Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

500 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Ön bilgi notuna göz atmak için: #188679117 - Seneca ve Düşünce Altyapısı - Marcus Annaeus’un 3 oğlundan biri olarak 4. Yy. Roma’sının Cordoba eyaletinde dünyaya gelmiştir. Ahlak anlayışını ilk etkileyen annesi Helvia’dir. Bilgeliği nam saldıkça buna teyzesi de dahil olmak üzere destek almıştır. Döneminde açılan Stoa felsefe okuluna gitti. Öğretileri daha da güçlendi ve şekillendi. Ancak Roma İmparatoru Tiberius’un felsefe düşmanlığından ötürü de olumsuz etkilendi. Binbir çeşit olumsuzluklardan ötürü, ailesine de zarar geleceğinden endişe duyarak da felsefeden dönem dönem uzak kalmıştır. Öyle ki bir sonraki imparator Caligula’nın da kendisine karşı duyduğu kıskançlık ve hasetle beraber, Seneca’nın canına dek mal olacak raddeye gelmiş. Sevenleri tarafından muhafaza edilen Seneca ise dolaylı bir koruma altına girip; yaşamasına imkan sağlanmış. Siyasi sahadaki etkisi bunlarla da kalmayıp; bir sonraki İmparator Claudius’un abisini infaz etmek isteyenlerle iletişimi olduğunu ve imparatorun Livilla denilen yeğeniyle de ilişki yaşadığına dair iftiralar ortaya çıkınca da siyasi arenadan tekrardan tepki çekmiştir. Kendisi bu sefer sürgün cezası yemiştir. Yurduna dönüşü ise İmparator Neron’un desteği ve davetiyle gerçekleşmiştir. Neron bununla da kalmayıp; eğitim almıştır. Aldığı eğitimle de Neron, ahlâkî sorunlara karşın da akılcı çözümler üretebilmiştir. Seneca ise artık idari işlerde de bulunan bir bilge oluvermiştir. Lakin Neron hocasından sanki hiç ders almamışcasına, arkadaşı Brunus’u ve annesi Agrippinia’yı öldürdü. Dolayısıyla Seneca, dayanamayıp saraydan ayrıldı. Ama ölümü de Neron adına düzenlenen bir suikastin içinde isminin geçmesinden ötürü ölüme mahkum edildi. Hayatı boyunca ölümü küçümseyen Seneca, bu suikasttan bihaber olduğu halde idam listesine alındı. Akla burada Cicero’nun da benzer şekilde öldürüldüğü gelebilir. Nihayetinde neden ve sonuçlar çok benzer. Dediğim gibi ölümü küçümseyen ve yok sayan Seneca durum karşısında ne yapmıştır sizce? Tabi ki itiraz dahi etmemiştir. Hatta kendi damarını kesip infazı gerçekleştirmiştir. Stoa felsefesi ile olan uyum ve bağlılığını yaşamının her bir yerinde uygulayan Seneca, doğaya karşı olan sadakatini de doğrudan yaşayarak da göstermiştir. Bu yaşamı elde etmenin ön koşulu olarak da bilgeliği görmüştür. Bilgeliği ise tutkulardan arınarak erdemi elde eden kimse olarak tanımlar. Doğaya olan uyumdan kasıt ise bir boyun eğiş değil, bilakis olumsuzluklara karşı bir savaşı gerektirir. --- Bundan Sonrası Spoiler İçerebilir --- - Okuduğum Eserleri Üzerine - | Ahlak Mektupları Dostu Sicilya valisi Lucilius’a yazdığı mektuplardan oluşuyor eser. En son eseri ve bana göre en mühim eseridir de. Örneğin yetişkinin maddesel şeylere olan verdiği değer ile çocuğun verdiği değer kıyaslamasında, yetişkinin çok daha budalaca durumda olduğundan ve çocuklara nispeten çok daha zararlı olduklarından bahseder. İnsanoğlunun daha yarına dahi çıkacağı kesin değilken; hoyratça ve akılsızca ne denli uzun vadeli planlar yaptığına dem vurur. Sürekli bir tüketmenin peşinde giden toplumlarda bundan vazgeçirmek ise epeyce güçtür. Jean Baudrillard’ın da kast ettiği o “tüketim toplumu”nun parçası olmak, kaybolmaktır. Nitekim bu tüketim öyle bir yere götürür ki ruh âdeta devre dışı kalır. Hem Byung-chul Han’ın da dediği gibi “aşk bile tüketilebilir duygulardan oluşuyor” yani kimsenin aşkı arzuladığı yok, afiyetle yemenin derdindeler sadece! Bir başka husus olan kişilerin birbirini değerlendirmesinde ise; kişilerin daha çok insana yüklenen tikel şeyler üzerinden bir çıkarım yapılmasına da son derece karşı çıkar. Bilhassa son yüzyılımızda bu oran çok daha yüksek. Makama, mala, mülke