu kişiler Orhan pamuğun ''kırmızı saçlı kadın''ında geçen çocuk istismarını çok büyük bir aşk, serenadta ki kurguyu muazzam bir aşk olarak değerlendirmeleri de ayrı bir ironi tabi. Tanrı insanı demokrat olduğunu sanan yarı cahillerden korusun. Kitabı bitirip uyumamdan mütevellit bipolarım bozuldu. Kitapla bağıntılı rüyalar gördüm. Metin aralarındaki şiirlerin güzelliği, romanın bütünlüğünde gizli. Hele o mahkeme sahnesi var ya!. Gelsin kürşad, gitsin mete , , bilgekağan,oruç reis..... Böyle bir sahneyi yazmak ağır bilgi birikimi ve kültür ister.Bu sahne de bazı kesim diz vurmak eylemini,Allah'a hakaret hakaret olarak algılamışlar. Tarih biliminin en önemli kaidesi olan ''olayı dönemiyle yargıla'' sözünden bihaberler. Zaten kendisinin Türk tarihinin Orta asya koluna yaptığı katkılar, tartışma götürmez gerçeklerdir. Romanda güntülüye karşı, antipatik duygular hissettim. Onun dışında ruhumun derinliklerine, kanımdaki her hücreye kitap eden bir roman oldu.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Kalemine hayran olduğum Atsız’a bu eseriyle bir kez daha hayran oldum. Yazım diline, üslubuna diyecek yok, su gibi akarak teklemeden ve eski Türkçeye ait çok fazla kelime içerse de sanki günümüz Türkçesiyle yazılmış gibi çok akıcı bir şekilde okunuyor. Kitap; bundan binlerce yıl önce evli olduğu halde başka bir kıza aşık olan Burkay’ın; karısını
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202129,2bin okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
Hüseyin Nihal Atsız hakkında olumlu yada olumsuz ön yargıları kenara bırakıp onun çizgileri keskin birisi olduğunu kabul etmeliyiz. Bu keskinliğin meydana getirdiği edebi farklılığın doğurduğu zenginlikten faydalanmak gerekir. İçeriği itibariyle Türk edebiyatında roman geleneğinin değiştiği bir dönemde postmodern romanların Yusuf Atılgan'ın
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Sembollerle dolu olan ve müthiş bir edebi/tarihi birikim içeren bu kitabı incelemek, dolayısıyla hakkını vermek oldukça zor. Mesela kitabın ana kahramanı Selim Pusat'ın askerlik yıllarında intihar eden yakın arkadaşı Şeref'in, aslında Selim Pusat'ın kendi şerefi olabileceğini size nasıl kolay yoldan anlatabilirim, bilmiyorum. Küçük bir deneme
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
Eser, çok önceki yıllarda evli olduğu halde başka bir kıza aşık olan Burkay’ın karısını kurban adaması ve karısının “ Kıyamete kadar, dünyaya her gelişinde ruhun ızdırap içinde çalkalansın.” bedduasının kabulü üzerine Burkay’ın Selim Pusat olarak tekrar geri gelmesini ve Pusat’ın kralcı olduğunu gizlemeden açık açık belirtmesi üzerine askerlik mesleğinden alınıp, hayatını boş bir şekilde geçirmiş ve bu boşluk yüzünden yasak, olmayacak bir aşka düşmesini anlatıyor. Şairin Türkçülüğü benimsemesinin yanında aşkı da çok başarılı işlediğini zaten şiirlerinden görüyoruz. “Geri gelen mektup, Mutlak seveceksin” şiirlerini de esere ekleyerek bize daha net göstermiştir. Yine yazar bu eserde kendi otobiyografisini de sunmuş, bir kısımda Güntülü için yazdığı şiirin olduğu gibi geri gelmesi Atsız’ın öğretmenlik yaparken yeşil gözlü bir meslektaşına aşık olup ona bir mektup yazıp dolabına koyması ve o şiirin geri gelmesi örnek gösterilebilir. Ve son olarak eklemek isterim ki Pusat’ın mahkeme anı farklı bir bakış açısıyla yazılmış, çok ilgi çekiciydi.
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202129,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Merhabalar hepinize. Aslında kitabı yaklaşık 2-3 gün önce bitirmiştim ama inceleme yazsam mı yazmasam mı diye ikilemde kalmıştım. Düşüncelerimi toplamakta zorlanırım diye düşünmüştüm. Çünkü kitapta aşk, edebiyat, tarih, siyasi, askeri, tasavvufi düşünceler bir arada... Ardından "Yazmazsam ayıp olur." düşüncesine kapılarak ben de fazla
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Selim Pusat Muhakemesi!!!
