Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

160 syf.
7/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Maeterlinck bu çalışmasında bitkilerin de bir dereceye kadar zekâya sahip olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Ancak bu çalışması doğa çalışmaları kategorisinde değil de daha çok felsefi/metafizik çalışmaları kategorisinde yer alıyor. Çünkü bu eserinde yazar doğal gözleme çok az yer veriyor. Yazar bu çalışmasında baştan sona kadar çiçeklerin pek çok farklı konularda düşünce sergilediğini ortaya koymaya çalışıyor. Çiçeklerin gösterdiği tepkilerin son derece bilinçli olduğunu söylemeye çalışıyor.
Karıncaların Hayatı
Karıncaların Hayatı
ve
Arı
Arı
kitaplarında yazar karınca ve arıları insanla karşılaştırmıştı ama burada benzer bir karşılaştırma söz konusu değil. Burada çiçekleri daha çok kendi içinde ele alıyor. Doğa çalışmalarında yazarın ele aldığı asıl konu zekânın içgüdüyle olan ilişkisiydi. O çalışmalarda yazar insan dışında başka canlı formlarının da zekâya sahip olduğunu ileri sürüyor. Maeterlinck çiçeklerin zekâsının olduğunu kanıtlamak için bu eserinde pek çok örneklerle başvuruyor. Bunlardan birisi de varlığını devam ettirmek için dâhiyane bir yol keşfeden nilüfer çiçeğidir. Bu bitki suyun altında döllenemez. Bunun yerine suyun üstünde çiçek açar. Başka bir örnek de kurak bölgelerde bitkilerin dikenli olmasıdır. Çünkü yaşam koşullarının elverişsiz olduğu bu gibi yerlerde bitki türü fazla olmadığı ve hayatta kalmak öncelikli olduğundan dikenler bitkiler için hayvanlara karşı bir çeşit savunma görevi görür. Bazı bitkiler ise yaydıkları kötü kokularla hayvanları kaçırmaya çalışır. Yazar bitkilerin kendilerini dölleyebilmek için kasıtlı olarak özellikle arıların dikkatini çekecek çeşitli numaralara başvurduğunu gösteriyor. Bu çalışmada yazarın değindiği bir diğer kavram ise evrimdir. Ona göre çiçekler zaman içinde kendilerini savunmak ya da hayatta kalmak için evrim geçirmişlerdir. Bununla ilgili de çeşitli örnekler sunuyor. Burada kısaca değinilen konulardan bir diğeri de aşktır. Burada kastedilen aşk tabi ki fiziksel olmayandır. Konumuz çiçekler olsa da yazar burada bazı bitkilerin birleşmesini aşk kavramıyla açıklıyor. Erkek ve dişi bitkilerin çiftleşmelerini de bu çerçevede tasvir ediyor okura. Zekâ kavramı nihayetinde bizi bu zekâ dolu davranışların asıl kaynağının ne olduğu sorusuna götürüyor. Yazar, çiçeklerin Tanrı’nın güzelliğini taşıdığına, insanın da yeryüzünde Tanrı’nın zekâsının bir uzantısı olduğuna ya da daha başka bir deyişle Tanrı’nın zekâsını taşıdığına inanır. Bu sebeple insanoğlu Tanrı’yı anlayamayabilir ama onunla yakın bir ilişkiye sahip olabilir. İnsanoğlu evrensel enerjinin en bariz taşıyıcısıdır, çünkü ruh olarak Tanrı’ya çok yakındır. Her şeyi kontrol eden ruhun ya da enerjinin diyelim insanda da olduğuna inanır. Bu eserde de Tanrı düşüncesi insanoğlunda tekrar ortaya çıkıyor. Yazarın Tanrı görüşü son derece iyimserdir, çünkü yazar bu ruhun dünyada iyilik ve mutluluk arayışında olduğuna inanır. Bu eser genel olarak bana pek hitap etmedi. Maeterlinck de hiçbir zaman keyif alarak okuduğum bir yazar olmadı. Kurgudan uzak olduğu için ben çok ısınamadım. Bu çalışma çiçeksever okurların dikkatini celbedebilir mi bilmiyorum ama benimkini etmediği ortada.
Çiçeklerin Zekası
Çiçeklerin ZekasıMaurice Maeterlinck · Ketebe Yayınları · 202094 okunma
·
511 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.