Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

280 syf.
9/10 puan verdi
Okumakta çok geç kaldığım yazarlardan olduğunu biliyorum; Fakir Baykurt'un. Fakat şuna da inanırım bazı yazarlar ve eserler okumak istemekle okunmaz; onlar kendisini okutacağı zamanı bilir ve karşımıza çıkar. Muhtemelen öyle zamanlardan birinden geçmiş bulunuyorum. Eserin kapağını araladığımızda karşımıza ilk olarak "Yılanların Öcü Üstüne Meclis'teki Tartışma" adındaki bölüm çıkıyor. Tavsiyem bu bölümü atlamanız. Romanın konusuyla bağlantısı olmayan bu bölüm zamanın vekillerinin 'Yılanları Öcü'ne olan hoşnutsuzluklarıyla saldırılarına Baykurt tarafından bir savunma. Sona bırakmanızı tavsiye ediyorum çünkü yazı; eseri, konusunu ve kişilerini özetleyen bir mahiyettedir. Bu, eseri okurken alacağınız tadı düşürebilir. Olaylar Karataş adlı bir köyde geçer. İlin valisi Ankara'nın gözüne girmek için şehre bir heykel dikmek ister ve il sakinlerinin hepsinden para toplanacağını duyurur. Karataş köyünde muhtar parayı toparlayabilmek için Haceli'ye köyün içinden bir ev yeri satar. Satılan yer bir ev önüdür. Köyde kimse evinin önüne ev yapılsın istemeyeceği için zayıf halka olarak görülen Kara Bayramların evinin önü seçilir ve bundan sonra olaylarımız başlar. Eserde iyi-kötü çatışması net şekilde vurgulanmakta ve hak arama mücadelesi yüceltilmektedir. Fakat aşırı derecede idealize edilmiş tipler karşımıza çıkmıyor. Haklı mücadeleyi veren tipler de eleştiriye açık. Hatta kimi yönlerden kızabilirsiniz de bu tiplere. Enstitülü bir yazar olan Baykurt'un Yılanların Öcü, toplumcu gerçekçi pencereden yazılmış bir eser. Hal böyle olunca toplumsal ve idari yönden yergilere rastlıyoruz. Bu yergiler pek sağlam: "Bahusus şimdi ortalıkta bir demokratçılar var. Dikkat edin, çilik değil çılık! Malum ya çilik başka çılık başka. Demokratçılıktan amaç herkes nerde sen de orda olacaksın demektir. Şimdi bir işe başladın mı, çoğunluk diyorlar. Çoğunluk hayhay'ı bastı mı 'Hayır!' deyenin hali harap. Anlaşıldı mı arkadaşlar? Bundan böyle muhaliflik, münafıklık yoktur. 'Hayır!' demek yasak edilmiştir." ... "Oğlum bak, bir hökümet, bir kaymakam, bir muhtar, bir onbaşı, her kimse bir şeye yok dedi mi, o şey yoktur! Var diye kuru kuru direkleşip durmazsın! Bunu iyi öğren!..." ... "İster burada bizimle kal, bizimle barış, ister mahkemeye git; ipin bizim elimizdedir. Eninde sonunda senin ananı belleriz!" Tasvirler net ve gerçekçi. Kendinizi köyün bir üyesi hissediyorsunuz. Köy ağzı olduğu kadar kullanılmış. Daha fazlası olabilir miydi, olmalı mıydı elbette tartışmaya açılabilir. Bu tarza ilgisi olanların keyif alacağını düşünüyorum ilgi duymayanlarınsa güzel bir kitap okudum diyeceği bir eser Yılanların Öcü. Son olarak Yılanların Öcü bir üçlemenin ilk kitabı. İkinci kitap "Irazca'nın Dirliği" üçüncü kitap "Kara Ahmet Destanı" Irazca sizi devam etmeye çağırıyor, karar sizin: Irazca, "Gece olsun!..." dedi. "Düşün yollara! Yollara!..."
Yılanların Öcü
Yılanların ÖcüFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20215,4bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.