Cemal Granda, 12 yıl boyunca gece gündüz demeden Atatürk'ün uşaklığını yapmış ve onun hemen her anına şahit olmuş bir isim. Gizli aldığı notları yazarak bize Ata'dan anılar bırakmış.
Granda Atatürk'ün günlük yaşantısını anlatırken kadınlarla olan sohbetlerine, dış ülkelerden gelen misafirlerine olan tavırlarına da yer vermiş.
Peki kitapta resmedilen, Granda'nın gözündeki nasıl bir Atatürk?
Oldukça huysuz ve bir o kadar da nazik, kin tutamayan, hemen affeden bir insan.
Halkın içinde olmayı seven, halkı gözlemleyip ona göre davranan, kendi masraflarını cebinden ödeyen, din konusunda hassas olan ve dini değerlerin sömürülmesine izin vermeyen bir lider.
En sevdiği şeylerden birisi akşam yemeğinde dostlarıyla olmak ve gece geç saatlere kadar uyumadan durmak.
"O anda acı gerçeği anlamıştım. Demek ki, Atatürk yaşamıyordu artık. O mavi gözler bir daha parlamamak üzere sönmüştü. Bir an duygusuz, taş gibi kaskatı kaldım. Ne ağlıyabiliyor, ne de bir ses çıkarabiliyordum. Bir süre içim ürperme dolu öyle duraksadım. Neden sonra kendimi toparlayıp aşağıya koştum. Arkadaşlarıma: «Ölmüş...» Diyebildim."