Kadın olmak üzerine…Fransa 60’larında, nispeten dışa kapalı bir şehir olan Rouen’dayız. Başarılı bir Fransız Dili ve Edebiyatı öğrencisi tez aşmasında kendisini istenmeyen bir durumda bulur. Durumuna çare ararken de -ki o yıllarda gebelik sonlandırma operasyonu yasal değildir- hemcinsinden erkeğine, doktorundan ailesine kadar herkesin ona olan yaklaşımı kadının bir Avrupa şehrinde bile nasıl sınıflandırıldığını -kabul görmediğini- gözler önüne serer.
60’lar Fransa’sının erkek egemen entelektüel camiasının kibirli, ikiyüzlü yapısı da Ernaux’nun gözünden tüm çıplaklığı ile anlatılır. Ona sarf edilen cümleler dünyayı hiyerarşi düzenine göre sınıflamaya, doktorlarla işçileri, kürtaj yaptıran ve yaptırmayan kadınları, egemenlerle ezilenleri sanki sopalayarak birbirinden ayırmaya devam etmektedir.
“Büyük Olay” ya da “Sarsıcı Olay” diye çevrilebilecek, Türkçeye fazlaca dolaysız adıyla “Kürtaj” diye çevrilmiş “L’Evenement” romanından sinemaya uyarlanan film de geçen yıl Venedik Film Festivali’nde büyük ödülü kazandı. Film gösterimi sırasında salonu terk edenlerin olduğunu okumuştum. İzleyince filmdeki “rahatsız edici” sahnelerin oldukça “gerçek” aktarımı da ancak bir kadın işi olduğunu Lübnan asıllı Fransız yönetmen Audrey Diwan tarafından kanıtlanıyor.
“Yaşadığım şey için bulabileceğim bütün toplumsal ve psikolojik nedenlerin ötesinde biri var ki, ondan kesinlikle eminim, bu şeyler açıklamam, ifşa etmem için başıma geldi.”
2022 Nobel ödüllü, kendine has otobiyografiyi sosyolojiyle harmanlayan diliyle Annie Ernaux’yu, başta kendisiyle yüzleşmeye hazır olan herkese tavsiye ederim.
#annieernaux #kürtaj #1hafta1kitap #kitapyorumu #kitapönerisi #çağdaşfransızedebiyatı