Mükemmel değilsin ama değerlisin…
Beyhan Budak, bütün duvarlarını indirip gönül rahatlığıyla dertlerini paylaşacağın bir dost samimiyetiyle sesleniyor. Şimdiye kadar okuduğum en iyi kişisel gelişim kitabıydı diyebilirim. Onu hiç tanımadan, tesadüfen çok satanlardan farkederek almıştım. Gerçek okurlar iyi ki varlar dedim. Ne güzel ışık oldular.
Yaraların varsa ve sık sık birileri yaranı tekrar kanatıyor sen de o yaranın nedenini sorguluyorsan 
Kendine İyi Davran Güzel İnsan’ ı okumalısın.İyileştiğini zannettiğin yaranın aslında hiç iyileşmediğini, hatta yaranı açan kişi veya kişilerin yıllar sonra bile yüzleştirsen hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini, “keşke ve nedenin “ aslında iki tuzak olduğunu ve bu kapandan kurtulmamız için geçmişi olduğu gibi kabul etmemizi sağlayan bir kitaptı.
Beyhan Budak çoğu kişisel gelişim kitaplarındaki gibi “ben mükemmelim,sen kendini düzelt bak ben hiç yanılmadım, düşmedim…” bilmişliğinden uzak senin gibi benim gibi, hatalarını samimiyetiyle paylaşıp sanki yerden kaldırıp koluna girmiş sana koltuk değneği olmuş bir dosttu. Hepimizin yaraları var ben de mükemmel değilim senin gibi diyor. İnsana güven veren bir duruşu var. Ben çok sevdim. Kişisel gelişim ve psikoloji kitaplarını sevenler. Başucu kitabınız olacak güvenin bana.
Dikkatle oku lütfen bunu kendin için yap bunu kendine borçlusun. Ben sindire sindire gerçekten zihnimin duru olduğu saatlerde okudum. Altını çizdiğim yerlerde durup dakikalarca kendimce yorumladım. Hatalarımla yüzleştim. Daha iyi bir ben olmaya çalışacağım.
Ve kitabın kalbiydi diyeceğim bir sayfayı paylaşacağım. Lütfen sen de bu sayfadan çıkarımını yap.
Sevgiyle kal…
“Sana, Japonların yaklaşık 600 yıldır, kırılan vazo, bardak veya tabak gibi eşyaları tamir etmek için kullandıkları özel bir teknikten bahsetmek istiyorum. Bu tekniğin ismi Kintsugi (Altınla birleştirme) ve Kintsukuroi (Altınla tamir etme). Bu tekniğe altınla onarım sanatı diyebiliriz. Japonlar kırılan bir bardağı ya da vazoyu, altınla birleştirip onarıyorlar. Ve kırılan bu eşya, yeni haliyle çok daha değerli ve özel bir hale geliyor. Halbuki o kırılan eşya atılabilirdi ya da bir köşede gözümüzden düşmüş şekilde unutulabilirdi. Ama kırık ve kusurlu olan bir eşya tamir edildiğinde eskisinden kat kat üstün olacak şekilde bambaşka bir hale dönüşüyor. Sence bu tekniğin bize verdiği mesajlar yok mu? Belki sen de kırılmış bir vazo gibi hissediyorsun kendini; kırık ve kusurlu. Ve bundan dolayı artık değersiz olduğunu, hiçbir öneminin olmadığını söylüyor zihnin sana. Ama aynen bu teknikteki gibi yaralarına farklı bir bakış açısıyla yaklaşsan, aynı değerlenen eşyalarda olduğu gibi senin yaraların da seni daha değerli hale getirir mi? Kırıklarından ve kusurlarından utanmak ve onları saklamak yerine onlarla birlikte bambaşka bir insan olduğunu, bu yaşantıların seni daha değerli hale getirdiğini fark edersen, geçmişte yaşadıklarına yüklediğin anlam yavaş yavaş değişecektir. Mükemmel değilsin ama değerlisin. Zaten ben de mükemmel değilim bir başkası da, herkes biraz kusurlu, herkes biraz yaralı.”( Sayfa 119)
·
402 görüntüleme
Beyhan Budak sen de iyi ki tanıdım dediklerimdensin.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.