Gönderi

Doksan üç felaketinden sonra, Sultan Abdulhamid gibi bir dış politika üstadının başımızda bulunuşu hakikaten bir talihtir. Ne yazık ki intelijansiyamız, garip bir cinnete tutulmuştur. Düşmanın kulaklarına fısıldadığı üç beş heceyi, manasını anlamadan tekrarlar durur: "Kanun-ı Esasi, hürriyet "vs. Ferdi hürriyet zaten vardı ; siyasi hürriyet ise devleti batırdı. Sırp'a Bulgar'a Rum'a özenmenin gereği neydi? Dündar Taşer
Sayfa 259 - iletişimKitabı okudu
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.