Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Aritmik
Pek çok koşup da pek fena yorulmuş insanların soluk sesleri gibi nefes alışlarım,aritmik,hantal. Odanın içine vuran ışığın membağı gündüz olmaktan mı yoksa lime lime paŕçalanmaktan balık ağlarına dönmüş topraktan sızan gece lambalarından mı ,belli degil. Ürkerek uzanıp almaya çalıştığım içeri süzülen aydınlık parçalarının ,peyderpey yerdegiştirip durmasına hayretle bakışım,zamanı algılayamadığım için olmalı.ahşap döşemenin yarıkları dişlerimin çürüklerinin boşluğu gibi ayrık ayrık.toprak giriyor aralarına.Ayrıklarda kımıl kımıl böcek ölüleri,kımıl kımıl böcek dirileri.yarı baygınlık hali odanın bütün muhtevayatına işlemiş.içindekilerin dahil olduğu bütün nesnelerde teker teker ve kendine özgü bir boşvermişlik hali.tozların nereye yapışacakları ile ilgili bir tartışmaya girmelerine bile gerek yok.icerdeki canlılar arasında bu duruma müdahale edebilicek kabiliyette bir akıl bulunmuyor.örümceklerin yer degistirmesi ,yarıklar arasındaki böceklerden başka kimsenin umrunda değil. Gündüz mü gece mi belli değil.Fark edicegi için degil zaten bu merak,yakalanamayan ışığın nüvesini anlamaya çalışmak için beyhude bi merak.Merak. Eprimiş beyaz örtüden serpilen iplik parçalarının topaklanmış uçlarında vızırdayan sinek cinsinin de ne olduğu çok önemli değil ama,siz olsanız merak etmez misiniz,etrafınızda her an dönenip duran sineklerin cinsini,gercekten mi,enteresan,ben merak ediyorum işte. Aslında var benim böyle anlamsız, zamanla anlamsızlığı daha da günyüzüne çıkmaya başlayan meraklarım.Iste o ilk cümlemi kurduran meraklarım. Karanlığın renksizliği ile beynimin renklere karşı ilgisizliği o kadar paralel bi hale dönüstü ki,tek görebildiğim gökkuşagının renkleri arasına sıkışmış siyah.Bazen merak ediyorum,renklere noldu ki?varlardı da ben mi kaybettim,yoksa zaten yoklardı da ben mi var zannettim? Merak ve zan tek yumurta ikizleri olarak dünyaya gözlerini açtıklarından beri, ışığın kaynağı sorunsalı beni daha da içine çekerek,çözümsüz fizikötesi bi sorun haline dönüştü.bazen var gibi olup bazen yok olan ışık öyle kafa karıştırıcı, öyle eziyet edici bi duruma dönüşünce,ayağa kalkıp pencereye bakmak zorunda kalıyorum.bu bakış beni yine ilk cümlemi kurmama itiyor.mecalim yok derviş diyorum,kalbim yerinden kalkamıyor hızır diyorum,yorgunluk ruhumu kuşatmış bedenime yapışık görmüyormusun diyorum,kendim,kendime diyorum,başka kim derki kendime, kendimi görmediğimi? Mezardan anlatacak çok bi sey yok,ölüp gidiyoruz işte,ışığa muhtaç azalarımızla ve bedenden ayrı kenarda çürüyen ruhumuzla.(burda çoğul kullandım ama,cümlenin gelişinden kaynaklı,yoksa çürüyen bedende ruhta anlatıcıya ait) O gelen ışık nerenin ışığı?bi bilen desinde , merakla zan büyüdüklerini anlayıp kendi yollarına gitsin,yoksa bu bilinmezlikle onlarda çürüyüp gidecek ışığın nerden geldiği bilinmez yerde.
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.