Gönderi

Descartes kesin bir jest ile hakikati (verite) kesinliğe (certitu. de) eşitler; ancak kesin olan hakikidir ona göre." Kesinlik arz eden bir varolan şey her zaman ne ise odur; bu da demektir ki “dunyanın tecrübe edilen varolan şeylerinde onların asıl varlığını oluşturan şey sürekli kalıcılık karakteri... taşıdığı gösterilebilen şeydir.” (SZ: 96-97; VZ: 146) Şu durumda “sürekli kalıcılık” (subsistance) özelliği arz eden şey vardır ancak. Bu şeyleri de yalnızca matematik yoluyla bilebiliriz. Bu durumda varlığın ya da dünyanın varlığının matematik açıdan anlam ifade etmeyen bölgeleri veya kısımları meşkuk olmakta ya da en azından bilgi açısından güvenilmez addedilip konu dışı bırakılmaktadır. Böylece matematik yoluyla erişilebilir olan varolanlar, gerçekten varolanlar olarak ya da varlığı oluşturan asıl şeyler olarak öne çıkmaktadır, öylesine ki burada Kartezyen dünya tasavvuru ve ona içkin tözsellik anlayışı yoluyla bellı bir bilme tarzının sağladığı bakış açısı genelleştirilerek bir bakıma dünyaya “dayatılmaktadır.” Heidegger'in tabiriyle, Descartes dünya fenomeninin ve ondaki varolan şeylerin kendilerini kendilerinden göstermelerine “izin vermemektedır.” Giderek de varlığı “kalıcı el-önünde-bulunuş” (stândige Vorhandenheit) olarak anlamakta ve “kanıtlanmamış bir varlık duşuncesi zemini"nden hareketle dünyaya sözümona asıl varlığını “buyurmaktadır.” Descartes'in bu bakımdan “en
Sayfa 118Kitabı okudu
·
32 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.