Çatı arasında bulduğum 1980 basım eski bir kitap... Eski kitapları hep daha çok sevmişimdir. Bir çırpıda biten akıcı ve bir o kadar da etkileyici bir kitaptı.
Kitaba başladığımda yeni atanmış bir öğretmenin heyecanını , tutkusunu ve korkularını gördüm. Atama bekleyen bir öğretmen olarak bütün kalbimde hissettim Aliye'nin hislerini. Halkın cehaleti , her duyduğuna kayıtsız şartsız inanması, bunun yanı sıra Gülsüm Hala ve Ömer Efendinin koruyucu tavırları ile tamamen içine çeken ve kendimi o kasabada hissetmemi sağlayan bir olay örgüsü gördüm.
Aliye'nin menekşe rengi gözlerini , Tosun'da ne bulup da sevdiğini , Durmuş'un kirli minik elleri ve gamzesini merak edip durdum. Tosun'un vatan aşkını Aliye'ye tercih etmesini yadırgasam da ona hak vermekten de alıkoyamadım kendimi. Ve son ana kadar gelip Aliye'yi kurtarmasını bekledim hep. Tarih dersinde gördüğümüz kuvai milliye'nin iyi ve kötü yanlarını Halide Edip'in kaleminden bizzat şahitlik ederek anlamış oldum.
"Toprağınız toprağım , eviniz evim. Burası için , bu diyarın çocukları için bir ana , bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım."