İlk okuduğumda “Kağnı” hikayesinin sonunun öyle olmasına anlam veremedim. Benim için yarım kalmış gibiydi fakat şu an en çok onu hatırlıyor olmam da sanırım yazarım amacına ulaştığını gösteriyor.
“Duvar” hikayesinde ise 20 yıldır yanlış seçim yaptığını düşünen başkahramanın aslında kendine, hayatını bahşettiğini görmesi ve bu geçirdiği zamanı yok yere pişmanlıkla geçirmiş olması, benim açımdan ders niteliğindeydi.
Ve tabii ki gittiği ufak yerde anlaşılmayan öğretmenle kalbimde taht kurdu .
Bazı insanların konuşmalarını ve bu konuşmalarının nereye gideceğini düşünmemeleri ya da bunu bile isteye yapmaları diğer insanların hayatlarında nasıl yaralar açıyor tahmin bile edemiyorlar.
Yeri geldi çobanın ölen köpeğine üzüldüm, yeri geldi 17 yaşında çalışmak için gurbete giden çocuğun ölümüne… sürükleyici olduğu kadar hüzne de boğan bir kitaptı.