yani talihin bahsettiği şeyler üzerinden yorum yapılabilir hâle gelmişken; istisnalar hariç kimse de insanın ruhunu ve karakterini değerlendiremez olmuş. Çok ciddi bir müessese olan evlilikte dahi bu şekilde davranıldığı apaçık ortadadır. Yani çoğunluğa göre evliliğin ön koşulları; ev, araba, meslek ve para olmuş durumda. Yazık o kimselere ki yeraltında gezinmektedirler. Ne zaman ki ruhu, kişiliği ve tümellerin gözetildiği ön koşullar dile gelirse, işte o vakit yeryüzüne çıkacaklardır! Unutmayın ki ikinci ihtimal cesur ve asil yüreklilerin harcıdır! | Teselliler Annesi Helvia, Polybius ve Romalı bir kadın Marcia ile olan iletişiminden meydana gelmektedir. Seneca sürgündeyken kitabında isminden anlaşılacağı üzere teselli verir annesine. Dirayetli olmasını diler ki; insanın mutluluğu dışsal unsurlara değil, erdeme bağlıdır. Erdem ise bizimledir ve her yerdedir, sürgünde bile olsa farketmez. Bir diğer teselli verdiği Polybius’ta ise kardeşinin ölümünden ötürü destek olmaya çalışmıştır, Seneca sürgündeyken. Bundan duyduğu üzüntüleri de dile getirmiştir. Bir başka gayesi de imparatora yakın olan Polybius’u ve imparatorluğu överek sürgün hayatından kurtulma isteğidir. Ancak bu konuda olumlu dönüt alamamıştır. Marcia’ya olan tesellinin nedeni ise üst üste kaybettiği iki oğludur. Marcia’nı babasında bulunan cesaret ve olumsuzluklardan nasıl da sıyrıldığını anlatarak örnek almasını öğütler. | Tanrısal Öngörü Bu eserdeki muhatabı ise önceden Epikürcü olan ancak sonradan Stoa’ya geçiş yapan Lucilius’tur. Fakat yine de tereddütleri vardır. Bu tereddüt ise neden iyi insanların başına Tanrı tarafından felaketlerin geliyor oluşudur. Seneca’ysa burada devreye girer ve kötülük olarak atfedilen şeylerin esasında öyle olmadığını, bilakis kişilerin erdemini kuvvetlendirmek maksadıyla maruz kaldığını anlatır. İşbu Seneca’ya göre, kişiler birtakım musibetlere maruz kalmadıkça o kişinin güçlenmesi imkansızdır. | Bilgenin Sarsılmazlığı Üzerine Benzer şekilde önce Epikür, sonra da Stoa felsefesine yönelen bir şahıs daha karşımıza çıkar burada. Serenus bu. Tabi kendisinin tereddüt ve soruları vardır. Seneca’da bunları bilgece cevaplamaya kendisini adar. Başlıktan da anlaşıldığı üzere daha çok bilgelik konu edinir. Örneğin bilge dediğin kötülüğe niyet dahi etmez. Serenus ve onun gibi düşünenlerin hayıflandığı şey olan haksızlığa uğramayı ise esasında bu tarz haksızlıklardan ileri gelir güçlü olmak gibi argümanlar ortaya atar Stoacı düşünür. Başımıza gelen olumsuz bir durumda kişinin sabırlı ve dirayetli oluşu yine bilgeliğinin ipuçlarından olduğuna dair örnekleme ve atıflarla ilerleyen bir eserdir. | Ruh Dinginliği Üzerine Burada tekrar karşımıza Serenus çıkar; ancak bu sefer tereddütleri azalan olarak. Esas sorunu ise Stoacılığın katı kurallarına karşın adapte olamamasıdır. Buna karşın ruhun dinginliğini nasıl sağlaması gerektiğini, dış etkenlere karşı nasıl olaması gerektiğini anlatır. Sevgili Serenus diye başlayıp yorumlama ve çıkarımları ile harmanlıyor Seneca, ruh adına gelen iletileri. Örneğin kışkırtılmamış bir ruh, diğer ruhların üzerine çıkamaz. Başkalarının felaketlerinden zevk almak da kezâ bir budalalıktır. Ruhu dingin tutmak için; isteklerimizin sonucunda elimize bir hiçlik geçecekse ve o yolda utanç dolu serüvenlerden geçilecekse; o halde yüce ruhlu biri gibi davranıp o istekten feragat etmenin gerektiğine değinen Seneca, öz denetimin ne denli önemli olduğunun üzerinde durur. Bununla birlikte Seneca’nın, Aristoteles düşüncesi ile tam bir “orta” yol izlenmesi hususunda epeyce örnek aldığı, okurken anlaşılıyor. | Mutlu Yaşam Üzerine Asıl mutluluğun zenginlik ve makamla değil, erdem ve doğa ile olan uyumdan elde edileceğini konu edinir. Hazzı ön plana alan Epikürcüleri ise katı bir şekilde eleştirir. Kendisinin