Milli Kurtuluş Savaşı yıllarında Bursa'nın düşmesi üzerine Meclis'te, Atatürk ile Hamdullah Suphi Tannöver arasında söz düellosu gerçekleşecektir. Askerlik yapmamış bir kişinin askeri manevralar konusunda Atatürk'e ders verme densizliğinde bulunabilmesi
Atatürk'ün canını sıkmıştır.
Meclis 'teki tartışmada Atatürk; "Biz bu harekat ile iştigal eder iken
[Kurtuluş Savaşı] Hamdullah Suphi Beyefendi İstanbul' da oturuyordu."
diyecektir.
Buna karşın Hamdullah Suphi; "İstanbul' da vazifem vardı" diye cevap
verecek, Atatürk ise şöyle diyecektir:
tanbul'da vazifesi var, falan yerde vazifesi vardı. Bütün vezaifin
fevkinde bizim de bir vazife-i vicdaniyemiz vardı. O da, herkesin sudan birtakım vazifeler yaptığı sırada hayatımızı, mevcudiyetimizi bu
milletin sinesine sokarak, onlarla beraber düşman karşısında uğraşmak olmuştur. Binaenaleyh iki buçuk aydan beri bu milletin içine gelmiş insanlar hakikatın amakına henüz nüfuz için zaman dahi kazanamamış olan insanlar, mazi ve halin, harekat ve namus vicdanına malik
olamazlar, sühuletle tenkid salahiyatine malik olamazlar.