Dünya üzerinde üç büyük dinin ortak noktası olan başka bir yerleşim yeri yoktur muhtemelen. Bundan dolayıdır ki Kudüs, tarihden günümüze gelen paylaşılamayan ve uğrunda savaşların/çatışmaların yaşandığı bir yerdir. Bir yandan bu çekişmeler yaşanırken bir yandan da Kudüs'te her dinden, her milletlen yüzlerce tarihi eser günümüze kadar gelmeyi başarabilmiştir.
Kitap bir gezi rehberi özelliğinden öteye gidemiyor pek. Bunda muhtemelen yazarın gezi rehberliğinden kaynaklanıyor. Fakat bir okuyucu olarak isterdim ki kitapta yazarın sanat tarihçiliği daha çok ön plana çıksın.
Kitabın en güzel yönü bolca fotoğrafın yer alması. Yapılar hakkında genelde yapılış amacı ve değindiği tarihi olaylar ele alınmış. Kitap içinde 'mutlaka buraya gelin' 'buraya gelirseniz şuraya uğrayın' vs. tarzındaki cümleler gezi rehberi görünümünü veriyor kitaba. Konular verilirken yazarın cümlelerindeki öznelliğe bir şey demek istemiyorum. Fakat anlatılan yapıların sanatsal özellikleri daha çok ön plana çıkarılmış olsaydı daha güzel olurdu kanaatindeyim.
Ayrıca Kudüs hakkında yazılan ve önemli bilgilerin verildiği bir kitapta herhangi bir dipnot ve de kaynakçaya rastlamamak da şaşkınlık oluşturdu.