Ferit Edgü'nün ilk okuduğum kitabıydı bu ve okumanızı tavsiye ederim iki hikaye de tekdüze anlatılmamış, güzel bir dille yazılmış.
Çok beğendim, kitap hem hikaye anlatıyor hem de 1 sayfa ara ara şairane bir şeyler de yazılmış. İlk önce yazışından anlaşılmıyor ama sonra okudukça sevmeye başladım.
İlk öyküde yetim, kambur bir arabacı olan Çakır'ın ölümünden 40 yıl sonra onun hikayesini yazmak isteyen yazar, aslında hiç çekilmemiş olan yüzlerce fotoğraftan yola çıkarak Çakır'ın fotobiyografik öyküsünü yazıyor.
İkinci öyküdeyse Kıni ve kız kardeşi Zehra, Kıni'nin kan kardeşi Esat Zehra'ya aşık ve bir kere de birlikte olmuşlar ama bunu Kıni'den saklıyor. Bir şekilde köyden giden Esat çok hastalanıyor ve büyücü Canan'ın evine varıyor. Canan ona bakıp iyileştiriyor. Bu sırada Zehra dua etmek için karnında bebeğiyle Eyüp'e gidiyor. Orda Canan onu buluyor ve Esat'a, evine götürüyor. Fakat mal alım satımıyla uğraşan Esat ve Kıni temin edicileri olan Fethi babanın düşmanlarınca vurulup öldürülüyorlar. Kimse bu cinayeti araştırmıyor. Gazetelere şöyle bir başlıkla haber oluyorlar: 'Su testisi su yolunda'