Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

237 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ben tek bir fazilet tek bir dindarlık bilirim ve o da farkındalıktır.
İnceleme değil, kendime aldığım notlardan oluşmaktadır. Spoiler içerir! Din insanların anladıkları şey değildir. Din Hristiyanlık değildir, Hinduizm değildir, Müslümanlık değildir. Tüm sözde dinler yaşantınızı, sevginizi, sevincinizi yıkarak ve kafalarınızı Tanrı hakkında, cennet ve cehennem, reenkarnasyon (genedoğum) ve çeşitli saçmalıklar hakkında fantazilerle, kuruntularla ve halüsinasyonlarla doldurarak size mezar kazıyorlar. Hakiki dindarlığın peygamberlere, kurtarıcılara, kutsal kitaplara, kiliselere, papalara, rahiplere ihtiyacı yoktur çünkü dindarlık varlığınızın en merkezine ulaşmaktır. Asla değişmeyen tek şey değişimdir; bunun dışında her şey değişir. Ben tek bir fazilet tek bir dindarlık bilirim ve o da farkındalıktır. Dindarlık bireysel bir olaydır. Dindar biri için Tanrı bile gerekli değildir, zira Tanrı kanıtlanmamış bir hipotezdir ve dindar biri kanıtlanmamış bir şeyi kabul edemez. O sadece hissettiğini kabul edebilir. Ne hissediyorsunuz? Nefesinizi, kalp atışınızı... Varoluş nefes alır ve nefes verir, varoluş her an size yaşamınızı vermeyi sürdürür. Tüm bu varoluş tanrısallıkla doludur. Eğer siz dindarlıkla doluysanız, tüm varoluş da aynı anda tanrısallıkla dolar. Benim için din budur. Ahlakı dinin önüne koymak dinin insanlığa karşı işlediği en büyük suçlardan biridir. Bu düşünce bastırılmış bir insan yarattı ve bastırılmış bir insan hastadır, psikolojik olarak bölünmüştür, yapmak istemediği şeyleri yapmaya çalışarak sürekli kendiyle savaş halindedir. Ben hiç ahlak öğretmem. Ahlak kendiliğinden gelmelidir. Ben size doğrudan kendi varlığınızı deneyimlemeyi öğretiyorum. Çabayla gelen ahlak ahlaksızdır. Çabasız gelen ahlak tek ahlaktır. Benim bütün çabam sizin ahlaklılığınızı kendiliğinden kılmaktır. Bilinçli ve tetikte olmalı ve her duruma mutlak bir bilinçle tepki vermelisiniz: O zaman yaptığınız her şey doğru olur. Bu edimlerin doğru ya da yanlış olması meselesi değildir, bu bir bilinçlilik meselesidir -bunu bilinçli mi yoksa bir robot gibi bilinçsiz mi yaptığınızdır. Bunlar ahlaksız şeyler; uluslar, dinler, insanlara karşı fark gözeten ve çatışma yaratan her şey. Gerçek ahlaklılık bilincin yan ürünüdür. Ve bilinç sanatı da dindir. Hindu dini, Hristiyan dini, Müslüman dini yoktur. Tek bir din vardır ve o da bilinç dinidir. Bu sözde dinlerin insanlığa verdiği en büyük zarar insanlığın gerçek dini bulmasını önlemeleridir. Onlar kendileri gerçek din olduklarını iddia ettiler. Dünyadaki tüm dinler insan zihnini çocukluktan itibaren doğduğunuz dinin gerçek din olduğuna şartlandırdılar. Bir Hindu kendi dininin dünyadaki tek gerçek din olduğuna inanır, diğer bütün dinler sahtedir. Aynısı Museviler, Hristiyanlar, Müslümanlar, Budistler için de geçerlidir. Bunlar tek bir noktada anlaşıyorlar ve o da gerçek dini bulmaya gerek olmadığıdır. Gerçek din her zaman sizin için oradadır -siz bu dinin içine doğdunuz. Başkalarının düşünceleri yoluyla kendinizle tanışırsınız; kendinizi doğrudan tanımazsınız. Ve düşüncelerine bağlı kaldığınız insanlar da sizinle benzer durumdadır; kendilerini tanımazlar. Bu dinler kör insanlardan oluşan bir toplum yarattı ve sizin gözlerinize ihtiyacınız