Başta Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizin, geleceğimize ışık olanlarımızın öğretmenler gününü kutlar, en iyi zamanları kendileri için canı gönülden dilerim. Öğretmenler günü kutlu, mutlu ve huzurlu olsun! Çok iddialı bir araştırma kitabıdır bu kitap. Aynı zamanda bazı olaylar açısından da kanıt niteliğindedir. Hiçbir önsöz ve benzeri kullanılmadan eski basımların tipik özelliği olarak direkt konuya tüm sıcaklığıyla girişilmiş. Bu girişin ardından kitabın sonuna kadar da aynı heyecanla, merakla, stresle, yer yer de korkuyla ilerliyoruz. Her ne kadar yazar silahların konuşmadığı, düşüncenin barış ortamına hakim olduğu bir Türkiye özlemi çekse de kimse kusura bakmasın ama ülkemizde kim A-B partisinde ise ona göre yorumlar yapılıyor. Objektiflik hak getire, aynı yanlışlar bile siyasi düşüncelere göre farklı yorumlanıyor. Üzücü... Silah, üzerine sadece araştırma kitapları değil adeta ansiklopediler yazılacak bir konudur. Bu konuda yazarın amacı, değindiği ortak noktalara binaen; kaçakçılık, soygun, düzen, silah pazarı gibi konuların içine kitapta mektuplar, ihbarlar ve röportajlar ile değerlendirerek terörün silah kaçakçılığı ile nasıl bir ilişkisi olduğunu ortaya koymak, insanları bilinçlendirmek ve toplum özelinde sert bir uyarı yapmaktır. Kitapta çok fazla isim ve olay geçiyor olabilir, belirli bir olay örgüsü olmadığı için karmaşık ilerliyor gibi de gelebilir ama asıl mesele işlenen konuyu özümsemektir. Yani neler anlatıldığını, yaşananları kavradıktan sonra kitapta adı geçen A-B-C isimlerinin günümüzde pek bir anlamı yok. Sistemin ne şekilde işlediğini bilirsek, yaşanan olayları anlayabilirsek gerisi hallolur. Okuduğumuz, karakterleri ve özelliklerini aklımızda tutmamız gereken polisiye bir roman değil; meselenin özünü kavramak ve anlamak, fikir sahibi olabilmek için kaleme alınmış çok kaliteli bir araştırma kitabı. Şimdi burada hemen bir itiraz gelebilir. Yani işte uyuşturucu kaçaklığı var, bu işe karışan üst düzeyde olan ‘seçilmiş’ insanlar var. Var oğlu var. Bunların kim oldukları, yaptıkları işin belgeleri, nasıl iş yaptıkları, uluslararası düzeyde yaşananlar ve ele geçen belgelerdeki bağlantılar. Tabii ki bu isimler önemsiz demiyorum, meselenin özünü kavramanın öneminden bahsediyorum. Çünkü A gitti B geldi, B gitti C geldi ama düzen değişmedi. Hala bu ve benzeri olaylar bir şekilde yayınlar, videolar aracılığıyla duyuruluyor, kameralara da yakalanıyor. Bundan bahsediyorum, isim önemsiz derken ki kastım da budur. Yanlış anlaşılmaması adına biraz açmak istedim konuyu çünkü hassas. Ayrıca burada en önemli isim, kitabın da ortaya çıkmasının ana kaynağı itirafta bulunacağını söyleyen ve öldürülen İbrahim Telemen adlı kişidir. Bu kişinin hayatını araştırınca bulabileceğimiz tek bilgi yok ama Uğur Mumcu’nun bu kişi ile olan randevusunu dönemin içişleri bakanı Hasan Fehmi Güneş ile görüşmesi ve ardından Telemen yerine gelen ölüm haberi manidardır. Dikkat edilmesi gereken bir diğer detay ise bir otel odasından atlayarak intihar ettiği yönündeki haberlerdir. Dikkatinizi çeker mi bilmem ama bu ülkenin en akılcı, hiçbir şeyin tesadüf olmadığı dizisi Kurtlar Vadisinde bir ‘Şevko’ karakteri vardır ki meraklıları aradaki -ölüm dahil- bağlantıyı kuracaklardır. Bir sır da burada vereyim, pek çok Kurtlar Vadisi karakteri de bu kitabın içerisinde yer buluyor. İlginç. Benim kafamdaki sorun ise şu oldu. Bu insanlar milyarlarca dolarlık işler döndürürken vatandaş nasıl oluyordu da o dönemlerde büyük sefalet içinde yaşıyordu. Levent Kırca gibi büyük bir oyuncu neden halkın durumunu anlatmak için adeta ömrünü bu işlere ‘komik’ yaklaşarak feda etmişti. Neden halk bu kadar sorun, sıkıntı ve parasızlık içinde yüzerken bunlar adeta Rotschild gibi para imparatorluğu kurmuşlardı kendilerine. Bunlar sorulması gereken ve aynı zamanda can sıkan üzücü sorular biliyorum ama durum bu. Çok fazlasıyla başarılı bir eserdi, hepimize iyi okumalar dilerim..

Silah Kaçakçılığı ve TerörUğur Mumcu · Tekin Yayınevi · 1994196 okunma

··

108 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.