Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Müslüman genç kız edebiyatında açan gonca bir gül
Merve Özcan'ın yazarlık kariyerinin başlangıcından itibaren sıkı bir takipçisiyim. Bütün kitaplarını da okudum. Her kitabının benim için ayrı bir yeri olsa da favorilerimin arasına, bu kitabı da girmeyi başardı. Merve Özcan'ın kalemine aşina olanlar bilir ki okuyucularına asla içi boş bir kurgu sunmaz, tarzı olmasa dahi romanlarını okuyanların hiçbirinin, hiç bir kitabı için keşke okumasaydım, pişmanım diyebileceğini düşünmüyorum. Son romanında da bizi şaşırtmayarak, aksine dikkat çekmeye çalıştığı konunun kapsamını daha da genişleterek adeta şahsi meselelerden sıyrılıp, İslam dünyasının kanayan bir yarasına parmak basmış. Kitabının ön sözünde de belirttiği gibi zulüm altındaki, işgal edilmiş, müslüman ülkelerin sesini bir nebze de olsa, bu romanı ile duyurmaya çalıştığını anlıyoruz. Çabasından dolayı Allah ondan razı olsun ki Wattpad gibi bir çöplükten adeta bir gonca gül gibi çıkıp, bu eserleriyle ruhumuzu dinlendiriyor. Bu yönüyle de Müslüman gençleri temsil eden aktif kurgu yazarları içinde türünün belki de tek örneği. Gün Gecenin Ardında, yine çok tatlı bir atmosfer sunarak başlıyor bize. Kahve-çay kokusunun hakim olduğu, çörek ve kurabiyelerin piştiği, arkada yağan kar manzarası eşliğinde, şömineli sıcacık kafesinden servis yapan Leyla ile tanışıyoruz hemen. Kitabın ilerleyen sayfalarında anlıyoruz ki ne yazık ki bu güzel kafe aslında zulüm altındaki halkın nadide bir sığınağı... Daha sonra da işgali, yapılan asimilasyon planlarını, Uygur türklerindeki toplama kamplarına benzer uyum birliklerini ve daha fazlasını öğrenirken Leyla'nın hikayesini de beraberinde yavaş yavaş öğreniyoruz. Ve sonra da Leyla'nın hikayesinin nasıl yavaş yavaş "Karabasan" lakaplı yüzbaşı ile birleşerek, hürriyet mücadelesinde birbirlerine adeta nefes oluşlarını okuyoruz. Kitapla ilgili tek bir kötü eleştirim yok sadece ben de diğer okullar gibi Yüzbaşı ve Leyla'nın daha fazla repliğinin olmasını isterdim ancak bunu yazarın vermeyi amaçladığı ana fikrin önüne geçmesini engellememesi için dozunda bırakıldığını anlayabiliyorum. Konuşmalarını ve görüşmelerini okumak o kadar tatlıydı ki hiç bitmesin isterdim. Bu tatlı çift hayallerimde yaşamaya devam edecek. Merve Özcan'ın her kitabında olduğu gibi bu kitabında da oluşturduğu erkek karakterlerine olan hayranlığım baki. O kadar üzülüyorum ki bazen böyle karakterlerin sadece kitaplarda olabileceği ihtimalini düşününce... Umarım bir gün yanılmak nasip olur. Son olarak kısaca kitapla ilgili fark ettiğim birkaç şey var, belki yazarımız da fark edilmesini dilemiştir, bilemiyorum sadece söylemek istedim; Bildiğiniz gibi kitabımızın adı Gün Gecenin Ardında ve işgal altındaki hayali ülkemizin adı Gecegüzü. Gece ve güz kavramları da kendilerinden sonraki bir aydınlığa, bahara dolayısıyla kavramsal olarak bir kurtuluşa işaret etmeleri ve içlerinde bu yeniden doğuş fikrini taşımaları münasebetiyle çok yerinde bir isim seçimi olmuş. Daha sonra bu karanlık işgalin içinde doğmuş bir Gecegüzü vatandaşı olan anakarakterimizin ismi de sanki bilerek Karanlık ve gece anlamlarına gelen Leyla konulmuş. Yüzbaşının lakabının da insanları geceleri rahatsız ettiği düşünülen "Karabasan"ın olması da oldukça manidar. Ayrıca Leyla'yı gonca bir gül ile selamlayan zarif Yüzbaşımız devşirme bir Rosavni. Bu türetilmiş ismin içindeki "Rosa" kelimesi de gül anlamına gelmesiyle bize göz kırpıyor. Kitabı herkese tavsiye ederim. Yazarın bir sonraki romanını da dört gözle bekliyorum ve uzun zamandır gelmediği için bir seri olmasını temenni ediyorum.
Gün Gecenin Ardında
Gün Gecenin ArdındaMerve Özcan · Portakal Kitap · 2022338 okunma
·
495 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.