Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
"Kendimle anlaşamasam da bağışlıyorum kendimi."
"Hissettiklerimi yazıyorsam, hissetmenin ateşini azaltmak için başka çare olmadığından." Sen yazarak hissetmenin ateşini azalttın. Peki biz ne yapalım Pessoa? Yazdıklarınla içimizde var olan ateşe benzin döktün. Ben de içimdeki ateşi biraz olsun azaltmak için inceleme kısmını kullanıyorum. Yazdıklarım zaten bir iç sıkıntısını tarif etmekten öteye varmadı hiç. Pessoa'yı okuyun diyecek halim de yok. Kendinden öte ben'leri olan, ruhunu kaybeden, yolunu bulmaya çalışan, insanları, hayatı, kendini farklı bir pencereden görmek isteyen herkesin yolu mutlaka Pessoa ile kesişecektir. Pessoa Yolu ! Bol şeritli. Ama genelde Pessoa'yı şeritleri takip eden değil, şeridini kaybeden ya da yol kenarına düşenler buluyor. Pessoa okurken onun farklı boyutlarda ve hislerle yaşadığı dünya sizi çepeçevre sarıyor. Hissettiği ne varsa sizi de etkisi altına alıp kuşatıyor. Oğuz Atay ile ikisini birbirine çok benzetiyorum. Çünkü iki yazarı okurkenhissettiğim duygular tamamen aynıydı. İkisi de çok erken veda ettiler dünyaya. Hakan Günday, Oğuz Atay için kahrından öldü demişti. Aynı şey Pessoa için de geçerli. Onlar ben, ben onlar gibi. Hayatımda yaşadığım hiçbir şey için oldu bitti diyemedim. Bu kitaplar için de öyle. Pessoa'yı okurken kendimi dış dünyadan tamamen soyutladığımı, aynı duyguları özellikle kaybolmuşluk hissini, yaşamı dışarda değil de kendi içimde yaşadığımı çok net hissettim. İçimde Pessoa'nın karakterleri gibi kendiyle çelişen, hayallerinde bile yenik düşebilen bir insan var. Geceye olan tutkumuz belki bu yüzden. İnsan kendini daha iyi algılıyor, daha iyi düş kurabiliyor. Kendi kendime konuşup neler kuruyorum. Bu hayata dayanabilmenin başka bir yolu yok gibi. Kitaplar ve onların eşsiz ruhlara sahip yazarları. Bizi düştüğümüz kuyunun içinden çıkaracak onlar. Benim en çok sevdiğim insanlar 'ölüler' bu yüzden. Çevremdeki birçok insandan canlılar ama. Benim içimde yaşıyorlar. Ben ölene kadar da yaşamaya devam edecekler. Keşke bugünleri görebilselerdi. Hep kaybettikten sonra anlaşılıyor bazı değerler. İlla ölmeniz lazım. Yoksa hiçbir değeriniz yok. Bizi öyle sevip, sonradan bu şekilde anacak kimsemiz de yok. Pessoa'nın arkasında bir sürü insan var ama. Bir Portekiz'li bile benim kadar sevemez. Orda yaşayıp hâlâ haberi olmayan bile vardır. Bir gün mutlaka Portekiz'e gidip, onun gezdiği sokaklarda, onun havasını aldığı ülkede onu yad edeceğim. Beni bana en güzel anlatan, şiirlerinde, yazılarında her satırın, her cümlenin altını özenle çizeceğiniz hissetmenin ve düşler aleminin eşsiz insanı Pessoa. Ruha ve yüreğe dokunmanın hiç kolay olmadığı ve günümüzde bunun için artık çaba bile sarfedilmediği düşünülürse, başka bir alemden bu denli dokunmak mucizevi bir şey. İnsanın insana bu kadar uzak olduğu bir yaşamda ancak düşlerde yakınlaşabiliyoruz. Bu kitabında kendi yarattığı karakterlerin ve kendisinin yazmış olduğu hepsi birbirinden değerli şiirler var. Şiiri seviyoruz. İnsanın bir ömür konuşup anlatamadığı şeyleri bir dize anlatabiliyor. Hâlâ kayıp ruhunda bir şeyler arayanlar, düş kurmaktan vazgeçmeyenler, insanı insan yapan hissetme ve empati yapabilme özelliğini kaybetmeyenlere selam olsun ! Bu kitapla nasıl olsa bir gün tanışıp, içinde mutlaka kendilerini bulacaklar. Kimi Campos'da bulur kendini, kimi Ricardo'da, kimi de Pessoa'da...Herkese boş düşlü geceler. Sevgiyle ve kitaplarla hoşça kalın ! "Değer miydi bunca çabaya? Her şey değer, Ruh küçük değilse eğer."
Uzaklıklar, Eski Denizler
Uzaklıklar, Eski DenizlerFernando Pessoa · Can Yayınları · 2019856 okunma
··
165 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.