Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anıl Ersoy

Anıl Ersoy
@anlersoy
Ziyanda olmamak için ziyâ olmak gerekir.
Sabitlenmiş gönderi
"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum, ben Van Gogh'un resmi değilim, öldükten sonra beni müzeye koyamazsınız, beni tanımalısınız ki benden bahsedin."
Sayfa 316 - Hikmet BenolKitabı okudu
Reklam
342 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Vampirin Öpücüğü-Aşığın Kanı
Vampirin Öpücüğü-Aşığın KanıVeli Uğur
10/10 · 2 okunma
"Yazar, çalıştığı materyalleri yapmaz: Biçimler, değerler, mitler, simgeler, ideolojiler ona zaten üzerinde çalışılmış olarak gelir; tıpkı araba montaj fabrikasındaki ürünleri ona çoktan işlenmiş materyallerden meydana getiren bir işçi gibi."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kitaplar yalnızca anlam yapıları değildir, aynı zamanda yayımcılar tarafından üretilmiş ve kâr etmek amacıyla piyasada satılan metalardır da. Tiyatro yalnızca edebi metinlerin bir araya getirilmesi değil, aynı zamanda izleyicilerin tükettiği, kâr etmek için kimi insanların (yazarlar, yönetmenler, aktörler, sahne görevlilerinin) istihdam edildiği kapitalist bir iştir. Eleştirmenler yalnızca metin çözümleyicileri değildir, aynı zamanda (genellikle) maaşlarını devletin verdiği, öğrencilerini ideolojik açıdan kapitalist toplumdaki işlevlerine hazırlayan akademisyenlerdir. Yazarlar yalnızca birey-ötesi zihinsel yapıların aktancıları değill aynı zamanda satabilsinler diye meta ürettikleri yayınevleri tarafından kiralanmış işçilerdir."
"'Raphael'i yakın' sloganında özetlendiği üzere, Fütürist şair Mayakovski geçmişteki bütün sanatın yıkımı için çağrıda bulunuyordu; Bolşevik Parti Merkez Komitesi'nin 1928 yılında aldığı karara göre edebiyat, yazarları inşaat alanlarını ziyaret etmeye gönderen ve sistemi göklere çıkaran romanlar üretmelerini isteyen partinin çıkarlarına hizmet etmeliydi."
Reklam
"Geleneksel Yunan toplumunda insan evrendeki evindedir; bir daire, ruhunun taleplerine eşit olan tamamlanmış içkin anlam dünyası içerisinde hareket eder. Roman, insanın ve dünyasının uyumlu bütünlenişi paramparça olduğunda ayakları üzerine kalkar; kurgunun kahramanı artık bir bütünlük arayışı içindedir, arzularını şekillendiren, ona ya çok dar ya çok geniş gelen o dünyaya yabancılaşacaktır. Deneyimlerine dayanan gerçeklik ile yok olmaya yüz tutan bir mutlak arasındaki dengesizlik yakasını bırakmayacaktır, romanın biçimi genellikle ironiktir; bu, 'Tanrı'nın yüz çevirdiği bir dünyanın epiği'dir."
"Biçimler, tarihsel açıdan somutlaştıkları 'içerik' türleri tarafından belirlenirler; değişir, dönüşür, bozulurlar içerik kendi içinde değiştikçe kökten değişirler. "İçerik” bu anlamda "biçim”e önceldir; tıpkı Marksizme göre bir toplumun maddi 'içerik'inin, üretim tarzının, üstyapısının 'biçimler'ini belirlemesi gibi."
"Marx, biçim ile içeriğin birlikteliğini savunurken, miras aldığı Hegelci geleneğe bağlı kalıyordu. Hegel, Philosophy of Finc Art (1835) kitabında 'her belirli içerik, kendisine uygun biçimi belirler' diyordu. Sözünu 'biçimin kusuru, içeriğin kusurundan doğar,' diyerek sürdürüyordu."
"Marksist eleştiri her türden edebi biçimciliğe geleneksel olarak karşıdır; edebiyatın tarihsel önemini soyup soğana çeviren ve onu estetik bir oyuna indirgeyerek dikkati teknik özelliklere çeken biçimciliğe saldırır."
"Bilim ile sanat arasındaki fark, ayrı nesnelerle uğraşmaları değildir; fark, aynı nesnelerle ayrı yolları kullanarak uğraşmalarıdır. Bilim bize bir durumun kavramsal bilgisini verir; sanatsa bize o durumun deneyimini verir. Bu deneyim de ideolojidir."
Reklam
"Sanatın tümü dünyanın ideolojik bir kavranışından doğar; Plehanov'un ifade ettiği üzere, bir sanat eseri olup da ideolojik içerikten tamamen yoksun olan bir şey yoktur."
"O halde Marksizm için sanat, toplumun 'üstyapı'sının bir parçasıdır. Sanat (...) bir toplumun ideolojisinin parçasıdır; bir toplumsal sınıfın öteki gruplar üzerinde güç uyguladığı durumu, ya toplumun çoğu üyesi tarafından 'doğal' olarak görülen ya da tamamen görme alanı dışına çıkarmayı garanti altına alan toplumsal algının karmaşık yapısındaki bir öğedir. O halde edebiyatı anlamak, bir parçası olduğu bütün toplumsal süreci anlamak demektir."
"Marksist eleştiri, yalnızca romanların nasıl yayımlandığıyla ve işçi sınıfından söz edip etmedikleriyle ilgilenen bir 'edebiyat toplumbilimi' değildir. Amacı edebi yapıtı çok daha bütünlüklü bir biçimde açıklamaktır ve bu da edebi yapıtların biçimlerine, biçemlerine ve anlamlarına hassas bir ilgi göstermek demektir."
"... Marx tiyatro müptelası, şairane bir belagata sahip Antik Roma nesrinden tutun da sanayi dönemi baladlarına kadar edebi sanatların her türüne kendisini adamış birisiydi."
"İdeolojileri anlamak, aynı anda hem geçmişi hem de şimdiyi derinlemesine kavramaktır ve böylesi bir kavrayış özgürleşmemize katkı sağlar."
99 syf.
·
Puan vermedi
·
7 saatte okudu
Marksizm ve Edebiyat Eleştirisi
Marksizm ve Edebiyat EleştirisiTerry Eagleton
7.1/10 · 56 okunma
1.235 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.