Kitap iki parçadan oluşuyor: İlk kısım, insan hâllerinin tercümesi; ikinci kısım ise, bu hâllerin günlük hayattaki "Karşılaşmalar" şeklinde hikayeleştirilmiş kısa metinler.
Kitabın adından da anlaşılacağı üzere, susanları anlamak için "sözlük" niteliği vermek istemiş yazar. Ne kadar işe yarar ve hayata geçirilir tartışılır. Çünkü hâller, kalıplaşmış davranışlara indirgenemez. Kişiden kişiye değişir ve bazı hâllerdeki insanları anlamamız için ortak yaşanmışlıklar bile yetersiz kalır. Fakat yazar, bu hâllerin anlaşılması için belli özellikler sunmuş. Bu özelliklerin altında yatan hâlleri epeyce dramatize etmiş.
Ayrıca kitapta hem cümleler hem de vermek istenilen mesaj kendini tekrar ediyor: Zamanın ve acıların yüze vuran çizgilerden okunacağı, susanların dile getirmediği kelimelerin içerde bir yerde insanı yakıp kavuracağı, susmakla çok şey anlatılabileceği vb.
İkinci, yani "Karşılaşmalar" kısımı en beğendiğim yeriydi. Başta anlatılanları, hikayelerden bulmamız ve çıkarımda bulunmamız istenmiş. Oldukça keyif aldım okurken.
Kitabın genel havasına bakacak olursam: sevmediğim özellikleri de olsa tekrar tekrar altı çizilen cümleleriyle ve hissettirdiği derin duygularla, kitaplıkta ve hafızada güzel bir yeri hak ediyor.