Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

144 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Define Peşinde Aşka Tesadüf Etmek
Define, Mehmet Rauf’un macera türünde yazdığı roman ikilemesinin ilk kitabıdır. Roman, Erzurum Hastanesi Başhekimi Şakir Feyzi’nin günlüğüne yazdığı ve kendi başından geçen bir macerayı konu edinir. Şakir Feyzi’nin Erzurum’daki doktorluk hayatı, yaşlı hastası Hacı Hanım’ın ona bir sırrını açması neticesinde değişir. Hacı Hanım gençliğinde II. Abdülhamid’in paşalarından biri olan Abdüssamed Paşa’nın konağında kahya kadınlık yapmıştır. Bu sırada Paşa’nın canından çok sevdiği kızı Hâdiye’ye Raci Bey adında bir paragöz musallat olmuş ve onu kendisine aşık ederek kaçırmıştır. Raci Bey, böylelikle Paşa’dan para koparmayı planlamış fakat Paşa, kızını ne kadar çok sevse de Raci Bey’e para yedirmemiştir. II. Meşrutiyet’in ilanıyla devrilen hükümette görev alan Abdüssamet Paşa, sonunun geleceğini, konağının basılıp tüm mallarının yağmalanacağını düşünür. Bu nedenle kendisine bir şey olduktan sonra kızı parasız kalmasın diye varını yoğunu bir yere saklar ve bu hazinenin nerede olduğunu kahya kadına söyler. Kahya kadından tek isteği kızı Hâdiye’ye ulaşıp bu hazineyi ona vermesidir. Kahya kadın (Hacı Hanım) bir ömür Hâdiye’nin izini sürse de ona ulaşamaz. Kendi ömrünün sonunun geldiğini düşündüğünden bu sırrı doktor Şakir Feyzi’ye açar. Şakir Feyzi, ipuçlarını güç bela çözerek İstanbul’a giderek Hâdiye Hanım’ı bulur. Bu sırada Hâdiye Hanım’ın kızı Suzan’ı görür: “O anda kapıdan genç bir hanım girdi. Fakat bu tam mânâsıyla güneşin doğuşuydu. Annesinin yüz hatlarının daha dostça, daha asil bir ifadeyle âdeta parlayarak yansıdığı bu genç hanımın yüzü, annesi gibi bir güzellik abidesiydi. Bu kız, narin görünen ufak tefek vücut hatlarının umulmadık zenginliğiyle ve şiir gibi ahenkli, mânâlı bakışıyla, tebessümüyle parlıyordu.” (Rauf, 2022: 26) Alıntıdan anlaşılacağı üzere Şakir Feyzi bu karşılaşma neticesinde Suzan’a tutulur. Bundan sonra hazineye olan düşkünlüğü Suzan’a olan düşkünlükle yer değiştirir. Hazineden alacağı payla neler yapacağını hayal ederek geçen zamanı, Suzan’ı kendisine aldıktan sonra günlerinin nasıl huzurla geçeceğini düşündüğü zamanlara dönüşür. Böylece Mehmet Rauf, diğer romanlarında olduğu gibi bir macera romanı olan Define’de de aşktan bahsetmekten geri durmamış olur. Romanın baş karakteri Şakir Feyzi ve Hadiye Hanım’ın kızı Suzan birer aşk genci, güzelliklere ve güzellere tutkulu kişiler olarak göstermiştir. (Çıkla, 2001: 15) Şakir Feyzi hem hazineyi bulmak hem de Suzan’ı kendisine almak için ipuçlarını takip ederek hazineyi aramaya devam eder. Ancak Şakir Feyzi’nin peşinde hiç tanımadıkları adamlar musallat olmuştur. Şakir Feyzi bu adamların Raci Bey’in adamları olduğunu anne kızdan öğrenir. Hazinenin Abdüssamed Paşa’nın atıl durumdaki eski konağında olduğunu anladığında ise onları kendince atlatarak konağa gider. Hazineyi hamamda bulur ve içinden elmasların bulunduğu bir küçük