- Bir erkek, «Izdırap çekiyorum; sen de beni seviyor musun?» diye ağlıyor, bir kadın da buna «Sus, sus, ben de ızdırap çekiyorum!» diye cevap veriyordu.... Kitap bu şekilde bitiyor... Türk Edebiyatının ilk postmodern romanı olarak kabul ediliyor ve bunu tam anlamıyla hakkettiğini düşünüyorum. Kitabın ana karakteri Selim Pusat aslında
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
'ın
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma
308 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Merhaba. Hüseyin Nihal Atsız'ı okulda tarih derslerimizden, bugün okuduğumuz kitaplardan neredeyse hepimiz biliriz. Çok uzun zamandır kalemiyle tanışmak istiyordum ama önyargılarım nedeniyle hep erteledim fakat artık önyargısız bir şekilde okumaya ve değerlendirmeye hazır hissettiğim geçen hafta okudum, bitirdim. Aslında çok uzun yorum yazar, çok
Ruh Adam
Ruh AdamHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 201929,2bin okunma

Yazar Hakkında

Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal AtsızYazar · 45 kitap
Hüseyin Nihal Atsız (12 Ocak 1905; Kadıköy, İstanbul - 11 Aralık 1975, İstanbul), Türk yazar, şair, tarihçi ve ideologdur. Nejdet Sançar'ın ağabeyidir. Yağmur Atsız ve Buğra Atsız'ın babasıdır. Rıza Nur'un mânevi oğludur. Kendisini Türkçü ve Turancı olarak tanımlar. Atsız'ın babası Gümüşhane'nin Torul kazasının Midi köyünün Çiftçioğulları ailesinden Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon'un Kadıoğulları ailesinden Deniz Yarbayı Osman Fevzi Bey'in kızı Fatma Zehra Hanım'dır. Mehmet Nail Bey'in ilk eşinden üç çocuğu olmuştur. 12 Ocak 1905'de Hüseyin Nihal (Atsız), 1 Mayıs 1910'da Ahmet Nejdet (Sançar) ve Aralık 1912'de Fatma Nezihe (Çiftçioğlu) dünyaya geldi. 1930 yılında ilk eşinin damar sertliğinden vefatı üzerine Mehmed Nail Bey, 1931 yılında yeniden evlenmiştir. İkinci eşinin adı da Fatma Zehra'dır. İkinci eşinden 1932 yılında Necla (Çiftçioğlu) adlı bir kızı olan Mehmed Nail Bey ikinci eşiyle geçinememiş ve iki yıl sonra ayrılmıştır. Hüseyin Nihâl Atsız, 12 Ocak 1905'te İstanbul Kadıköy'de doğdu. İlköğrenimini Kadıköy'deki çeşitli okullarda, orta öğrenimini Kadıköy ve İstanbul Sultanilerinde (İstanbul Lisesi) yaptı. Buradan mezun olunca Askeri Tıbbiye'ye yazıldı. Atsız, yükseköğrenim çağına gelip Askeri Tıbbiye'ye kaydolduğu çağlarda Türkçülük fikrinin etkisi altına girmeye başladı. Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapıldığı günün gecesi Türkçülük fikrine karşı öğrencilerle kavga ettiği ve daha sonrasında ise aralarında bir takım problemler geçen Arap asıllı Bağdatlı Mesut Süreyya Efendi adlı bir mülazım (teğmen)'a selam vermediği gerekçesi ile 4 Mart 1925 tarihinde 3. sınıf talebesiyken Askeri Tıbbiye'den çıkarılmıştır. Bu olaydan sonra üç ay kadar Kabataş Erkek Lisesi'nde yardımcı öğretmenlik yapan Atsız, daha sonraları Deniz Yolları'nın Mahmut Şevket Paşa adlı vapurunda kâtip muavini olarak çalışmış ve bu vapurla İstanbul-Mersin arasında birkaç sefer yapmıştır. Üniversite Yılları ve İlk Fikirler 1926 yılında İstanbul Dârülfünunu'nun Edebiyat Fakültesinin "Edebiyat Bölümü"ne ve İstanbul Dârülfünunu'nun yatılı kısmı olan Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, bir hafta sonra askere çağırılmış, tecil isteği kabul edilmeyen Atsız askerliğini 9 ay olarak 28 Ekim 1926-28 Temmuz 1927 tarihleri arasında İstanbul'da Taşkışla'da 5. piyade alayında er olarak yapmıştır. Ahmet Naci adlı arkadaşı ile birlikte hazırladığı 'Anadolu'da Türklere Ait Yer İsimleri' adlı makalenin Türkiyat Mecmuası nın ikinci cildinde yayınlanması ile hocası olan Mehmet Fuad Köprülü' nün dikkatini çeken Atsız, 1930 yılında Edirneli Nazmi'nin divanı üzerinde mezuniyet çalışması yapmıştır ('Divân-ı Türki-i Basit, Gramer ve Lügati', 1930, 111 s. Türkiyat Enstitüsü Mezuniyet Tezi, no 82). Aynı yıl Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. Atsız'ın sınıf arkadaşları arasında Tahsin Banguoğlu, Ziya Karamuk, Orhan Şâik Gökyay, Pertev Nâili Boratav, Nihad Sâmi Banarlı gibi isimler yer alıyordu. Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekanı olan hocası Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü, Maarif Vekâleti'nde Atsız için girişimde bulunarak, Yüksek Muallim Mektebi'ni öğrenci olarak bitirdiği için, liselerde yapması gereken 8 yıllık mecburi hizmetini affettirmiş ve 25 Ocak 1931'de Atsız'ı kendisine asistan olarak almıştır. Atsız, yine 1931 yılında Dârülfünunun felsefe bölümünden mezun olan ilk eşi Mehpare Hanım ile evlenmiş, ancak 1935 yılında ayrılmıştır. Atsız, 15 Mayıs 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar Atsız Mecmua (17 sayı)'yı çıkarmaya başladı. Mehmet Fuad Köprülü, Zeki Velidi Togan, Abdülkadir İnan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de içinde bulunduğu bir kadro ile yayın hayatına atılan bu Türkçü ve Köycü dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alanında çok tesir yaratan Türkçü bir çığır açmış, âdetâ Cumhuriyet devri Türkçülüğünün öncüsü olmuştur. Atsız, kendini tanıtmaya başlayan ilk yazılarını (H. Nihâl) imzası ile, hikâyelerini de (Y.D.) imzasıyla, bu dergide yayınlamaya başlamıştır. 1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasında, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'a Dr. Reşid Galib'in yaptığı eleştiriler üzerine Atsız, içerisinde ikinci eşi Bedriye Atsız ile Pertev Nâili Boratav' ın da bulunduğu 8 arkadaşı ile, Dr. Reşid Galib'e "Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafı çekmiş ve bu telgraf üzerine de Reşid Galib'in tepkisini üzerine çekmiştir. 19 Eylül 1932'de Reşid Galib, Maarif Vekili olmuştu. Kısa bir süre sonra da Mehmet Fuad Köprülü'nün dekanlıktan ayrılması üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanlığı'na vekâleten bakan Ali Muzaffer Bey asâleten tâyin edilmiştir. Reşid Galib, Atsız Mecmuanın 17. sayısındaki 'Dârülfünun'un kara, daha doğru bir tabirle, yüz kızartacak listesi' adlı makalesi nedeniyle Edebiyat Fakültesi Dekanı'na baskı yaparak, 13 Mart 1933 tarihinde Atsız'ın üniversite asistanlığına son vermiştir. Atsız, 1975 yılının kasım ayının ortalarında hasta olduğundan şüphelenmiş, ancak yapılan muayene ve testler sonucunda bir hastalık bulunamamıştır. 10 Aralık 1975 Çarşamba gününün akşamı kalp krizi geçirmiş, gelen doktor enfarktüs olduğunu anlayamamıştır. Ertesi akşam Atsız yeni bir kriz geçirmiş, 11 Aralık 1975 Perşembe günü vefat etmiştir. 13 Aralık 1975 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk günü Kadıköy Osmanağa Câmii'nde Kılınan ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir. Türkçülüğün öncülerinden olan Nihâl Atsız, Turancı çevreler tarafından aynı zamanda güçlü bir Türkolog olarak kabul edilir. Bu çevrelere göre Türk dilini, tarihini ve edebiyatını gayet iyi bilen Atsız, özellikle Türk tarihinin Göktürk kısmında uzmanlaşmıştı. Çok sevdiği bu devreyi "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" adlı iki eser ile romanlaştırmıştır. "Deli Kurt" adlı romanı Osmanlı tarihinin ilk devrelerinin romanlaştırılmış şeklidir. "Ruh Adam" 'daki Selim Pusat'ın şahsiyetinde Atsız'ı görürüz. "Ruh Adam" 'ın devamı olarak "Yalnız Adam" 'ı yazacağını söylüyordu. Yine yazacağını bildirdiği bir eseri de Bozkurtlar serisi'nin 3. cildi idi. Yayınlanmamış eserlerinin içerisinde "II. Mahmut'tan Günümüze Kadar Osmanlı Hanedanı Tarihi" adlı bir eseri de vardır. Nihâl Atsız'ın şiirleri "Yolların Sonu" adı ile kitap halinde basılmıştır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.