"Hayatı anlaman gerekmiyor. Yaşaman yeterli."Hayatla ölümün arasında bir kütüphane
Kütüphanede yaşam boyunca yapılan tercihlere göre şekillenen hayatların kitapları...
Gece Yarısı Kütüphanesi okuması kolay, bir çırpıda bitirilebilecek bir kitap. Kitabın ana karakteri Nora, pişmanlıklarla dolu bir hayat yaşamış ve artık yaşamak istemediğini düşünüyor. Çoğu insanın böyle düşündüğü anlar olmuştur. Belki şu an bile başarısız hissediyor, geçmişteki tercihlerinizi 'Bunu değil de diğerini seçseydim ne olurdu acaba?' diye düşünüyorsunuzdur. Gece Yarısı Kütüphanesi bu tarz insanlar için biçilmiş kaftan. Geçmişteki tercihlerini sık sık sorgulayan, geçmişteki pişmanlıklarından kopamadığı için günümüzü, anı kaçıran kişilerin mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.
Ben hayatı daima anlamaya çalışan birisiydim. Anlamasam da olur diyeli çok uzun zaman olmadı doğrusu. Bu kitap bana tekrar bu kararı alma nedenimi anımsattı. Evet hayatı anlamamız gerekmiyor, bırakalım ve sadece yaşayalım. Pişmanlıklarımızı düşünelim, hayallerimizi düşünelim. 'O hayaller gerçekten bizim hayallerimiz mi? Nasıl birisi olmak istiyoruz?' gibi soruları kendimize soralım. Soralım ki ilerideki kendimize mutlu olabileceği bir yol çizebilelim.
Konu ve işleniş şeklini beğendim. Sonu en başından belli olan bir kitap. Ortalara doğru biraz sıkılıyordum ama durdum ve kendimi kitaptaki karakterin yerine koydum. Bütün o yitirişleri ve başarısızlıkları yaşamış, gece yarısı kütüphanesinden kitap seçen kişiydim o an ben.
Biraz kendi hayatımı düşündüğüm biraz karakterle empati yaptığım keyifle okuduğum bir kitap oldu.
Yaşam ile ölüm arasındaki ince çizgide kitaplardaki hayatları yaşamak...
Hayatta olduğumuz süre boyunca, hiçbir şey için geç olmadan, pişmanlık duymadan, istediğimiz hayatları yaşayalım ve kendi hayallerimizi gerçekleştirelim!