zengin bir bilge olmasını eleştirenlere karşı çıkarak; bilgenin daha tanım ve düşüncesini bilmeden nedir bu ahmakça iftiralar, dercesine verir ayarı: “Bilge zenginliğe önem hiç önem vermez, sizin içinse zenginlik her şeydir.” Mutlu olmanın koşullarından biri de başarısız olanlara karşı her zaman saygı duymaktan geçer. Yani varılan sonuca göre değil, niyet edilen başarı ve işin büyüklüğüne göre değerlendirmekle karşılıklı mutlu olunacağından bahseder. Ve dikkat edin aksi şekilde hareket eden insanlar, hep bir somurtkan, huysuz, kin ve kıskançlık abidesi oluverip çıkarlar ve mutsuzların, mutsuzu olmaya da mahkumdurlar. | Yaşamın Kısalığı Üzerine Kayınpederi Pailius’a hitaben yazar. İnsanların boş ve gereksiz işlerden beri oldukça; ömürlerinin de kısa olmadığını kavrayacaklarını savunur bu şekilde. Yani zaman iyi harcanırsa, yaşamın bize verdiği vaktin kâfi geldiği anlaşılır. Benim en çok dikkatimi çeken ise ibadetler ve maneviyat için hep bir erteleme ve yaşlılığımda yaparım diye düşünenlere karşın tokat gibi yapıştırdığı şu cümle olmuştur: “Yaşamının geri kalan kısmını kendine ayırman ve iyi bir zihin yaratmaya sadece hiçbir işin yapılamayacağı bir dönemini adamak seni utandırmıyor mu?” | Medea Medea, aşk için yurdunu terk eder. Aşkı İason’a kaçar. Fakat İason tam aksine Medea’yı sevmiyor. Onun tek emeli var o da; Medea’nın yurdunda bulunan o “altın postu” çalmaktır. Neden mi? Tabi ki de tahta geçebilmek için. Medea’nın büyücü kimliğinden faydalanarak bunu başarır ve ele geçirir. Medea’nın tek şartı ise sonsuza kadar birlikte olmaktır. İhanet abidesi İason ise sözünde durmaz. Bu arada yurdundan süvariler gönderilmiştir peşine Medea’nın. Peşine düşenlerden biri kardeşidir. Hazin son ile kardeşini öldürür, Medea. Postu elde eder İason ama tahta geçemez, çünkü istediği gibi gelişmemiştir olaylar. Medea ile evlenirler ancak gel zaman git zaman dönemin kralı kızını İason ile evlendirmek ister. Tam da İason’un arzuladığı gibi. Ve Medea’yı terk eder... Euripiedes’ten çıkan, Seneca’da bir kez daha şekillenen ihanetin tragedyasıdır bu. | Phaedra Yine bir başka Euripiedes’ten çıkma, Seneca’da bir kes daha şekillenen tragedya. Ancak bu hikaye çok daha rezilcedir. Phaedra’nın eşi Theseus arkadaşı için yeraltına gider ve uzun zaman dönemez. Ta ki Hercules kurtarana dek. O sırada Pheadra iğrenç bir şekilde üvey oğluna tutulur. Bahanesi ise; babasına çok benzemesi hatta daha iyi olması. Midem kaldırmıyor. Kısa tutacağım. Neyse amazonlardan olan Antiope’den oğlu Hippolytos’a yani üvey oğluna aşık olan Phaedra, Afrodit’in de entrikalarıyla gerçekleşen bu trajedi, Hippolytos’un da sonunu getiren berbat ilişkiler silsilesi oluşturmuştur. Bu arada okurken; mutlaka dipnotlara bakarak ilerlenmeli. Yoksa hikaye kafaya tam oturmaz. - Birkaç Satır Karalama - Hüzünde değil; mutlulukların doruklarında yapılan dua, konuğu olunan evlerin eşyalarına değil; sahibinin karakterine verilen değer, vücutların değil; ruhların evliliği, homurdanarak değil; sevgi ile yapılan her iş, duygusuz değil; aşk ile açılan kollar, kaldırımlarda değil; hayalleri süsleyen altın başaklarda atılan her adım, riyakârlıktaki değil; saflıktaki saadet, yıkıcılığın değil; yapıcılığın insanı, küçümseyen değil; yücelten göz, nesirlerde değil; vezinli mısralarda canlanma, ırk ile iftihar edenle değil; insanlığı yüceltenle olma, dünyevî menfaatler için değil; kabir için kandil yakma, ölümü unutmak değil; ölümü hatırlama, kendini değersiz görmek değil; içindeki alemleri keşfetme, anlaşılmadığın ortamlarda boğazını yırtmak değil; sükût buyurma, kalp kırmak degil; gönül alma, başkasının değil; kendi kusurunu ayıplama... Âlâ olandır.
Ahlak Mektupları
Ahlak MektuplarıSeneca · Jaguar Kitap · 2019804 okunma
·
285 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.