youtu.be/0bjB-IWEYI0youtu.be/DwHpDOWhkGk
"...bir pazar, 1826 yazında, schubert birkaç arkadaşıyla potzleinsdorf'dan şehre geri döndü ve wahring ile birlikte gezinirken, arkadaşı tieze'nin “zum biersack” bahçesindeki bir masada oturduğunu gördü. yolculuğundaki bütün aralar sakinlikle geçmişti. tieze'nin önünde açık bir kitap vardı ve schubert kısa bir süre sonra yaprakların üzerinde gezinmeye başladı. aniden durdu ve şiirle ilgili bir şeye işaret etti, “aklıma şöyle leziz bir melodi geldi, eğer bir kağıdım olsaydı... ' bay doppler, bulduğu faturanın arkasına birkaç müzik notası çizdi ve gerçek bir pazar şamatasının ortasında, kemancılar, kuka oyuncuları ve emirlerle koşusturan garsonlar ile, schubert bu güzel besteyi yazdı...”
the life of franz schubert
heinrich kreissle von hellborn
.....
kısacık ömre yüzlerce eser sığdırmış bir deha... serenade, bir fatura arkasına notalandırılmış bir şaheser.. sanki günlerce aralıksız dinleseniz kendi varoluşunuzu tamamlarsınız..
sanki daha başlamadan yarım kalacağını bildiğin bir hikayeye girme çabası
sanki başkaldırışız ama kabullenemeyen de
sanki gel, sanki git
sanki havada hep bir meltem
sanki hep bir yas
sanki kabullenilmekten korkulan bir “keşke”
sanki sonsuz bir akşamüstü yürüyüşü
sanki tüketilen bütün sözcüklerin yerine yenisi konmamış, konamamış gibi
sanki sınırsız mücadele isteği ile dolup da sonunda hep vazgeçiş
sanki hep bir tamamlanamamışlık, bir olmamışlık
sanki ruhta hep bir kara delik,
sanki düşlere bir çelme,
sanki ağız bağı, göz bağı, diz bağı,
sanki sessiz bir isyan : “etme”!
sanki gelme, sanki gitme…
*Ekşi sözlükten alıntı
·
21 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.