Gönderi

Ruhsal örselenmelerden büyüyerek, gelişerek, tekâmül ederek çıkabilmek, ancak hayattan öğrenmeye açık olmakla mümkün. Buna "Travma sonrası büyüme" deniyor. Hayat bize önce şunu öğretir: Servet ve kudret sahibi olmak bize bütün dizginleri elimizde tutma imkânı vermez, ne olursak olalım geleceği matematik bir kesinlikle yordama imkânımız yok. Hayat üzerinde mutlak bir kontrolümüzün olamayacağını idrak etmemiz ve kendi acziyetimizin farkına varmamız dahi büyük bir derstir. Acı bizim başımıza gelen olaydır, istırap ise başımıza gelen olaya atfettiğimiz anlamın, bizde yarattığı olum- suz sonuçtur. Çoğu zaman bizi mutsuz eden şey, yaşadığımız olay değil bizim ona verdiğimiz anlam, ona bakış açımızdır. "Yüreğine acılar dokuyan bir tezgâh" olarak insan, "acıyı bal eylemeyi" de bilir. Bir travmayı yaşamış olmak hayat felsefemizde önden kestirileme- yecek kertede zenginleştirici bir etki bırakabilir. Bu deneyimin ruhumuza kattığı derin mana ile kişisel hayatımıza ilişkin daha zengin bir hikâye tahakkuk edebilir. … Travma sonrası büyüme, olumsuz bir olayın olumlu bir çerçevede ele alınması demek değil. Travmatik olayın dehşet ve kötülüğünü teslim ederken, beri yandan o yaşanmasaydı belki hiç gerçekleşmeyecek olan tekâmülün de hakkını vermektir büyümek. "Dalga yükseldiğinde, sandal da yükselir" diyor Çin atasözü. Zorluklar büyüdüğünde onu alt eden ruh da büyür. Hayatın dalgaları sandalı parçalamadıysa öğreniriz ki inişli çıkışlı ve sonludur hayat. Takdir etmeyi, şükran duymayı, merhameti, değerleri için yaşamayı ve nihayet, başka ruhlar için de var olmayı öğreniriz.
·
45 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.