Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Alman savaş çocuklarından (yazarlarından) birisi olan Heinrich Böll'den okuduğum üçüncü kitap. Yazardan daha önce Dokuz buçukta bilardo ve Bir palyaçonun görüşleri isimli eserlerini okumuştum ve listemdeydi. Gerçi Alman savaş çocuklarının hangisi listemde değil ki. Listemde dememden kasıt da, beni tanıyan bilir, tüm eserlerini okumak, her ne kadar ne bunun ne kadar mümkün olduğunu bilmesem de. Peki bu savaş çocuklarında beni çeken ne? Savaşın (savaşların) getirdiği travmaların bu yazarların ruhlarını bir olgunluk diye isimlendirebilecegim hüzün dolu bir durgunluğa eriştirmesi, hayatın (yaşamın değil, hayatın içindeki) saçmalıklarını sorgulatan ve asıl önemli olana odaklandıran (focus) bir bakışla hayattan geçmeleri ve size de bu hüznü ve bakışı bulaştırmaları. Tamam bizim yeterince derdimiz var, ben almayayım diye düşünebilirsiniz, ben bu yaştan veya saatten sonra ancak şeytandan koparabilecegim iki tüye bakarım diyebilirsiniz, bunları hep anlarım, çünkü kendim de genelde bu ruh hali içerisindeyim. Ama her ne olursa olsun, hayata, insanlara, olay ve olgulara karşı içlerindeki hakikati görme, ve yüzeysel ve yanıltıcı görüşlerden, bakışlardan, yargılardan kaçınma sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Savaşın çocukları olan bu Alman yazarlar bu bakışı yakalamakta büyük bir anahtar rolü ustleniyor benim için. Böll kolay bir yazar değil. Üç kitabı da hem çekti hem zorladı beni. Kitabın (kitapların) sonunda "ceviz kabuğunu dolduracak birşey yok ortada" da diyebilirsiniz, "aman tanrım nelere dokunmadı ki adam" da. Bu kitapta ne aradığınıza, ne umduğunuza bağlı. Bana göre Böll ustalıkla ve hayran bırakarak insanı, küçük ve büyük hesaplarıyla zaaflarını anlatıyor. Ne eksik ne fazla. Hikayedeki baş karakter Leni'yi sevdiren ise tüm bu hesaplardan uzak bir şekilde, savaş Almanya'sı ve sonrasındaki yıllarda gönlünün sesini dinlemesi, hesabi olmayıp hasbi davranması, söz gelimi savaş yıllarında Almanların bir cephede Ruslarla savaşırken bir Rus'la, savaştan sonraki yıllarda ise bir Türk, hem de evli ve dört çocuk babası olan birisiyle, ilişkiye girmesi gösterilebilir. Hikayede anlatıcı bir araştırmacı, muhtemelen bir gazeteci edasıyla Leni'nin izini sürmektedir. Çocukluğu nerede, nasıl kimlerle geçmiştir? Yakın ve uzak çevresinde kimlerle tanışmış, kimlerden etkilenmiş ve kimleri etkilemiştir. İçinde bulunduğu olaylarda, neden hangi pozisyonu almıştır? Filan olay nasıl gerçekleşmiştir? gibi soruların peşinde bir zamanlar çevresinde bulunan ve bugün yaşayan insanların görgü tanıklıkları ve ifadelerine baş vurarak tekrar oluşturmaya çalışmaktadır (reconstruction) anlatıcımız. Bunu neden ve hangi amaçla yaptığı aydınlanmasa da, mesela zaten o değildir. Mesele o savaş ve sonrası döneme ayna tutmak, psikolojik ve sosyal durumu masaya yatırmak ve Leni üzerinden biz okuyulara yani dünyaya mesaj vermek. Çünkü Leni yalnızca dışsal güzelliğiyle herkesi kendisine hayran bırakan hatta aşık eden bir insan değil, en zor şartlarda nasıl insan kalınırın yaşayan bir örneğidir... Ben Leni'yi de anlatıcıyı da çok sevdim. Umarım siz de okumaya ve sevmeye bir şans verirsiniz. Tavsiyemdir... Iyi okumalar...
Gruppenbild mit Dame
Gruppenbild mit DameHeinrich Böll · Kiepenheurer - Witsch · 197190 okunma
·
211 görüntüleme
f a r a h okurunun profil resmi
Böll benim de okuyacaklarım listesinde
Gamax okurunun profil resmi
Aslında Böll çok espirili de. Aralara serpiştirmiş. Ama okurken o hüznün altında kalıyor biraz... 😃
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.