Doğru dürüst yazılmış, okuyucuyu kitabın ilk satırından son satırına kadar sürükleyen bir yapıttan söz ederken "söz konusu yapıtın bir polisiye roman gibi okunduğundan" söz ederiz. Nitelikli bir polisiye romandan söz ettiğimizde de "onun başka bir tür yapıt, bir gerçek roman gibi olduğunu" belirtiriz. Bu paradoksal değerlendirmenin herkesin kafasında yer etmesinin sorumlusu hiç şüphe yok ki başından beri polisiye romanı küçümseyen, onu "ciddi edebiyat ürünü" saymayan, ancak "popüler edebiyat" içinde değerlendirilebileceğini savunan "ciddi eleştirmenler"dir. Gerçekte ise romanın, şiirin, öykünün, oyunun, denemenin yani polisiye eserleri küçümseyen "ciddi" eleştirmenlerin "ciddi edebiyat" saydıkları ürünlerin içinde nasıl değersiz, basit, kötü ve beş para etmezleri varsa ve bunlar çoğunluktaysa polisiye yapıtlarda da durum aynıdır. Nasıl "ciddi edebiyat" ürünleri içinde insanı yüreğinden ya da aklından yakalayan, sarsan ve etkisinde bırakan yapıtların sayısı çok değilse polisiye yapıtlarda da çok değildir, hatta Raymond Chandler'in dediği gibi: "Edebiyat eserleriiıde yalnızca sanat vardır ve o da hayli az miktardadır. En alışılmış şekliyle bile iyi polisiye roman yazmak zordur, dolayısıyla polisiye romanın iyi örnekleri, nitelikli ciddi roman örneklerinden daha azdır".
Eğer "ciddi edebiyat"ın "ciddi" eleştirmenlerinin, Charles Dickens'ın Martin Chuzzlewit'ini, G. K. Chesterton'un Bay Perşembe'sini, Georges Simenon'un Mösyö Bouvet Öldü, Küçük Köpekli Adam ya da Kaçak'ını, Hammett'in Sırça Anahtar'ını, Boileau-Narcejac ikilisinin Dişi Kurtlan'nı, Georges Bernanos'un Bir Cinayet' ini, Fruttero-Lucentini ikilisinin Pazarlann Kadını'nı, Dürrenmatt'ın Yargıç ve Celladı ile Şüphe'sini ve kesinlikle bir polisiye roman olan, Umberto Eco'nun Gülün Adı'nı polisiye nitelikleri dolayısıyla "ciddi edebiyat" saymamaları söz konusuysa, bu onların kendi eksiklikleridir, çünkü bu yapıtlar hem ciddi edebiyattır hem çok iyi edebiyattır hem de polisiye romandır. Kaldı ki Shakespeare'den Voltaire'e, Balzac, Dostoyevski ve Hugo'ya kadar bütün "baba" klasiklerin hepsi, polisiye romanın o insanı baştan çıkaran ilmiklerini ustaca kullanmaktan ne vazgeçmişler ne de "ciddi" eleştirmenlerin savının aksine bunu yapmaktan gocunmuşlardır. Polisiye romanın niteliksiz örneklerinin "popüler edebiyat" içinde değerlendirilmesi normal karşılanabilir. Diğer tür edebiyat ürünlerinin de "popüler edebiyat" kapsamında değerlendirilecek örneklerinin olması gibi polisiye yapıtların da bu kapsama alınacak örnekleri vardır.