keseyi anne kıza götürerek onlara umut verir. Evden çıktığı vakit ise atlattığı sandığı adamlara yakalanarak kaçırılır. Şakir Feyzi’nin başına gelenler tıpkı okuduğu polisiye – macera romanlardaki gibidir. Hatta Define’de birçok kez Şakir Feyzi’nin okuduğu romanların etkisinde kaldığı kendi ağzından söyletilmiştir. O, içinde bulunduğu gürültülü patırtılı durumların romanlarda olduğunu sanır: “İki ay evvel kim derdi ki bir gün işleri güçleri yağma, çapul ve hırsızlıktan ibaret olan bir sürü haydutla yumruk yumruğa, pençe pençeye, silah silaha mücadeleye mecbur olacağım. Hem söyleseler bile inanır mıydım? İnanmak mümkün müydü? Bir kere, ömrüme bir kimseyle kavga etmiş değildim. Gürültülü maceralardan daima kaçınır, çekinirdim. Tek özelliğim, Sherlock Holmes, Arsen Lüpen maceralarını ve bazı İngiliz, Amerikan polisiye romanlarını büyük bir merak ve özenle okumuş olmaktan ve yalnız keskin ve mutlak tehlikeli zamanlarda pervasız bir cesaretle donanmış bulunmamdan ibaretti.” (Rauf, 2022: 100) Hatta başından geçenleri dostu Hasan Fuad’a anlattığında Hasan Fuad da bu olayların romanlara benzediğini dile getirir: “Vay geçmişini… Hay anasını… Ulan yaptıkları şeye bak! İnsam roman okuyorum zannediyor.” (Rauf, 2022: 104) Şakir Feyzi, kaçırıldığı yerden Don Kişotvari bir şekilde kaçar. Bu sefer Suzan’ı bulamaz çünkü adamlar onu da kaçırmıştır. Romanın bu noktasından sonra Şakir Feyzi, sevdiği kadını kurtarmaya çalışan bir kahramana dönüşür ama bu kahramanın bütün yeteneği kendisinin söylediği gibi okuduğu romanlardan öğrendiklerinden ibarettir. Bu sebeple aynı adamlara yine yakalanır ve bir sarnıca hapsedilir. Böylesi insanlarla mücadele etmenin kolay olmadığını anlar. Şakir Feyzi’yi zindandan kurtaran Suzan olur. Aynı evde tutsak olan Suzan, sütninesi aracılığıyla Şakir Feyzi’yi kurtarır ve birlikte konaktan kaçarlar. Tam yakalandıkları sırada Şakir Feyzi’nin arkadaşı Hasan Fuad’ın imdada yetişmesiyle kurtulurlar. Romanın sonunda hazineye kavuşulur ve bu hazineden herkes payını alır. Şakir Feyzi’nin saadeti ise Hâdiye Hanım’ın teklifiyle tamama erer. Hâdiye Hanım: “Size gelince, siz artık biz demeksiniz. Sizi parayla mükâfatlandırmak arzusu büyük küstahlıktır. Yalnız bilmem ki münasip gördüğüm hediyeyi kabul etmek ister misiniz? (…) Yok yok telaş etmeyiniz. Hediye dediğim başka bir şey değil, bilmecelerde olduğu gibi canlıdır. Size kızımı eş olarak vermek istiyorum. Kabul mü?” (Rauf, 2022: 136) Böylece roman mutlu sonla bitmiş, kahramanlar bir suç çetesiyle kendi başlarına ettikleri mücadeleyi polise devrederek mutlu bir hayatın yolunu tutmuşlardır. Bu mutlu hayat tablosu, Kan Damlası’nda içlenen cinayetlerle yer bir olacaktır. Kaynakça: Rauf, M. (2022). Define. İstanbul: İthaki Yayınları. Çıkla, S. (2001) “Halit Ziya ve Mehmet Rauf'un hayatları ile romanları”. Dergâh Edebiyat Sanat Kültür Dergisi, S. 142. ss. 14-17.
Define
DefineMehmet Rauf · İthaki Yayınları · 20221,851 okunma
·
117 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.