olmadığını söyleyip duruyorlar. Gerçek bir din sizden inanç istemez. Gerçek bir din deneyim ister. Sizden şüphenizi atmanızı istemez, böylece sonuna kadar soruşturabilirsiniz. Gerçek din sizin kendi gerçeğinizi bulmanıza yardım eder. Ve unutmayın, benim gerçeğim asla sizin gerçeğiniz olamaz, çünkü gerçeği birinden diğerine aktarmanın bir yolu yoktur. Muhammed'in gerçeği Muhammed'in gerçeğidir; sırf Müslüman olduğunuz için bu sizin gerçeğiniz olamaz. Bu sizin için sadece bir inanç olarak kalır. Ve Muhammed’in bilip bilmediğini kim bilebilir ki? Kim bilir, İsa sadece bir fanatik, nevrotik olabilir. Modern psikiyatristlerle psikoanalistlerin hemfikir olduğu nokta budur -yani İsa'nın zihinsel bir vaka olduğu.Tanrının tek oğlu olduğunu söylemek, 'Ben tüm dünyayı ıstıraptan ve günahtan kurtarmaya gelen mesihim' demek -sizce bu normal mi? Peki ne kadar insanı kurtardı? Tek bir insanı bile ıstırap ve günahtan kurtardığını sanmıyorum, O kesinlikle bir megalomandı. Yaşamı onaylayan insan gerçek dindardır, yoksa her Pazar kiliseye, camiye veya sinagoga gidenler değil. Onlar dini çok ucuza satın alarak, hiçbir şeyi riske atmayarak, kendilerini dönüştürmeyerek sadece kendilerini aldatıyorlar. Oyun oynayacak çok güzel oyuncaklar geliştirdiler: tanrı heykelleri, cennetten inen kutsal yazılar, bizim hayal ettiğimiz elçiler ve peygamberler… Yaşamın kendinden başka amacı yoktur, Yaşam gerekli olan her şeyi içerir. Yaşam her şeyin amacıdır. Bu nedenle yaşamın kendinden başka amacı olamaz. Bunu başka bir şekilde söylersek; yaşamın amacı esasıdır, gerçektir. Büyümek, gelişmek, kutlamak, dans etmek, sevmek, zevk almak onun kendi içindedir. Bunların hepsi yaşamın yönleridir. Hayvanların, ağaçların, yıldızların yaşam dışında dini yoktur. İnsan dışında tüm varoluş sadece yaşama güvenir; başka tanrı yoktur ve başka tapınak yoktur. Kutsal kitap yoktur. Yaşam her şeyi içine alır. O tanrıdır, tapınaktır, kutsal kitaptır ve onu tam olarak, tüm yüreğinizle yaşamak tek dindir. Şahıs halinde bir tanrı yoktur. Tanrı her yere yayılmıştır -ağaçlara, kuşlara, hayvanlara, insanlığa. Canlı olan her şey kanatlarını açmaya hazır, özgürlüğe, bilincin nihai özgürlüğüne uçmaya hazır tanrısallıktan başka bir şey değildir. İsa'dan altıyüz yıl sonra Muhammed yeni bir din kurdu- çünkü Arapların kendilerine ait bir dini yoktu. Göçebe bir ırktılar. Organize bir dinleri yoktu. Muhammed bu Arapları Müslümanlık adı altında topladı. O da bir Arap’tı ve doğal olarak büyük etkisi oldu. Tüm hayatı boyunca savaştı -savaşıp durdu, tek gün dinlenmedi- ve mesajı kılıcındaydı; 'Benim mesajım barış,' Kılıcında böyle yazıyordu! Bernard Shaw yanılmıyor: sanki bu dünyaya her tür deli hükmediyor. Eğer mesajın barışsa ve kesinlikle mesajının barış olduğuna inanıyordu; fakat onun şartlarına uygun olmalıydı: eğer tüm dünya Müslüman olursa barış olurdu. Fakat bu nasıl mümkün olur? O dinine isim verdi...Müslümanlık onun dinine verdiği isim değil; onun verdiği isim İslam ve İslam barış demek. Fakat tuhaf bir tür barış… barış peygamberi tüm hayatı boyunca savaştı, öldürdü ve katliam yaptı ve nihai sorunu ardında bıraktı -gerçekten şen şakrak bir hikâye.
Ben Dini Değil Dindarlığı Öğretiyorum
Ben Dini Değil Dindarlığı ÖğretiyorumOsho · Okyanus Yayıncılık · 200394 okunma
·
69 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.