Sendor Petofi'nin dizeleri ile başlamak istedim. Hürriyet çok pahalı bir maldır; bedava değil, para ile verirler: Paranın en kıymetlisi ile, kırmızı kanla… Doğarken tavşan dudak olarak doğan Michael K yaşam ve yaşadığı Dönem, bir insan diğer insanlardan sağlık ve dış görüntü olarak farklı görünüyorsa toplumda farklı muamele görür ben bunu cam sendurumuna benzetirim. Yapabileceklerinin farkında değildir. Ülkede çıkan ayaklanmalar ve hasta annenin doğduğu yere gitmek istemesi neticesinde anneyi yaptığı bir el arabasına koyup yola çıkar, farklı şehirlere gitmek içinde izin gerekir fakat buna vakitleri yoktur, yolda annenin rahatsızlığı artar bir hastane yatırılır orada ölür, Machael elinde annesinin külleri ile öylece kalır ne yapacağını biz okuyucular da kestiremedik en başta o ise kararlı bir şekilde annesinin doğduğu çiftliğe doğru yol alır. Kimi zaman yakalanır bazı kamplarda kalır. Ve oralardan kaçar annesinin küllerini doğduğunu düşündüğü topraklara döker. Çiftlik terk edilmiştir. Orada yaşamını sürdürürken birgün bir asker kaçağı gelir ve çitlik sahiplerinin torunları olduğunu söyler, onuda çiftlik çalışanı sanıp emrinde çalıştırmaya başlayınca Michael ordan gider bir mağrada yaşamaya çalışırken yakalanır. Önce tedavi edilir sonra bir kampa götürülür. Kamptan kaçar ve tekrar çiftliğe gider bulduğu tohumları eker. Onlardan büyüyen sebzelerle beslenir. Ve yine yakalanır yine bir kliniğe koyulur. Klinik ve kamplar arasında yaşayan insanlar. Kimsesizler, kampı, çocuklar kampı, hırsızlar, kampı, kaçaklar kampı diye sayısız kamplar bu kamplarda yaşayan insanları istedikleri işlerde çalıştırırlar. Yarım akıl diye nitelendirilen Micheal her seferinde kaçar en son tanıştığı insanlar da yiyecek verirler, ve biri hiç kız arkadaşı olup olmadığını sorar dış görüntüsü itibarı ile böyle birşeye asla cesaret etmemiştir. Adam yanındaki kadını ona gönderir ve erkekliği de tadan Michael hayatım hep sadakcıların zorla sunduğu sadaklar ile geçti der. İşte ülkesinin aksak yönlerini bize aktardığı için kendisine nobel ödülünü layık görmüşler. Kitabın arka sayfasında Kafkaya benzetilmiş bugün ikisini karşılaştırdım neyden ötürü diye düşündüm. Kafka da zayıf bir bünyeye sahipdi yanlış hatırlamıyorsam ciğerlerinde sorun vardı sık hastalanırdı bakıma muhtaç hissederdi. Babaya kendini kanıtlama ihtiyacı vardı, o "Dönüşüm'de" de babasının gözünde kendini böcek gibi hissetmiş ve onu yazmıştı. Burda da bir anne var ben çok benzetemedim. İkisini. Yarım akılda olsa özgürlük önemlidir. Umut hiçbir zaman tükenmez Avucundaki bir avuç tohum onun hala umudunun bitmediğinin örneğiydi. Söyleceklerim bitmez ama yazmaktan yoruldum yine kısa kesiyorum.

Michael K. Yaşamı ve Yaşadığı DönemJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 2018231 okunma

·

97 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.