Lavaboda elini yüzünü yıkadı, uzun bir süreyi aynanın karşısında geçirdi. Ellerini burnunda, kulağında, yüzünde, gezdiriyor, görüntüsü üzerinde oyalanıyordu. Çevresindeki eşyaların hissizce, öylece duruşuna dayanamıyordu. Necla’nın ölümü aklına geldikçe duyguları, düşünceleri, dış dünya, her şey bu görüntüde kayboluyor, aynadaki adam yabancılaşıyordu. Evin bütün odalarını dolaştı. Eşyaları yeni alınmışçasına başlarında dikilerek tek tek inceledi. Alınışlarının ayrı ayrı hikâyeleri vardı. Farklı yaşanmışlıklara ait farklı anlamlarla yüklüydüler. Şimdi bu anlamsızca duran eve karşı ne yapılabilirdi ki?
--------------------
güzel yazmış adam. iyi pazarlar.